İsauria antik
kenti kaçak kazı cenneti
Roma
İmparatorluğu’nun en büyük eyaletlerinden İsauria’nın SİT alanı içinde
bulunan aynı isimli başkenti, önlem alınamadığı için kaçak kazı
yapanların hedefi oluyor.
Roma döneminde yaklaşık 10 bin kişinin yaşadığı İsauriapolis,
imparatorluğun zayıflamasıyla birlikte, kendi vatandaşlarının ve bazı
istilacı kavimlerin saldırıları sonucu tahrip oldu. Tarihi Kral Yolu’nun
geçtiği vadiye hakim tepedeki tarihi yapılar, su kemerleri, tapınaklar ve içinde
değerli eşyalar bulunan soylulara ait lahitler tamamen yağmalandı.
Yaşadığı büyük tahribata karşın yakın tarihe kadar kale duvarları
ve kiliselerin büyük bölümü ayakta olan, bir kısmı da doğal nedenlerle
toprak altında kalan tarihi İsauria antik kentinin bulunduğu bölge, SİT
alanı ilan edilmesine karşın define avcılarından korunamadı.
Konya Arkeoloji Müzesi Müdür
Yardımcısı Arkeolog Sırrı Özenir, bugüne kadar hiç bir resmi kazı çalışması
yapılmayan İsaura kentinin, Roma Dönemi’nin Anadolu’daki en önemli yerleşim
alanlarından biri olduğunu, teknik eleman ve ödenek sıkıntısı ile çeşitli
mevzuat engelleri nedeniyle kentin bugüne kadar gün ışığına çıkarılamadığını
söyledi.
Kazı çalışmasının yüksek maliyet gerektiren bir iş olduğunu
vurgulayan Özenir, “Tarihi eserler yönünden çok zengin olan İsauria’nın,
kazı çalışmaları konusunda ihmal edilmesinin bir başka nedeni ise mevcut
turistik bölgelere uzak olmasıdır. Ayrıca, kazı çalışması yapılabilmesi
için Bakanlar Kurulu’nun izni dışında, gönüllü bir üniversitenin ya da
güçlü bir sponsorun bulunması gerekiyor” diye konuştu.
Bozkır Kaymakamı Hasan Gözen ise paha biçilemez eserleri barındıran
tarihi Zengibar Kalesi ve çevresinin yıllarca ihmal edildiğini, çevresinde
bulunan 3 köy halkının, evlerini yaparken, buradan götürdükleri tarihi taş
parçalarını da kullandıklarını söyledi.
Tarih, dinamitle patlatılmış
Bölgenin SİT alanı olmasına karşın, yakın tarihte eşi görülmemiş
tahribatlara uğradığını ve çeşitli nedenlerle bu kötü gidişin önüne
geçilemediğini vurgulayan Gözen, “Özellikle mezarlık bölümü,
definecilerin yaptıkları kaçak kazılar nedeniyle köstebek yuvası haline
geldi. Tarihi kente, son çare olarak bir bekçinin görevlendirilmesi için
yaptığımız girişimler sonuçsuz kaldı. İşin daha acı tarafı, bir kısmı
halen ayakta olan tarihi kale duvarlarının, yakın tarihte, defineciler tarafından
(içinde altın var) diye dinamitle patlatılarak yıkılmış olması”
ifadesini kullandı.
Ele geçirilenler tekrar gömülüyor
Geçtiğimiz günlerde, 3 kişinin, jandarma ekiplerine tarihi kentte buldukları
lahiti 300 bin dolara satmaya çalışırken yakalandıklarını anımsatan Gözen,
“Bu kişilerin elinden kurtarılan lahit ve yaklaşık bir yıl önce bulunan
aslan başı heykeli, bölgede resmi kazı çalışması yapılmaması nedeniyle
ilgili müze yetkilileri tarafından kabul edilmedi. Bu eserler halen toprağa gömülü
olarak duruyor. Aslan başı heykeli belki de define avcıları tarafından çoktan
çıkarılıp götürülmüştür. Bu tarihi eserlerin kurtarılması için
elimizdeki yetkiler ölçüsünde çabalıyoruz. Ancak, bu ve benzeri nedenler yüzünden
elimiz kolumuz bağlanmış durumda...” diye konuştu.
Gözen, bölgede bulunan heykel ve kabartmalardan bir kısmının da Bozkır’a
bağlı belde belediyelerinin bahçelerini süslediğini sözlerine ekledi.
NTVMSNBC
|