Tasarımda
Eşitlik ve Çeşitlilik: ARKIMEET İki İspanyol'u Ağırladı
Bu dönemin son ARKIMEET konferansı, İspanyol mimarlar, Mansilla+Tuñón
ikilisi tarafından, 11 Mayıs Salı günü saat 19:00'da Harbiye Askeri Müze Kültür
Sitesi'nde verildi.
Arkitera Mimarlık Merkezi'nin, Betonart'ın sponsorluğunda organize ettiği
konferans, mimarlar tarafından ilgiyle izlendi. Konferans girişinde katılımcılara,
Arkitera Mimarlık Merkezi'nin tüm etkinliklerine girişlerde kolaylık sağlayacak
Arkitera Network Üyelik kartlarının dağıtımı devam etti.
Konferansın açılış konuşmasını yapan TÇMB Yönetim Kurulu Başkanı
Adnan İğnebekçili, uluslararası mimarlığı ve mimarları Türkiye ile tanıştırdığı
için ARKIMEET konferansları özelinde Arkitera Mimarlık Merkezi'ne teşekkür
dileklerini sundu. Konuşma sırasında teoride ve pratikte eğitimin bir bütün olduğu
felsefesinden bahseden İğnebekçili, Betonart’ın sponsor olduğu gündemdeki
projeleri hakkında da kısaca bilgi verdi.
Arkitera Mimarlık Merkezi, ARKIMEET ve Betonart'a, fikirlerini paylaşma fırsatı
verdiği için teşekkür ederek konuşmasına başlayan Tuñón, İspanya'daki
tüm yapıların yarışma sonucu uygulamaya geçmesi kararından sonra, kazandıkları
yarışma projeleriyle öne çıktıklarını belirtti ve konferansta,
ideolojilerinden başlayarak 4'ü inşa halinde olan beyaz betondan yaptıkları
5 projeden bahsetti.
Dünyayı tanımak için mimarlık yoluyla ortak bir dil sisteminin kurulması
gerektiğini savunan Tuñón, yaptıkları projelerde de bu düşünce
sisteminin temel olduğunu vurguladı. Tuñón, herkesin "eşit, farklı ve
aynı zamanda da çeşitli" oluşunu ve bunun bir sistem olarak yansımasını
sırasıyla ortağı Mansilla ile tasarladıkları 5 proje üzerinden değerlendirdi.
Anlatıma, Zamora'da
tasarladıkları müze ile başlayan Tuñón, 19. yüzyıl evleriyle çevrili
bir boşlukta tasarladıkları müzedeki, eşitlik ve çeşitlilik ilkelerinin
yansımalarını vurguladı. Girişteki gidiş ve gelişi temsil eden ayak figürleri
ile müzede yapılan bir yolculuğu anlatmak isteyen ikili, özellikle farklı
salona açılan, tamamen beyaz betondan yapılan ışıklıklardaki çeşitlilik
üzerinde durdu.
İkinci olarak Leon Oditoryumu hakkında bilgi veren Tuñón, kentin iki önemli
yapısı olan Roma Köprüsü ve San Marcos Oteli'ni referans aldıklarını ve
özellikle oditoryumun cephesini bu iki yapıya yönlendirdiklerini belirtti. Tuñón,
seyircilerin birbirlerini gördükleri 800 ve 400 kişilik iki kısımdan oluşan
oditoryumun cephesinde, dış ve iç mekandan bağımsız, farklı yönlere
bakan, yine eşitlik ve çeşitlilik ilkelerine bağlı pencerelere yer
verdiklerini ekledi.
Leon Oditoryumu'nun ismini kelime oyunu oynayarak Çağdaş Sanat Merkezi'ne
dönüştüren İspanyol ikili, Castellón Çağdaş Sanat Merkezi projesinin de
ismine bağlı olarak yön değiştirdiğini ve dilin mimarlıkta ne kadar önemli
olduğunu bu projeden yola çıkarak anlaşılabileceğini vurguladı. Castellón
Çağdaş Sanat Merkezi'nin ana konseptinin, 30'lu yıllardan kalma tarihi bir
yapıyı koruma ve içerisinde yer alan Güzel Sanatlar, Arkeoloji, Etnografya
ve Seramik olmak üzere dört müzenin birleştirilmesi olduğunu belirten Tuñón,
her katta eşit büyüklükte ve çeşitte, kesitte şelaleyi andıran bir süreklilikte
yüksek tavanlı salonlara yer verdiklerini belirtti.
Zamora Müzesi'ndeki ışıklıklar, Leon Oditoryumu'ndaki pencereler ve
Castellón Çağdaş Sanat Merkezi'ndeki boşluklarla projelerinde kullandıkları
ortak dilin temelinde yer alan eşitlik ve çeşitlilik ilkelerinden bahseden Tuñón,
Castellón ve Leon Çağdaş Sanat Müzesi; Musac Pojesi ile bu sistemden
matematiksel bir sisteme geçtiklerini belirtti.
Tuñón, paralelkenar bir düzlemde tasarladıkları, bağımsız galerilerin
bütünü temsil etmesi ve ayrı parçaların gruplaşmış lineer kirişlerden
meydana gelmesi ile ortaya çıkan Musac Projesi'nde, elemanların eklenebilir-çıkarılabilir
olması ile projede kesin sonuca varılmasını engellediklerini vurguladı.
Projede en önemli noktanın giriş olduğundan ve girişin de bu elemanların
çıkartılmasıyla elde edildiğinden bahseden Tuñón, açık hava konserleri
için bu boşluğa çıkışların 20 metre yüksekliğindeki galerilerle sağlandığını
belirtti.
Salonların renkli camlardan oluştuğu müzede, camlardaki renklerin,
Leon'daki katedralin tarihi vitrayının dijital ortamda büyütülmesiyle elde
edildiğini vurgulayan Tuñón, ışıklıklar için 500 adet prefabrike kiriş
kullandıklarını belirtti.
Tuñón, son olarak Musac Projesi'nin dikeyde geliştirilmiş hali olan,
poligonların bütünlüğünden oluşan ve diğer projelerinde olduğu gibi
yine eşitlik ve çeşitlilik fikrine dayandırdığı Cantabria Müzesi ile
sunumlarını bitirdi.
Konferans sonrası düzenlenen kokteylde, İspanyol mimarlar meslektaşlarıyla
sohbet etme imkanı buldular.
Arkitera Mimarlık Merkezi, ARKIMEET Konferanslarına önümüzdeki sonbahar
döneminde yine uluslararası isimlerle devam edecek.
Arkitera - Rabia Alga
|