reklam

27 Nisan 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Bir Kıbrıs Anısı...

Bu yazı Annan Planı için dün yapılan referandumun sonuçları bilinmeden yazılıyor... Kıbrıslıların eğilimini duyuran haberlerle aynı gün okunacak ve yorumlanmasına az ya da çok katkıda bulunacak...

1990'ların ilk yıllarıydı, Mimarlar Odası'na, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Mimarlar Odası (KKTCMO) tarafından düzenlenen bir panelin davetiyesi geldi... Konusu; ''Kıbrıs'ta Tarihi Yapıların Korunması ve Türkiye'den Örnekler.''

Panel katılımcılarına baktık, ''konuşmacıların'' çoğu, bu konuda hiç de öyle başarılı çalışmalar yapanlar değildi...

Örneğin aralarında kültür varlığı binaları ''üzerlerine yeni katlar ekleyerek'' apartmanlaştıranlar bile vardı... Dahası, Boğaziçi'nde eskiden varlığı bilinmediği halde, bazı tartışmalı belgelerle ''hayali eski eser'' yaratıp bunları sözde ''restitüe'' ederek (yeniden eskisi gibi yapmak) ''düzmece projelerle'' koruma amaçlı imar yasaklarını ''delen'' akademisyenlerden biri de galiba panelin yöneticisiydi...

Dayanamadık,KKTCMO'ya farklı ve uzun bir ''teşekkür'' mektubu gönderdik... Eğer eski eserlerin restorasyonu konusunda ''doğruları'' öğrenmek istiyorlarsa, bu konuda hem yetersiz kalan, hem de yapılanların bile çoğunlukla yanlış olduğu Türkiye'nin ne yazık ki ''örnek'' olamayacağını belirttik...

Kıbrıs bir Akdeniz adasıydı ve aynı denizi paylaşan İtalya ya da Adriyatik'teki Dubrovnik vb. gibi ''tarihsel mimarisini çok iyi koruyan'' ülke ve kentleri incelemelerini tavsiye ettik...

Birkaç ay sonra, Kuzey Kıbrıs'tan bir meslektaşımız Mimarlar Odası'nı ziyarete geldi... Mektubumuzdan söz etti ve Kıbrıs'taki yankılarından haberimiz olup olmadığını sordu.

Anlattıkları hem ilginç hem de düşündürücüydü... Yazdıklarımız günlerce basında manşet olmuş; televizyonlarda yer almış; tartışma programlarında bile konu edilmişti...

Dostça ve kardeşçe ilettiğimiz uyarılarımızın neden böylesine heyecan yarattığını ise konuğumuzun açıklamasından anlamak zor değildi... ''İlk defa'' diyordu KKTC'li mimar; ''Türkiye'den Kıbrıs'a ana vatan-yavru vatan söylemini içermeyen bir resmi yazı geldi... Lefkoşa'da dört gözle yolunuzu bekliyorlar...''

İzleyen yaz Kıbrıs'a gittiğimizde, gördüğümüz içten ilgi unutulmaz ev sahipliği bu sözü fazlasıyla kanıtladı... Eski eserlerin restorasyonu için Türkiye'den vakıflar eliyle yapılan parasal yardımların ''İşin Türk yüklenicilerine verilmesi koşuluyla'' kullanılabildiğini öğrenmemiz ise neşemizi kaçırmıştı...

Aynı gezide, Saray Otel 'in terasından Lefkoşa'nın ''tümünü'' gören manzara karşısındaki şaşkınlığımı da eklemeden edemeyeceğim...

Ortadan bölünmüş kentin Rum tarafı tümüyle betonlaşmış; koca koca çirkin apartman yığınları göz alabildiğine uzanıyor... Türk tarafı ise aslında güneyin de eski görünümü olan tarihi dokusunu koruyor... Sınırla birlikte kuzeye doğru yayılan ''kimlikli'' Lefkoşa, Türkiye'ye de ''ders verecek'' duyarlılıkta bir kent kültürünü yansıtırcasına insanı mutlu ediyor...

Ne var ki hiç değilse bu görüntünün içimize su serpmesi bile uzun sürmedi... Bize eşlik eden KKTC'li mimar; ''Sizi kutluyoruz...'' dememe fırsat vermeden sözümü keserek dedi ki: ''O kadar değil... Eğer bizde de para olsaydı, eski yapılar çoktan yıkılırdı ve aynı manzara kuzeye de egemen olabilirdi...''
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Nisan 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Ben van Berkel 27 Nisan 2004 günü saat 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz