Yapı denetim
sigortasından hiçbir iş çıkmaz
Her zaman söylüyorum, bir kere daha kanaat getirdim ki, gariplikler ülkesiyiz.
Sadece bu kadar da değil. Uzlaşmadan, diyalog kurmadan, anlaşmadan, birlikte
bir şeyleri vücuda getirmekten o kadar uzağız ki...
Alın size şu yapı denetim sigortası meselesi... Kelimenin tam anlamıyla
komedi. Anlatayım da, artık güler misiniz, ağlar mısınız siz karar verin.
Biraz geçmişe gidelim... 2000 yılına... 99 depreminden hemen sonra o
zamanki hükümet, apar topar kanun hükmünde kararname (KHK) çıkartarak Yapı
Denetim Kuruluşları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası'nı uygulamaya soktu.
Ama gelin görün ki, sigortanın tüm şartlarını dönemin Bayındırlık
Bakanlığı hazırlamıştı. Tabii sigortayla uzaktan yakında ilişkisi
olmayan, konuyu bilmeyen, işleyişten anlamayan, kişiler işin uzmanına
sormaya tenezzül etmeden, sigorta genel şartlarını hazırlarsa ne olur?
Basit, ortaya bir garabet çıkar. Nitekim de öyle oldu. Sigortacılar da o dönem,
önlerine konan kararnameye şaşırıp, "böyle sigorta şartı mı olur,
biz bunu yapamayız" diyerek, itiraz ettiler.
Peki, neydi sigortacıların itiraz ettiği noktalar? O zaman hazırlanan yapı
denetim sigortası şartları, deprem dahil olmak üzere tüm tabii afetleri
sigorta kapsamına alıyor, sigortacıları da 10 yıl boyunca bu işten mesul
tutuyordu. Bir başka anlatımla müteahhit binayı inşa ederken sigortasını
zorunlu olarak yaptıracaktı, yarın öbür gün bir deprem olursa da sigorta
şirketi tıkır tıkır hasarını ödeyecekti. Hem de sigorta şirketi bu işten
10 yıl boyunca sorumlu olacaktı.
Oysa dünya üzerinde hem tabii afeti içine alan, hem de 10 yıl sorumlu
tutan bir sigorta örneği daha yoktu. Eh, işi bilmeyenler sigorta şartı hazırlarsa,
olacağı buydu. Tüm saçmalığa rağmen o zaman sigortacılar bu işe hemen
itiraz etmediler. "Bu konuda reasürans bulabilir miyiz?" diye yurtdışına
çıktılar. Aradılar, taradılar dünya üzerinde de bir tane bu işi reasüre
edecek enayi bulamayınca dönüp, "reasürans bulamıyoruz, bu sigortayı
yapamayız" dediler.
Malum, reasürans olmadan dünyada hiçbir sigorta şirketi faaliyet gösteremez.
Bu kanunda da belirtilmiştir. Hatta Hazine bir sigorta şirketine el koyarken
önce reasürans yapma yetkisini kaldırır.
Hal böyle olunca da, yapı sorumluluk sigortası uygulamaya girmesiyle,
kalkması bir oldu.
Hatırlayacaksınız, bundan 1.5-2 ay kadar önceydi, Konya'da yıkılan
binanın ardından yine bu köşede bir yazı yazmış ve "Oturun, anlaşın
şu yapı denetim sigortasını bir an önce çıkartın, çünkü ülkenin bu
sigortaya ihtiyacı var" demiştim. Meğer Bayındırlık Bakanlığı bu
konuda bir taslak hazırlamış. Geçen hafta da bakanlık, hazırladığı
taslağı sigortacıların görüşüne sundu. Taslağın adı, Yapı Denetimi
Kanunu Tasarım Taslağı...
Size taslağın sigorta ile ilgili kısmını söyliyeyim de biraz gülün.
Yeni taslağa göre yine yapı denetim sigortası tüm tabii afetleri kapsıyor.
Sigortacıların sorumluluğu ise 15 yıla çıkarılıyor. Pes ki, ne pes.
Bu sigortanın geçen sefer uygulanamayışının sebebi, tabii afetleri
kapsaması ve 10 yıl boyunca sigortacıyı sorumlu tutması, bundan dolayı da
reasürans bulunamayışı değil miydi? Peki, bu yeni hazırlanan ne? Bırakın
şartların aynı olmasını, üstüne üstlük 10 yıl, 15 yıla çıkartılmış,
sanki alay eder gibi.
Hazır olun, asıl bomba şimdi geliyor. Yeni taslağı da sigortacıların
kabul etmeyeceğini, daha doğrusu edemiyeceğini, bilen bakanlık, "Eğer
sigortacılar bu işi yapmazsa, ben de Yapı Denetimi Sigortası Havuzu kurup,
kendim yaparım" diyerek, çözümü bulmuş. Sizin anlayacağınız,
devlet, sigortacılığa soyunuyor. Olaya bakın siz, olaya... Şimdi inandınız
mı, niye gariplikler ülkesi olduğumuzu?
Arkadaş, bu işin reasüransı bulunacak olsa, yapılacak da bir sigorta
olsa niye sigortacılar bulup, yapmasın. Adamlar pazarı iki kuruş artırmak,
iki tane fazla poliçe satmak için çırpınıp duruyorlar. Bu uğurda
birbirlerini bile yiyorlar. Enayi mi bu sigortacılar, hazır önlerine böyle
imkan, böyle bir yeni pazar gelmiş, ellerinin tersiyle itsinler?
Sonra ne havuzundan bahsediyorsunuz... Bu havuza kaynak nereden aktarılacak?
Herhalde vatandaşın ödediği vergilerden değil. Hazine'nin kasasında da
para olmadığına, yurtdışından da kaynak bulunamadığına göre soruyorum;
bu değirmenin suyu nereden gelecek? Sigortada, toplanan üç kuruş primle
hasar ödenmediğini, bu işin kilit noktasının reasürans olduğunu artık
bilmeyen kalmadı. Dolayısıyla "havuzun geliri, verilen teminat karşılığı
toplanan primlerdir" diyerek kimseyi kandıramazsınız.
Bakın, ben bugün Bayındırlık Bakanlığı'nın yerinde olsam öyle
havuz, mavuz gibi hayalleri bırakır bu sigortayı, sigorta sistemi içinde
çözecek formülleri bulur, ülke için faydalı olacak bir sistemi getirir ve
devleti de bir yükten kurtarırım.
Yoksa ben size bu işin sonu nereye varır söyleyeyim... İki tane
alternatif var: Birincisi, yapı denetim sigortası geçen seferki gibi rafa
kalkacak ve uygulanmayacak. İkincisi de, Bayındırlık Bakanlığı inat
edecek, söylediği gibi bir havuz kuracak ama sistem işlemeyecek -ki, işlemesine
imkan yok- sonunda da daha büyük sorunlar ortaya çıkacak.
O nedenle; sigortacıların, Bayındırlık Bakanlığı'nın ve Hazine'nin
bir araya gelip, ortak noktada anlaşıp, bu ülke için hem önemli hem de
ihtiyaç olan yapı denetim sigortasını uygulamaya koymaları gerekiyor.
Dünya - Noyan Doğan
|