reklam

15 Mayıs 2004 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Yökkafes

Perşembe günleri -normalde- yazım çıkmıyor, biliyorsunuz. Ama Gökkafes adlı şehircilik ayıbına dalınca, iki gün yazarak çıkamadık işin içinden. Ekstraladık durduk yerde.

Bu arada, salı günkü Mimarlar Odası'nın konuyla ilgili basın toplantısının ardından, bir Yalçın Bayer'in köşesinde meseleye değinildiğini gördüm. Bir de Yeni Şafak'ta haber olarak işlenebildiğini. Anahaberlerde de yalnızca Kanal 7 konuyu değerlendirilmeye layık gördü.

Yalçın Bayer zaten bu melun şehircilik ayıbıyla ilgili, ennnn Gökkafes sansürlü günlerinde medyalamacılığımızın, şahane vahim yazıları mevzu üstüne, kaleme almış, alabilmiş bir mevkidaşımızdır. Melih Aşık, Milliyet'ten Melih Aşık da öyle. (Saygılar bizden, her ikisine de.)

Buna karşılık özellikle magazinciler cenahında meşum bir yağlama/yıkama/ propaganda cihazını yürütme gayretkeşliği var bu Ayıplı Bina'ya karşı.

Yok Redroom'da nasıl eğlenmişler de, yok Bilmemne Mall'da şu varmış da, yukardaki katta Helin Avşar, Süzer Yavrusu'yla şu kadar dolarlık dairede yaşıyormuşmuş da, Hande Ataizi'nin Avukatlar Veliahtı sevgilisi bu kadar kira ödüyormuş da. Da. Da. Da.

Siyaseten doğruculuğun, serçe parmağımın tırnağı kadar hükmünün olabildiği bir ülkede, ne bir Allah'ın kulu oraya dair gullum edebiyatına sıvanırdı, ne de Tarkan/Okan Bayülgen gibi ünlüler böylesine mimli bir binanın yok kiracısı, yok eğlencecibaşısı, yok latan reklamcısı olarak boy gösterebilirlerdi. (Kaç santim olsalar da.)

Yani, o binaya adımını değdirmiş HİÇ kimseyle, böylesine ciddi bir kaygısızlık ve saygısızlıktan kendini muaf tutmak istemeyen HİÇ kimseyle işim olmaz. Ve bu konu, bu ağır kanunsuzluk, bu derin (134 metrelik) hukuksuzluk benim şahsi meselemdir.

Aynen 'Bulutsuzluk Özlemi'nin dediği gibi zira:
"Düşündükçe içim sızlar
İçim sızlar, içim sızlaaaar-"dıdıdı dınnn!

Şimdi CHP milletvekili olarak, vakti zamanında -şehrin belediye başkanı iken- Gökkafes'i yıktırmaya ant içmiş R. Tayyip Erdoğan'a, son hukuki gelişmeler üstüne (yani Gökkafes'in ezeli&ebedi hukuksuzluğunun Yargıtay'ca onaylanması üzerine) pek yerinde sorular yönelten, güzelim tarihi Park Oteli'nin yerine bir Şehircilik Denizanası'nın inşasını engelleyerek, aslında kafayı bozmuş (şehrin estetiğiyle) bir başkanın yapabileceği çooook şeyler olduğunu da (vakti zamanında) bizlere kanıtlamış bulunan Nurettin Sözen'in de takipçisi olduğumuzu belirtmeyi borç bilirim bu arada.

(Son sıralarda bir de bu 'borç bilirim', 'borç bilirim' furyası.)
Yani tabii, bu yazılar, bu Gökkafes yazıları, dallanıp budaklanıp Kadir Topbaş'a da uzanacak: Konuyla ilgili yetkilerini kuşanmama lüksünü tercih etmeyi yeğlemeyi seçebilecek gibi olabilecek, herkeslere de. Sırayla. Sırayla.

'Be aware of the wolf!' tabelasıyla, içimdeki Gökkafes Kurdu'nun sinsice ulumakta olduğu mağarasından çıkmış bulunduğunu -artık hâlâ fark etmemiş- olanlar var ise duyuruyorum yani.

Oysa vallahi de, tallahi de: İHL'ler, YÖK tasarısı, AKP'nin canlandırmış bulunduğu Üstün Paranoyalar ve Yılmaz Paranoyaklar üstüne yazmak üzere oturmuştum masaya.

Ama geri kalan yerimizde, cüppeleri üstlerine geçirerek, dünyanın son TEK HEYKEL'inin önünde dikilenleri, yok efendim istifa ederiz, yok şöyle yürürüz, böyle ederiz/eyleriz diyenleri, en indirimli ihtimalle 'gülünç' bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim.

İstifa et benim limited ortaklık kafalı kardeşim.
Buyur! toptan! tümden: Seni o mevkilere terfi ettiren kurumun devamlılığını koruyacam diye, tehdit dahi etme, 5 saniye bile bekleme de, istifa et!
Bilimsel derinliğinden ziyade mankafalığı ile göz doldurmuş bir askeri cuntanın yaratıklandırdığı, üniversitelerdeki her nevi bilimsel özgürlüğün dibine darı suyu ekmekle mükellef, bugüne değin, olabilecek tüm öğrenci haklarını budamak ve apolitikliği şiar edinmiş paragözler dışında hiçbir 'şey' yetiştirmemek üzere programlanmış bir kurumun, YÖK'ün devamı için, pozisyonunun devamı için, bunca kaplanlaşabiliyorsan, bir saniye durma da -istifa et!

Sen de kurtul, bizler de YÖK'ten kurtulmayı arzu etmeyen 'bilimsel' kafalardan kurtulabildiğimiz için, rahatlayalım.

Benim artık bir zamanlar cümlemizi perişan eden komünistler! paranoyasının yerine, irticacılar! paranoyasını ikame ederek, faşizan ve hakiki demokrasilerde eşi benzeri bulunmayan 'kurumsu'larına sahip çıkma ayaklarına, tahammülüm zira, kalmadı. Dün bitmişmiş. Kalamadı.
Radikal - Perihan Maden

 

Mayıs 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31
diğer aylar için tıklayın

Koruma, restorasyon, sanat tarihi ve arkeoloji sorunlarını, düşüncelerinizi Koruma ve Restorasyon forumuna yazabilirsiniz. 

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz