reklam

22 Nisan 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Yapı denetim sigortasından hiçbir iş çıkmaz

Her zaman söylüyorum, bir kere daha kanaat getirdim ki, gariplikler ülkesiyiz. Sadece bu kadar da değil. Uzlaşmadan, diyalog kurmadan, anlaşmadan, birlikte bir şeyleri vücuda getirmekten o kadar uzağız ki...

Alın size şu yapı denetim sigortası meselesi... Kelimenin tam anlamıyla komedi. Anlatayım da, artık güler misiniz, ağlar mısınız siz karar verin.

Biraz geçmişe gidelim... 2000 yılına... 99 depreminden hemen sonra o zamanki hükümet, apar topar kanun hükmünde kararname (KHK) çıkartarak Yapı Denetim Kuruluşları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası'nı uygulamaya soktu. Ama gelin görün ki, sigortanın tüm şartlarını dönemin Bayındırlık Bakanlığı hazırlamıştı. Tabii sigortayla uzaktan yakında ilişkisi olmayan, konuyu bilmeyen, işleyişten anlamayan, kişiler işin uzmanına sormaya tenezzül etmeden, sigorta genel şartlarını hazırlarsa ne olur? Basit, ortaya bir garabet çıkar. Nitekim de öyle oldu. Sigortacılar da o dönem, önlerine konan kararnameye şaşırıp, "böyle sigorta şartı mı olur, biz bunu yapamayız" diyerek, itiraz ettiler.

Peki, neydi sigortacıların itiraz ettiği noktalar? O zaman hazırlanan yapı denetim sigortası şartları, deprem dahil olmak üzere tüm tabii afetleri sigorta kapsamına alıyor, sigortacıları da 10 yıl boyunca bu işten mesul tutuyordu. Bir başka anlatımla müteahhit binayı inşa ederken sigortasını zorunlu olarak yaptıracaktı, yarın öbür gün bir deprem olursa da sigorta şirketi tıkır tıkır hasarını ödeyecekti. Hem de sigorta şirketi bu işten 10 yıl boyunca sorumlu olacaktı.

Oysa dünya üzerinde hem tabii afeti içine alan, hem de 10 yıl sorumlu tutan bir sigorta örneği daha yoktu. Eh, işi bilmeyenler sigorta şartı hazırlarsa, olacağı buydu. Tüm saçmalığa rağmen o zaman sigortacılar bu işe hemen itiraz etmediler. "Bu konuda reasürans bulabilir miyiz?" diye yurtdışına çıktılar. Aradılar, taradılar dünya üzerinde de bir tane bu işi reasüre edecek enayi bulamayınca dönüp, "reasürans bulamıyoruz, bu sigortayı yapamayız" dediler.

Malum, reasürans olmadan dünyada hiçbir sigorta şirketi faaliyet gösteremez. Bu kanunda da belirtilmiştir. Hatta Hazine bir sigorta şirketine el koyarken önce reasürans yapma yetkisini kaldırır.

Hal böyle olunca da, yapı sorumluluk sigortası uygulamaya girmesiyle, kalkması bir oldu.

Hatırlayacaksınız, bundan 1.5-2 ay kadar önceydi, Konya'da yıkılan binanın ardından yine bu köşede bir yazı yazmış ve "Oturun, anlaşın şu yapı denetim sigortasını bir an önce çıkartın, çünkü ülkenin bu sigortaya ihtiyacı var" demiştim. Meğer Bayındırlık Bakanlığı bu konuda bir taslak hazırlamış. Geçen hafta da bakanlık, hazırladığı taslağı sigortacıların görüşüne sundu. Taslağın adı, Yapı Denetimi Kanunu Tasarım Taslağı...

Size taslağın sigorta ile ilgili kısmını söyliyeyim de biraz gülün. Yeni taslağa göre yine yapı denetim sigortası tüm tabii afetleri kapsıyor. Sigortacıların sorumluluğu ise 15 yıla çıkarılıyor. Pes ki, ne pes.

Bu sigortanın geçen sefer uygulanamayışının sebebi, tabii afetleri kapsaması ve 10 yıl boyunca sigortacıyı sorumlu tutması, bundan dolayı da reasürans bulunamayışı değil miydi? Peki, bu yeni hazırlanan ne? Bırakın şartların aynı olmasını, üstüne üstlük 10 yıl, 15 yıla çıkartılmış, sanki alay eder gibi.

Hazır olun, asıl bomba şimdi geliyor. Yeni taslağı da sigortacıların kabul etmeyeceğini, daha doğrusu edemiyeceğini, bilen bakanlık, "Eğer sigortacılar bu işi yapmazsa, ben de Yapı Denetimi Sigortası Havuzu kurup, kendim yaparım" diyerek, çözümü bulmuş. Sizin anlayacağınız, devlet, sigortacılığa soyunuyor. Olaya bakın siz, olaya... Şimdi inandınız mı, niye gariplikler ülkesi olduğumuzu?

Arkadaş, bu işin reasüransı bulunacak olsa, yapılacak da bir sigorta olsa niye sigortacılar bulup, yapmasın. Adamlar pazarı iki kuruş artırmak, iki tane fazla poliçe satmak için çırpınıp duruyorlar. Bu uğurda birbirlerini bile yiyorlar. Enayi mi bu sigortacılar, hazır önlerine böyle imkan, böyle bir yeni pazar gelmiş, ellerinin tersiyle itsinler?

Sonra ne havuzundan bahsediyorsunuz... Bu havuza kaynak nereden aktarılacak? Herhalde vatandaşın ödediği vergilerden değil. Hazine'nin kasasında da para olmadığına, yurtdışından da kaynak bulunamadığına göre soruyorum; bu değirmenin suyu nereden gelecek? Sigortada, toplanan üç kuruş primle hasar ödenmediğini, bu işin kilit noktasının reasürans olduğunu artık bilmeyen kalmadı. Dolayısıyla "havuzun geliri, verilen teminat karşılığı toplanan primlerdir" diyerek kimseyi kandıramazsınız.

Bakın, ben bugün Bayındırlık Bakanlığı'nın yerinde olsam öyle havuz, mavuz gibi hayalleri bırakır bu sigortayı, sigorta sistemi içinde çözecek formülleri bulur, ülke için faydalı olacak bir sistemi getirir ve devleti de bir yükten kurtarırım.

Yoksa ben size bu işin sonu nereye varır söyleyeyim... İki tane alternatif var: Birincisi, yapı denetim sigortası geçen seferki gibi rafa kalkacak ve uygulanmayacak. İkincisi de, Bayındırlık Bakanlığı inat edecek, söylediği gibi bir havuz kuracak ama sistem işlemeyecek -ki, işlemesine imkan yok- sonunda da daha büyük sorunlar ortaya çıkacak.

O nedenle; sigortacıların, Bayındırlık Bakanlığı'nın ve Hazine'nin bir araya gelip, ortak noktada anlaşıp, bu ülke için hem önemli hem de ihtiyaç olan yapı denetim sigortasını uygulamaya koymaları gerekiyor.
Dünya - Noyan Doğan

 

Nisan 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Ben van Berkel 27 Nisan 2004 günü saat 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz