Yökkafes
Perşembe günleri -normalde- yazım çıkmıyor, biliyorsunuz. Ama Gökkafes
adlı şehircilik ayıbına dalınca, iki gün yazarak çıkamadık işin içinden.
Ekstraladık durduk yerde.
Bu arada, salı günkü Mimarlar Odası'nın konuyla ilgili basın toplantısının
ardından, bir Yalçın Bayer'in köşesinde meseleye değinildiğini gördüm.
Bir de Yeni Şafak'ta haber olarak işlenebildiğini. Anahaberlerde de yalnızca
Kanal 7 konuyu değerlendirilmeye layık gördü.
Yalçın Bayer zaten bu melun şehircilik ayıbıyla ilgili, ennnn Gökkafes
sansürlü günlerinde medyalamacılığımızın, şahane vahim yazıları
mevzu üstüne, kaleme almış, alabilmiş bir mevkidaşımızdır. Melih Aşık,
Milliyet'ten Melih Aşık da öyle. (Saygılar bizden, her ikisine de.)
Buna karşılık özellikle magazinciler cenahında meşum bir yağlama/yıkama/
propaganda cihazını yürütme gayretkeşliği var bu Ayıplı Bina'ya karşı.
Yok Redroom'da nasıl eğlenmişler de, yok Bilmemne Mall'da şu varmış da,
yukardaki katta Helin Avşar, Süzer Yavrusu'yla şu kadar dolarlık dairede yaşıyormuşmuş
da, Hande Ataizi'nin Avukatlar Veliahtı sevgilisi bu kadar kira ödüyormuş
da. Da. Da. Da.
Siyaseten doğruculuğun, serçe parmağımın tırnağı kadar hükmünün
olabildiği bir ülkede, ne bir Allah'ın kulu oraya dair gullum edebiyatına sıvanırdı,
ne de Tarkan/Okan Bayülgen gibi ünlüler böylesine mimli bir binanın yok
kiracısı, yok eğlencecibaşısı, yok latan reklamcısı olarak boy gösterebilirlerdi.
(Kaç santim olsalar da.)
Yani, o binaya adımını değdirmiş HİÇ kimseyle, böylesine ciddi bir
kaygısızlık ve saygısızlıktan kendini muaf tutmak istemeyen HİÇ kimseyle
işim olmaz. Ve bu konu, bu ağır kanunsuzluk, bu derin (134 metrelik)
hukuksuzluk benim şahsi meselemdir.
Aynen 'Bulutsuzluk Özlemi'nin dediği gibi zira:
"Düşündükçe içim sızlar
İçim sızlar, içim sızlaaaar-"dıdıdı dınnn!
Şimdi CHP milletvekili olarak, vakti zamanında -şehrin belediye başkanı
iken- Gökkafes'i yıktırmaya ant içmiş R. Tayyip Erdoğan'a, son hukuki gelişmeler
üstüne (yani Gökkafes'in ezeli&ebedi hukuksuzluğunun Yargıtay'ca
onaylanması üzerine) pek yerinde sorular yönelten, güzelim tarihi Park
Oteli'nin yerine bir Şehircilik Denizanası'nın inşasını engelleyerek, aslında
kafayı bozmuş (şehrin estetiğiyle) bir başkanın yapabileceği çooook şeyler
olduğunu da (vakti zamanında) bizlere kanıtlamış bulunan Nurettin Sözen'in
de takipçisi olduğumuzu belirtmeyi borç bilirim bu arada.
(Son sıralarda bir de bu 'borç bilirim', 'borç bilirim' furyası.)
Yani tabii, bu yazılar, bu Gökkafes yazıları, dallanıp budaklanıp Kadir
Topbaş'a da uzanacak: Konuyla ilgili yetkilerini kuşanmama lüksünü tercih
etmeyi yeğlemeyi seçebilecek gibi olabilecek, herkeslere de. Sırayla. Sırayla.
'Be aware of the wolf!' tabelasıyla, içimdeki Gökkafes Kurdu'nun sinsice
ulumakta olduğu mağarasından çıkmış bulunduğunu -artık hâlâ fark
etmemiş- olanlar var ise duyuruyorum yani.
Oysa vallahi de, tallahi de: İHL'ler, YÖK tasarısı, AKP'nin canlandırmış
bulunduğu Üstün Paranoyalar ve Yılmaz Paranoyaklar üstüne yazmak üzere
oturmuştum masaya.
Ama geri kalan yerimizde, cüppeleri üstlerine geçirerek, dünyanın son
TEK HEYKEL'inin önünde dikilenleri, yok efendim istifa ederiz, yok şöyle yürürüz,
böyle ederiz/eyleriz diyenleri, en indirimli ihtimalle 'gülünç' bulduğumu söylemeden
geçemeyeceğim.
İstifa et benim limited ortaklık kafalı kardeşim.
Buyur! toptan! tümden: Seni o mevkilere terfi ettiren kurumun devamlılığını
koruyacam diye, tehdit dahi etme, 5 saniye bile bekleme de, istifa et!
Bilimsel derinliğinden ziyade mankafalığı ile göz doldurmuş bir askeri
cuntanın yaratıklandırdığı, üniversitelerdeki her nevi bilimsel özgürlüğün
dibine darı suyu ekmekle mükellef, bugüne değin, olabilecek tüm öğrenci
haklarını budamak ve apolitikliği şiar edinmiş paragözler dışında hiçbir
'şey' yetiştirmemek üzere programlanmış bir kurumun, YÖK'ün devamı için,
pozisyonunun devamı için, bunca kaplanlaşabiliyorsan, bir saniye durma da
-istifa et!
Sen de kurtul, bizler de YÖK'ten kurtulmayı arzu etmeyen 'bilimsel'
kafalardan kurtulabildiğimiz için, rahatlayalım.
Benim artık bir zamanlar cümlemizi perişan eden komünistler! paranoyasının
yerine, irticacılar! paranoyasını ikame ederek, faşizan ve hakiki
demokrasilerde eşi benzeri bulunmayan 'kurumsu'larına sahip çıkma ayaklarına,
tahammülüm zira, kalmadı. Dün bitmişmiş. Kalamadı.
Radikal - Perihan Maden
|