Fırtına,
Zap, 3. köprü
Hakkâri Belediyesi'nin öncülüğünde Zap Suyu üzerindeki 'Gençlik Köprüsü'
yeniden inşa edilecek.
Zap'a köprü, 1968 kuşağının sembolüydü, Milliyet'in de desteğiyle Güneydoğu'nun
en uç noktasında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının başlattığı kampanya güçlü
bir toplumsal - çevreci harekete dönüşmüştü. İstanbul'da birinci köprü
tartışması başlamıştı. Zap olayı, aynı zamanda 'Köprüye hayır!'
sloganının hayata geçirilmesiydi. Üniversite gençliği, Hakkari'ye gidip
Zap köprüsünün yapımında çalıştılar.
İlginçtir. Zap'taki 'Gençlik Köprüsü'nün yenilenmesi girişimiyle Boğaz'a
yapılacak 3.köprünün güzergahıyla ilgili tartışmalar yine çakıştı.
Aradan geçen 35 yıl sonunda, İstanbul 15 milyona yaklaşan nüfusuyla yönetilemez
bir kent haline geldi ve trafikteki çözümsüzlüğün sonucu olarak 'köprü
köprüyü doğurdu!' Sıra, Beykoz ve Sarıyer çevresindeki İstanbul'un son
ormanlık alanlarının da yeni bir köprü uğruna katledilmesine geldi.
3. köprü, Boğaz'ın Karadeniz'e en yakın yeri olan Anadolu ve Rumeli
kavakları arasında inşa edilecekmiş!
Hükümet yetkilileri, yer seçiminde 'kamulaştırma maliyeti'nin etkili
olduğunu savunuyor. Haklılar! Türkiye'de doğayı katletmenin, ormanları yağmalamanın
bedeli yok. AKP iktidarı, ormanlara göz dikti. 2 / B diye anılan sözde orman
vasfını kaybetmiş alanların satışını anayasal engeller nedeniyle gerçekleştiremediler.
Şimdi Beykoz çevresine 'üçüncü köprü' yemini atarak yeşil alanları
kamulaştırmak istiyorlar.
İstanbul aynı tuzağa ikinci köprü yapımı sırasında da düşürülmüştü.
10 yıl öncesine dek Anadolu yakasının en yeşil alanlarından biri olan
Fatih Köprüsü'ne bitişik Kavacık, kaçak yapı cenneti oldu ve tümüyle
betonlaştı.
Beykoz - Sarıyer arasına köprü bağlantısı yapılırsa, çevre yollarıyla
katledilecek yeşil alan, Şile'den Avrupa yakasına kadar uzanacak.
Boğaz'ı şimdi tanker trafiğinden daha büyük tehdit bekliyor.
Zap köprüsünün 'nostaljik' anlamı kadar, günümüze ilişkin mesajı da önemli.
Çevreci hareketin 'Fırtına Vadisi'nde verdiği mücadele de örnek oluşturmalı.
Rio Sözleşmesi'ne göre dünyada korumaya alınan 200 ekolojik bölgeden biri
olan Rize'nin Çamlıhemşin ilçesindeki Fırtına Deresi az daha enerji
santralının kurbanı olacaktı.
Çevreciler, hukukçular, gazeteciler yıllarca uğraştılar. Danıştay
nihayet son noktayı koydu: Santralın Fırtına Deresi'ne yapılamayacağı
yargı kararıyla kesinleşti.
Santral yapılsaydı, Fırtına Deresi'yle birlikte, Kafkasya ılıman kuşak
yağmur ormanlarının bir kısmı ve nehirdeki denizalası balıkları yok
olacaktı.
Aynı tehlike İstanbul'u bekliyor.
Beykoz yeşil kalmalı. Kavaklar'daki balıkçılar yaşamalı.
Üçüncü köprüye hayır!
Milliyet - Derya Sazak
|