reklam

18 Mayıs 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Eski eser talanı (2)

Araya epey zaman girdi, o nedenle hatırlatayım; bir önceki yazımda eski eser, yani tarih talanından söz ediyordum. Bu yeni bir vaka değil, ama ABD öncülüğündeki Afganistan ve Irak işgaliyle yine gündeme geldi. Kimisi planlı, örgütlü, kimisi işgalin yarattığı asayişsizliğin sonucu meydana gelen sıradan yağmalarla, dünyanın en önemli tarihi bölgeleri, ciddi bir talana maruz kaldı.

Uzmanlar, çeşitli arkeolojik alanlarda rasgele yapılan kazılarda çıkarılan eserlerin yerel aracılarla kolaylıkla bölge dışına çıktığını iddia ve ispat ediyorlar. Bu bir yana, doğrudan müzeler soyuluyor, Museums Journal'ın editörü Jane Morris, Sovyetler'in 1989'da Afganistan'dan çekilişinden bugüne kadar Kâbil Müzesi'nin neredeyse boşaltıldığını ileri sürüyor, Irak'tan kaçırılan eserlerin yavaş yavaş antika piyasasında görünmeye başladığını söylüyor (The Guardian, 24 Nisan 2003).

ABD ve İngiltere'nin, tarihi eserler ticaretine karşı uluslararası anlaşmaları imzalamaktaki isteksizlikleriyle tanınıyor, bu konuda sıkı kanuni tedbir almaktan mümkün mertebe kaçınıyorlar. Morris, bu konuda çok gevşek bir hukuk uygulayan İsviçre'nin, bir aklama yolu olarak işlediğini ileri sürüyor ve "O kadar ki, şu anda, Londra ve Cenevre, çalıntı eser piyasasının iki merkezi durumunda" diyor.

Savaş, işgal ortamı tarihi eser talanı için çok uygun bir ortam, o nedenle konunun tekrar gündeme gelmesi Afganistan ve Irak'taki, bu büyük hacimli kara ticaret dolayısıyla oldu. Diğer taraftan, bu, ne işgal koşullarına ne de bu bölgelere mahsus bir sorun, üstelik Türkiye'yi de çok yakından ilgilendiriyor. İzliyor musunuz bilmiyorum, ama hiç olmazsa büyük çaplı tarihi eser talanı, basında sık sık yer alıyor. Bakın yakın tarihlerde, basında yer alan önemli kayıplardan bazısını hatırlatayım; Aralık 2002'de Hürriyet Yeni Cami'nin İznik çinilerinin çalındığını duyurdu, bu olayın üzerinden daha bir ay geçmeden, aynı yerde kalan çinilerin bir kısmı daha çalındı (21 Ocak 2003). Aynı gazete, ertesi gün, çiniler bir yana, zamanında Menderes döneminde, nakledilmek üzere yıkılan Karaköy Camii'nin toptan kaybolduğuna dair bir haber yaptı (22 Ocak 2003). 18 Nisan 2004'te, Milliyet gazetesinde, Atik Valide Camii'nin kubbelerinin 'muz gibi soyulduğu' yazıldı, 27 Nisan'da, 'Kimse dinlemedi, çiniler de gitti' başlığıyla, bu sefer, aynı caminin, 48 çinisinin çalındığı haberini verdi.

15 Nisan 2003 tarihli Hürriyet'te, Yeni Cami mahfilinden çalınan çinilerin Londra'da satışa çıktığı haberi yer aldı. 12 Şubat 2004'te, Milliyet sekiz ay önce Nevşehir Kurşunlu Camii'nden çalınan Kâbe örtüsünün Londra'da bir antikacıda bulunduğu haberini verdi.

Amacım hafiyelik yapmak veya antika piyasasını tümüyle zan altında bulundurmak değil, konuyu fazla dağıtmak da istemiyorum. Ancak, dünyada süregelen şiddet ve talanı anlamlandırabilmek için, etrafımızda olan bitenler arasında bağ kurmak gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Sömürü ve talan sınır tanımıyor, bedenimizden tarihimize kadar her şey onun alanına girebiliyor. Mülkiyet hırsı ve açgözlülük tatmin olmak bilmiyor. Maddi konforun sınırına gelinen yerde, hiç kimsenin sahip olamayacağına sahip olmak, geçmişi de satın almak hırsı yükseliyor. Tarihi çinilerin yapıldıkları yerde, camide, hamamda değil, illa bir kişinin evinde hapsolmasını istemenin ardında başka ne gerekçe olabilir.

Bakın Lawrence Durell, 1956'da Kıbrıs'ı anlattığı kitabında, tarihi eser düşkünü, bir grup kolonyal karakterden şöyle söz ediyor: "Çok seyahat ederek edindikleri zevki hayret verici bir nesneler karışımı olarak Kıbrıs'a geri getiriyorlardı, örneğin Mısır musarabiyaları ve Türk cami lambaları gibi. Pearce'nin dediği gibi Arap dünyasının en büyük hazinelerini yavaş yavaş soyuyorlardı ve yakında Kıbrıs'taki evlerinde Ayasofyanın mozaikleri dışında her şey bulunacaktı" ( Acı Limonlar, s.108).

Bugün dünyayı şiddete bulayan, milyonları sefalete mahkûm eden, gezegeni korkunç bir talana maruz bırakan; doğal kaynaktan tarihe her şeyi mülk edinme, hep daha fazlasını isteme şeklinde tezahür eden bu habis hırslar, açgözlülükler. Bu nedenle, Irak'taki işgal ve işkencelerin ardında, ilk bakışta görünenden çok daha karmaşık ve uzun bir suçlu listesi var.
Radikal - Nuray Mert

 

Mayıs 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31
diğer aylar için tıklayın

Sadece yazmak istediğinizde, ilgili ya da ilgisiz her konuda Kahve Molası forumuna yazabilirsiniz...

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz