reklam

13 Mayıs 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Eski eser talanı (1)

Eski eser talanı, politik gündemin yoğunluğu nedediyle, uzun süredir yazmayı isteyip ertelediğim bir konuydu. O nedenle, yurtdışında olduğum için, gündemi takip edemeyeceğim bir hafta içinde, bu konuyu dikkatinize sunmak istedim.

Ortadoğu'da kan gövdeyi götürürken, Irak'taki işkence fotoğrafları ortalığı kaplamışken, eski eser talanı solda sıfır kalır demeyin. Bunlar, bölgede de, dünyada da sürüp giden müthiş talanın farklı yüzleri, o kadar. Sınırsız mülkiyet hırsına, açgözlülüğe, bencilliğe toptan karşı çıkmadığımız sürece şiddete karşı duramayacağımızı sürekli hatırlatma ihtiyacı duyuyorum. Irak'ın işgali, gezegenin doğal kaynaklarının talanı ve imha edilmesi, tarihin talan edilmesi, hepsinin çıkış noktası aynı. O çıkış noktasını sorgulamadığımız müddetçe ne söylesek boş.

Eski eserlerin ticareti olduğu kadar, korunmasını da, bir ölçüye kadar emperyalizme borçlu olduğumuz doğru. İnsanların, bireysel antika merakının da, bu korumaya katkıda bulunduğu da bir vaka. Ancak, halen sürüp gitmekte olan ve son ABD askeri müdahalelerinin gölgesinde yükselen eski eser talanını, bu çerçeve içinde mazur görmek mümkün değil.

Bakın, Taliban devrilmeden önce, tarihi Buda heykellerini havaya uçurdu diye dünya ayağa kalktı, ama ondan sonra Afganistan'da neler olup bittiğini merak eden çıkmıyor. Oysa Taliban devrildikten sonra da, Afganistan'da can ve mal güvenliği olmayan bir ortamda, tarihi eserlerin yağması son sürat devam ediyor. Unesco'ya göre, Afganistan'dan çalınmış tarihi eserlerin piyasa değeri 32 milyar dolar, yani afyon ticaretinin hacminden fazlaymış. Yerel aşiret reisleri, Pakistanlı aracılar vasıtasıyla, arkelojik eserler büyük bir hızla ülke dışına çıkmaktaymış (The Guardian, 13 Aralık 2003).

Hatırlarsanız, Irak'ta da aynı şey oldu. Bağdat düşer düşmez müzesi yağmalandı. O dönemde Derya Sazak'ın röportaj yaptığı, arkeolog Dr. Gül Pulhan'ın deyişiyle, 'kültür soykırımı oldu' (Milliyet, 28 Nisan 2003). Bu büyük skandal karşısında, olayın daha açıklığa kavuşmadığı ileri sürüldüyse de, bırakın petrol kuyularını hemen korumaya alan işgal güçlerinin tedbirsizliğini, üstelik talanın, önceden planlandığı ortaya çıktı. Eski eser tacirleri meğer, Saddam rejiminin eski eser konusundaki sıkı tedbirlerinden uzun süredir çok şikâyetçiymişler. American Council for Cultural Policy (ACCP) adlı lobi kuruluşu, işgalden hemen önce, Irak'ın sıkı siyasetine ('retentionist policy') son vermesi çağrısında bulunmuş, işgalden sonra da Savunma Bakanlığı'na, savaş sonrası idarenin bu konuda daha esnek davranması yönünde tavsiyede bulunmuş.

Artık, Irak tam bir işgal ve talan altında olduğuna göre herhalde özlemleri gerçekleşmiştir. Nitekim, işgalden bir süre sonra, Irak'tan çıkarılan tarihi eserlerin Batı ülkelerinin antika pazarlarında görülmeye başlandığı haberleri basında yer almaya başladı.

Bunları iddia edenler, sadece savaş karşıtı üç-beş kişi değil, bakın British Museum'un başında bulunan Neil Macgregor, Bağdat Müzesi'ndeki bazı parçaların, işgalden önce Merkez Bankası'na gönderildiğini, ama özellikle büyük boydaki birçok önemli eserin çalındığından şikâyet etti, bu konuda kendi hükümetine şikâyette bulundu. Dahası, 'Yüzyıllarca süren Osmanlı idaresine dair hemen tüm belgelerin tahrip edildiğini' söyledi (Newstatesman, 19 Mayıs 2003). Bu arşiv imhasının ihmal ve yağma dışında boyutlarına burada girmek istemiyorum. Konuya eski eser ticareti (veya talanı) üzerinden devam edeceğim.
Radikal - Nuray Mert

 

Mayıs 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31
diğer aylar için tıklayın

Sokakları, caddeleri, binaları, sorunları, keyifleri, artıları ve eksileri ile kentte yaşamak, kentli olmak üzerine söylemek istedikleriniz Kent ve Çevre forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz