Ankara-Eskişehir
yolu saltanat binalarıyla dolu
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,
kaynakları verimsiz kullanması nedeniyle ‘devletin iki yakasının bir araya
gelemediğini’ belirterek, ‘Bu yüzden de ekonomi hep kaygan zeminde. Osmanlı’da
alınan borçlar saray inşaatlarına giderdi, şimdiki kamu yönetimi ise kamu
binaları yaparak harcıyor’ dedi.
Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu
‘kurlar ve faizlerdeki son oynaklığın’ Türkiye ekonomisinin hálá
kaygan zeminde olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu,
‘Neredeyse ülkede üretilen gelirin yarısını harcayan, beşte biri kadar
finansman açığı veren ve mali kesimin toplam büyüklüğü kadar borcu olan
bir devlet elbette ekonomik istikrarı sağlayamaz’ dedi.
Dün Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin ‘Perşembe Toplantıları’na
katılan Hisarcıklıoğlu, son 30 yılda uygulanan 11 ekonomik programın
hepsinin de kamu mali disiplinini sağlanamaması sonucu başarısız olduğunu
savundu ve kaynak israfına çarpıcı örnekler verdi.
Bilecik'in Havuzları
2001 yılında da gündeme gelen eski devlet bakanı Bahattin Şeker’in
memleketi Bilecik’e yaptırılan olimpik havuzları isim vermeden hatırlatan
Hisarcıklıoğlu, ‘Tek bir lisanslı yüzücüsü olmayan bir ilimize tam 8
tane olimpik yüzme havuzu yapılmış’ diye konuştu. Konuşmasında
Tekel’in Ankara’da yaptırdığı ‘ikiz kuleleri’ de eleştiren Hisarcıklıoğlu
şöyle devam etti:
‘Dünyada iki konuda zirvedeyiz. Bir tanesi yolsuzluklar, öteki de
istihdam üzerindeki vergi yükü. Yolsuzluklar sadece kamu maliyesini bozmuyor
aynı zamanda özel sektöre dolaylı olarak inanılmaz zararlar da veriyor.
Bunun en güzel örneği enerji konusunda oluşan yüksek maliyettir. Türkiye
doğalgaza tam bağımlı hale getirildi ve toplam elektrik üretimimizin yüzde
45’i doğalgazla gerçekleşiyor. Doğalgazın ana kaynağı Rusya’da bile
bu oran yüzde 25’i geçmiyor. 10 yılda kayıp kaçak faturası 10 milyar
doları bulmuş. Oysa Kayseri’de dağıtım işini özel sektör yaptığı için
kayıp kaçak oranı sadece yüzde 7.’
Sadrazam Ne Demiş
Hisarcıklıoğlu, devletin israf geleneğinin Osmanlı döneminden beri sürdüğünü
savundu. Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti: ‘Bir Osmanlı Sadrazamı zamanının
mali durumunu şöyle tarif ediyor; ‘Bizde devletin geliri üçe taksim
olunur. Birincisi çalınır, ikincisi israf olunur, üçüncüsü gerekli yere
harcanır, tabii ki geriye ne kalırsa’. 1854’te mali bunalım yaşayan
Osmanlı maliyesi ilk dış borçlanmaya gideceği zaman Abdülmecid, ‘borç
almamak için çok çalıştım. Lakin durum bizi borç almaya mecbur etti.
Bunun ödenmesi, gelirlerin artması ile olur’ demişti. Sonradan paralar daha
çok saraylar inşa etmeye harcandı. Bugün de her biri birer saray görünümünde
onlarca yeni kamu binası inşa ediyor. Ankara-Eskişehir Yolu üzerinde, 20
kilometre boyunca yükselen, devasa kamu binaları, birer ibret ve israf örneği
gibi dikiliyor.’
Bitmeyen yatırımlara 130 milyar dolar gitti
Devletin başlayıp da bitiremediği yatırım sayısının 5 bin 500 olduğunu
söyleyen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu bu yatırımlara bugüne kadar
130 milyar dolar harcandığını söyledi. Hisarcıklıoğlu, ‘Hepsinin
bitirilmesi için de 40 milyar dolar gerekiyor. Bir yatırım bitmeden ötekine
başlandığı için bir yatırımın ortalama ömrü bu memlekette 19 yıla yükselmiş
durumda.’ Bitirilmiş olan yatırımların da bu nedenle aslında büyük ısraflarla
bitmiş olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, ‘100 milyon dolarlık
maliyetlerle yapılan havalanlarından 7 tanesi hiç uçak inmeden kapatıldı’
diye konuştu.
5 milyon dolarlık bina 120 milyon dolar yuttu
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, kamunun binalara gömdüğü
kaynakları örneklemek için de ilginç örnekler verdi. Hisarcıklıoğlu, şöyle
konuştu:
‘Ankara’daki Tekel binası inşaatı, 14 yıl önce 5 milyon dolarlık
bir proje olarak başladı. Büyüklüğü 10 bin metrekare olacaktı. Bugün bu
inşaatın boyutları 147 bin metrekareye ve 38’er katlı iki kuleye dönüştü.
Bugüne kadar 120 milyon dolar harcandı. İnşaat hálá bitmiş değil,
bitmesi için 60 milyon dolar daha gerekiyor. Şimdi de binanın devrinden söz
ediliyor. Peki ihtiyaç yoktuysa niye başlandı. Bu kuleler, işi kılıfına
uydurmanın, kamudaki kaynak ısrafının dev bir anıtı olarak tarihe geçmiştir.’
Hürriyet
|