reklam

07 Mayıs 2004 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

Konut Sektörü Finansmanı Konusunda Bazı Öneriler

Konut sektörünün toplumsal ve genel ekonomi açısından önemi ve bu sektörün finansmanına egemen olan bazı ilkeler, 30.04 tarihli yazıda bu köşede özetlenmeye çalışılmıştı. Bu yazıda Türkiye'nin geçmiş uygulamaları ve AB ülkelerinin konut sektörü finansmanı göz önünde tutularak bazı öneriler geliştirilmeye çalışılacaktır.

* T. Vakıflar Bankası'na konut finansmanında bir ihtisas bankası olma görevi verilebilir.
Konut kredileri, bir yerde ihtisas kredisi niteliğinde olup, bu alanda uzmanlaşmış kredi kurumlarına gereksinme göstermektedir. Nitekim ülkemizde de bu amaçla 1927 yılında Emlak ve Eytam Bankası kurulmuştur. Çeşitli unvan değişikliklerine uğrayan bu banka özellikle 1980 sonrasında kötü yönetim, amaç dışı verilen krediler ve kuruluş amacının çarpıtılması sonucu mali açıdan zor duruma düşmüş, 2001 krizinden sonra TC Ziraat Bankası'na devredilmiştir. Bugün için Türkiye'de salt konut sektörünü finanse edecek bir uzman banka, bir ihtisas finansman kurumu mevcut bulunmamaktadır. Bu bağlamda ülkemizde, Fransa, Almanya, Avusturya'da güçlü örneklerini gördüğümüz konut sektörünü de fonlayacak bir kooperatifler bankası ya da kooperatifler merkez bankası kurulması düşünülebilir, önerilebilir. Türkiye'de kooperatifler bankası kurulması önerisi yeni değildir. 1930'lu yıllarda da kooperatifçiliğin ülkemizde gelişmesi yönünde çeşitli öneriler yapılmıştır. TC Ziraat Bankası'nı yeniden yapılandıran, 1937 yılında çıkarılan 3202 sayılı yasada, anılan banka, kooperatifçiliğin ana öğesi olarak kabul edilmiş, özellikle tarım kooperatiflerinin merkez bankası olma niteliği verilmiştir. Yine 1938 yılında faaliyete geçen T. Halk Bankası'nın kuruluş amaçları arasında küçük esnaf ve sanatkâr kooperatiflerini kredilendirme yer almıştır.

Kamu ve özel sektörler arasında üçüncü bir sektör olarak halk sektörünün oluşturulmasının gündeme geldiği 1970'li yılların başlarında, kooperatifler bankası kurulması önerisi yeniden ele alınmış, yapılan hazırlıklar yasalaşma aşamasına dahi geçememiştir. Yeni bir kurumun oluşturulması, zaman, kaynak gerektirdiği gibi siyasal desteği de zorunlu kılmaktadır. Günümüzde kooperatifler bankası kurulması konusunda siyasal desteğin sağlanması herhalde düşünülemez. Ancak konut sektörünün finansman ihtiyacı da açıktır. Mevcut bir finansman kurumuna bu görev ya da işlev yüklenilebilir. Bir ön düşünce olarak T. Vakıflar Bankası'na bu konuda bir ihtisas bankası işlevi verilebilir.

T. Vakıflar Bankası, taşınır ve taşınmaz mal ve değerler karşılığında krediler açmak, ortaklık kurmak veya kurulmuş olanlara iştirak etmek, taşınmaz mal alıp-satmak ve her türlü bankacılık hizmeti yapmak üzere 1954 yılında kurulmuştur. Bankanın sermayesinin yüzde 55.0'i Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne, yüzde 20'si Mülhak Vakıflara ayrılmış olduğundan, T. Vakıflar Bankası, kamusal sermayeli bankalar grubunda yer almaktadır. Banka, 2003 yılı sonu itibarıyla 16.0 katrilyon TL'yi aşkın varlık tutarı, 12.0 katrilyon TL'den fazla mevduatı ile Türkiye'nin yedinci büyük bankasıdır. Bankanın kuruluş amaçları arasında taşınmaz ipoteği karşılığı kredi açmak, taşınmaz mal alım satımı yapmak da bulunmaktadır. Bankanın istikrarlı artan bir mevduatı, yurt yüzeyine yaygın 293 şubesi bulunmaktadır. Bankanın sermayesi arttırılarak yapı kooperatiflerinin, kooperatif merkez birliklerinin ortak olması da sağlanabilir.

* Konut finansmanı kamu kesimi katkısını gerektirir.
Özellikle düşük gelirli grupların konut edinebilmesi, gecekondulaşmanın önlenebilmesi, gecekondu bölgelerinin ıslahı için kamunun, AB ülkelerinde de gözlendiği gibi doğrudan ve/veya dolaylı katkısı gerekir. Dolaylı katkıya, yapı tasarruf hesaplarına ödenecek faizlerde vergi kesintisi (stopaj) oranının düşük tutulması, konut kredilerinin vergi, resim, harç istisnasından yararlanması, borçlular tarafından ödenen taksitlerin vergi açısından gider yazılabilmesi, vergi iadesinden bir ölçüde yararlanabilmeleri gibi...

* Konut finasmanında karşılıklı dayanışma, yardımlaşma, kolektif birikim temel ilkelerden biridir.
Konut edinme kredilerinden yararlanacak olanların, değişik ölçülerle de olsa, yapı tasarruf hesabı ya da mevduat şeklinde katkıda bulunması, işin özüne uygundur. Hazırlanacak projelere göre emek de belki sermaye olarak konulabilir. Kaydırılmış kredi yönteminin uygulanabilmesi için, yapılan katkı ile alınacak kredi arasında bir zaman aralığının bulunması gerekir.

* Hazine arazilerinin müteahhitlere kat karşılığı verilmesi yoluyla kaynak yaratılması gibi yollara başvurulmamalıdır.
Değerli kamu arazilerini müteahhitlere verip, lüks konutlar yaptırıp ya da işhanları kurdurup, bunların satışı yoluyla fon yaratmak ve böylece düşük faizli krediler için kaynak oluşturmak bana ters gelmektedir. ''Zenginden alıp fakire vermek'' sloganı 1980'li yılların başlarından beri kullanılmakta, sonuçta fakirden alınıp zengine verilmektedir. Kentlerdeki Hazine arazileri park olarak ya da kamuya ait kültürel yapılar için kullanılmalıdır. Kamunun arazileri, özel kişilere, şu ya da bu gerekçe ile kaptırılmamalıdır.

Ticaret bankaları da, tüketici kredileri kapsamında konut tamamlama esaslı onarım, yenileme kredileri verebilirler. Ancak ticaret bankalarının bu tür verecekleri kredilerle konut sektörünün finansman sorunu çözülemez.

Barınma da eğitim, sağlık gibi temel sosyal haklardandır. Özellikle sosyal demokrat partiler, insanca barınma sorununu çözecek programlar geliştirmelidirler.
Cumhuriyet - Öztin Akgüç

 

Mayıs 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31
diğer aylar için tıklayın

Etkinlik

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz