reklam

30 Nisan 2004 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

Mehmet Konuralp'in Devr-i Alem'i Katılımcılarla Buluştu

YEM Nisan Ayı Etkinlikleri'nin sonuncusu Mehmet Konuralp'in "Devr-i Alem" söyleşisiyle gerçekleşti. Birçok katılımcının büyük bir ilgiyle izlediği konuşmasında Konuralp, arşivinden yansıttığı görsellerle büyük beğeni kazandı.

Konuralp, gezi anılarına başlamadan önce, ihtiyaçların belli bir yöreye özgülüğü inancıyla başladığı yolculuklarının sonrasında her yörede benzer şeylerin yaşanabilirliği sonucuna vardığını ve nüanslar dışında insan yaşantısının her bölgede benzer bir takım verilerle örtüştüğünü açıkladı. Çocukluğunda okuduğu ve kendisine yolculuk kavramı üzerinde ilk izlenimleri kazandıran "İki Çocuğun Devr-i Alemi" adlı kitaptan da kısaca bahsetti.

Konuralp, "Devr-i Alem" anılarının ilk bölümünde Agra Yarımadası yakınlarındaki Ekber Şah için yapılmış saray binasından bahsetti. Türk- Moğol ve İran medeniyetlerinin etkisinde gelişen bu şehirde doğu-batı doğrultulu yerleşimin uygunluğuna ve bu sırtta yer alan mevcut yapıların kendi içlerinde birbiriyle ilişkili bir dizi yarattığına değindi. Ekber'in 70'li yılların ortasında bu şehre gelmesiyle şehrin genelinde "Ekber vari" tarzın hakim olduğuna değindi. Şehrin genel dokusunda oldukça net bir şekilde okunan Hint- İslam sentezinin dinsel yönelmeyle bütünleşerek şehrin bütününde hakim olduğunu vurguladı. Konuralp, bu şehrin aslında son derece kozmopolit bir şehir olduğunu ancak son onbeş sene içinde kaliteli su sıkıntısı ve ağır hava gibi olumsuz etkenlerin ağır basmasıyla çok büyük göçlerin yaşandığını da sözlerine ekledi. Ancak tüm bu olumsuz sonuçlara rağmen , yapının avlusunda bulunan şeyh türbe ve mezarları nedeniyle bu beldenin her dinden ve inaçtan turistler için bir ziyaret merkezi olduğunu da belirtti.

Konuralp, Brahman felsefesini yansıtan yapılarda bireyselliğin artmasıyla aksiyel simetri ve merkez kavramlarının ağırlaştığını aktardı. Tanıttığı binanın genelinde prefabrik oluşumun ve geçmelerden oluşan kurgunun etkisinden bahsetti. Yapının Ekber hakimiyetinde olmasının bir sonucu olarak kozmik dünyayla olan ilişkilerin ağırlığına da değinen Konuralp, gözlem kuleleri ve seyir alanları gibi kurguların tanrıyla olan ilişkinin bir parçası olarak tanımlandığını da vurguladı. Dört tarafı suyla çevrili olan bu seyir mekanının Ekber'in merkezini oluşturduğu kozmik bir merkez olarak tasarlandığını da sözlerine ekledi. Konuralp, tüm bu geometrik kurgunun klasik ifadesinde bile son derece çağdaş çözümlerin varlığına da dikkat çekerek Kamboçya Gezisi ile ilgili anlatımlarına geçti.

Kamboçya yakınlarında konumlanan Anghor Thom ve Anghor Vat mabetlerinin dünyanın yedi harikası içinde gösterildiğini belirten Konuralp, bu binaların çok önemli dini merkezler olduğunun da altını çizdi.

Brahman inancı ilkelerinin en önemlilerinden biri olan "yönelme" konusuna değinen Konuralp, genellikle tapınma binalarında inanılan tanrının geldiği varsayılan doğrultunun kutsal olarak kabullenildiğini ve bu yönün de çoğu zaman "doğu" olduğunu söyledi. Ancak Anghor Thom binasında, Şiva'nın geliş yönü olan batının en şaşalı ve derin anlamlar yüklü yön olarak ele alındığını açıkladı. Arka alanda yer alan kapıların ise zafer ve ölümü simgelediğini belirtti.

Brahman inancında simetrinin önemine de değinen Konuralp, bu simetri kurgusunun neredeyse tüm mekanlarda bol ışıklı düzenlemeler ve iç mekanlarda tanrı heykel ve maketleriyle bütünleştiğini aktarırken bu dört tanrılı kurgunun merkezinde Brahman'a ait simgelerin yer aldığını da sözlerine ekledi.

Konuralp, görsellerle desteklediği söyleşisine oldukça değişik bir ağaç türü olan Fitus Ağacı'nın anlatımıyla devam etti. Suya olan yönelimi ve bu yönelimin kesintisiz akışı içinde adeta mimarinin bir parçası haline gelen Fitus Ağacı, yumuşak doğal malzemenin sert taşla geçişiminin etkisi açısından da Konuralp'in oldukça dikkatini çeken bir öğe olarak vurgulandı. Bir diğer adı da "Boğan İncir Ağacı" olan Fitus'un yanı sıra bambu motifli taşlar, bayon sitilinde yapılmış insan başı heykelleri ve faluslar da yine mimariyi zenginleştiren öğeler olarak Konuralp'in anlatımı içinde yer aldı.

Anghor Thom'un ardından mimar, bir anlamda konuşmasının özü olarak nitelendirdiği Anghor Vat izlenimlerine geçti. Konuralp, dünyanın dinsel açıdan en önemli merkezlerinden olan Anghor Vat'ın Brahman inancı gereğince kurgulanan görkemli yapısı ve çözümlerindeki ustalık üzerinde durdu. Mimar, bu yapıda da hakim olan Şiva inancı nedeniyle girişin burada da batı taraflı olduğunu belirtti. Brahman inancında çok etkin bir yeri olan "Tepe Mabedi" kavramının burada çok iyi vurgulandığını ve gerek işleyiş gerekse kurgu açısından oldukça başarılı olduğunu aktardı. Konuralp, birkaç kademede yükselen binanın Hindu Tantirik İnancının bir parçası olduğunu da sözlerine ekledi. Duvarlardaki figüratif tariflerin güneşle kurduğu muazzam gösteriye de değinen mimar, yapıda tüm detayların oldukça derin anlamlardan yararlanılarak tasarlandığını vurguladı.

Konuralp, tüm bu binaların tasarımcısı olan mimarların da adeta kutsallaştırıldığını ve hint mitolojisine göre tanrısal özellikler taşıdıklarını aktardı. Kendisine göre Anghor Vat'ın en çekici özelliğini ise mimarlığın genel "boşluk doldurma'"konseptine karşı burada izlenen "dolulukların boşaltılması"uygulaması olarak tanımladı. Aydınlık ve karanlık arasındaki tansiyonların muazzam hesabını da oldukça büyük bir beğeniyle karşılayan mimar, söyleşiyi Brahman Felsefesi'nin derinliğini ve burada kullanılan ustaca hesapların başka hiçbir dinde belki de bu kadar etkileyici bir kurguyla düzenlenemediğini vurgulayarak noktaladı.
Arkitera - Elif Aksüt 

 

Nisan 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Mansilla+Tuñón Mimarlık
11 Mayıs 2004 günü saat 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 


BETONART'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz