Haydi
yar-gı-ya gidelim!..
1983 yılında, Pera Bahçeleri adıyla maruf arsa, YEŞİL ALAN koşuluna karşılık
Mustafa Süzer tarafından satın alınır.
Bir Yeni Zengin, yalnızca yeşil alan olarak kullanılabilecek, şehrin göbeğindeki
bir yeri ne diye satın alır ki? Babasının hayrını mı düşünmektedir?
Bu Yeni Zengin, Aydınlık Yarınlar'a, iş bilenin kılıç kuşananın
diyarlarının hukuksuzluğuna, allem edip kallem edip orayı büyük bir Rant
Kapısı'na çevireceğine güvenmektedir ki, korunma altındaki bu arsayı satın
alır: Nitekim sezgileri ve sezgi ağbileri kendisini haklı çıkartacaktır!..
1983'te Anıtlar Yüksek Kurulu, Sedat Hakkı Eldem'in sekiz katlı otel
projesinin arsa üstünde inşa edilmesini onaylar. Ama Aydınlık Yarınlar'ın
asıl aydınlığı, Temmuz 84'te Özal+Bedrettin Dalan ikilisinin, 'Yağma
Bedro'nun İstanbulu' döneminde parlar: Müjdeler olsun! Proje uygulanmaya başlamadan,
Bakanlar Kurulu kararıyla 'Turizm Merkezi' ilan edilir!
Beyoğlu Belediyesi İmar Planı, Turizm Merkezi ulvi (ve İstanbul halkına
sorulmadan alınmış) kararıyla tadil edilir: Plan, Turizm Bakanlığı'nca
Ekim 87'de onaylanır. Artık Süzer Baba'nın çiftliği sekiz kattan 43 kata
çıkarılmıştır!
Yüzde 88 oranında işyeri izni verilmiştir. Proje artık Gökkafes olmuştur!
Böylece İstanbul'un olmayacak bir yerinde olmayacak bir yükseklikte bir
'bina' göğümüzü sonsuza dek kafesleyebilecek, eski şehrin siluetinin içine
kilometrelerce öteden başlayarak edelebilecektir!
Havaalanından arabaya binip de Yenikapı'ya vardığınızda bile gözünüzün
içine batan bu Estetik Çıban, bu Özal Dönemi 'Ben Verdim Oldu Lan' eseri,
ruhumuzu sıkmaya böylece başlayabilecektir.
Daha sonra 'proje sınırları dışına taşıldığı' gerekçesiyle inşaatın
defalarca mühürlenmesi, Büyükşehir Belediyesi'yle, İTÜ'yle, Beyoğlu
Belediyesi'yle yıllarca süren davalar, kararlar, gecikmeler; hukuksuzluk
tarihinde örnek olarak gösterilebilecek envai çeşit alavereler, dalavereler.
İster sağdan sola okuyun, ister soldan sağa Gökkafes kanunsuzdur,
kanunsuz kalacaktır.
AMA burda bir dakika durun: Zira, bu arsanın tapu kaydının üstünde, 1908
yılında Abdülhamit tarafından konulmuş bir şerh bulunmaktadır. Nasıl
Osmanlı İmparatorluğu'nun borçlarını Türkiye Cumhuriyeti ödemişse, Padişah'ın
koymuş olduğu arsa üstündeki YAPI YASAĞININ DA sonsuza dek geçerliliği
vardır.
Yani 'Şimdiki zamanda, ne o öyle tapu üstünde padişah yasağı masağı'
-Yok öyle!
Hukuk kuşları, konu üstüne (yani yapı yasağının geçerliliği ve önemi
üstüne) değerli hukuk insanımız Hüseyin Hatemi'nin mütalaasını
okuyabilirler.
Tapudaki şerhin öneminin, elbette İştahlı Zengin Süzer de farkındadır.
Farkındadır ki, 1984 yılında padişah şerhi tapu kaydının üstünden Tapu
Bölge Müdürlüğü tarafından sessiz sedasız kaldırılmıştır. Oysa her
türlü tapu kaydını değiştirme yetkisi yalnızca mahkemeye aittir. O zaman
bu ne ayaktır?..
Yani balık baştan kokmakta, öncelikle doğal sit alanı olan bir yere
sekiz kat izni çıkmakta, Özal Bakanlığı devreye girerek izni akıl almaz
arsızlıkta bir 43 kata çıkarmakta; bu arada üstünde hukukun devamlılığı/uluslararası
hukuk/Medeni Kanun gibi güvencelerle ŞERH yani YASAK olan bir yer, satılmış
tapu bölge müdürlerinin devreye girmesiyle, tepsi içinde, daha da zenginleştirilmesine
ant içilmiş bir Yeni Zengin'e sunulmaktadır.
Bu Tapu Müdürü, Zengin Adam'a hizmet etmeye kararlı ne ilk ne de son satılmış
olacaktır: Daha devreye ne hâkimler, belediye başkanları, bakanlar, başbakanlar
girecek, hukuksuzluk katlanarak büyüyecek, gözlerimizin önünde 134 metrede
tavan yapacaktır.
Burada devreye bir kahraman girer: Beyoğlu Hukuk İşleri Müdürü, avukat
Gönül Tüfekçi.
Tüfekçi tozlu arşivlerde izini bulduğu şerhin yeniden tapuya yazılması
için 97 yılında dava açar. Ve bu şerhin gerçek sahipleri olan İstanbul
Teknik Üniversitesi, Hazine ve Büyükşehir Belediyesi'nin davaya katılmasını
sağlar.
Dava, Yargıtay aşamasına geldiğinde, devreye dönemin başbakanı (Gönül
İnsanı) Mesut Yılmaz girer. Ve Yılmaz'ın 'yerinde' müdahaleleri, dönemin
İstanbul Valisi (daha sonra sosyeteye damat girdi) Kutlu Aktaş'ın cansiperane
gayretleri, Tescilli Hırsız Gülay Atığ'ın yerine bakmakta olan (tescilli
faaliyetleri sürdürmekte olan) Cüneyt Akgün'ün çalışkanlığıyla, Gökkafes
arazisi BİR GECEDE Şişli Belediyesi'nin sınırlarına dahil edilir!
Böylece, şerh davasında Beyoğlu Belediyesi davanın tarafı olmaktan çıkarılmış,
dost ve ahbap çavuş (güvenilir tescilli Cüneyt Akgün başkanlığındaki)
Şişli Belediyesi'nin kollarına, Gökkafes uyusun da, büyüsün, uzasın diye
teslim edilmiş olur.
THE SAGA CONTINUES (Arkası Yarın)
Radikal - Perihan Mağden
|