reklam

20 Mayıs 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Apartmanlaşan Türkiye...

Karadeniz'in her biri farklı kimlikli kıyı yerleşmeleri artık 'tek tip kentler' olmuşlar... Denizle aralarında yol duvarı var; silüetleri ise sadece beton...
Çoğu ülkede tarihsel kentler genelde birbirlerine benziyor... Binalarının mimarisi, anıtsal ve dinsel yapıları, dar ve sevimli sokakları, hatta meydancıkları bile ortak bir kültürün benzer yansımalarını taşıyor...

Bu kentleri farklı kılan özel değerleri arasında en etkili olanları da bulundukları yörenin doğası, üzerinde yer aldıkları topoğrafyaları ve elbette ki geçmişten gelen yaşama kültürleri ile kimi gelenekleri...

Bizim kentlerimizin tarihsel karakterleri ise 'mimarilerinin' de kendilerine has oluşu... Özellikle farklı bölgelerdeki yerleşmelerimizde, evlerden anıtsal binalara kadar hemen tüm eski yapılar değişik nitelikler gösteriyor.

Çünkü Anadolu , hem geçmişinin derinliği, hem de aynı binyıllardan süzülüp gelen yaşama kültürlerinin çeşitliliği ile adeta bir 'uygarlıklar coğrafyası' gibidir. Bu zengin birlikteliği gözeten Türkiye Cumhuriyeti 'nin başlangıçtaki kent politikası da aynı kültürel çeşitliliğin 'sürdürülmesi' ni hedeflemişti...

Ne var ki geçen hafta sonu Kars - Ardahan - Rize - Trabzon illerini içeren gezimizde de gördük ki Türkiye'nin bu en değerli özelliğini en olmayacak bölgelerde bile hızla tarihe gömüyoruz.

'En olmayacak' diyorum; çünkü, Anadolu'nun kuzeydoğusu, öteden beri 'en korunaklı bölge' sanılırdı. Ülkenin en yeşil, en dağlık, en uzak ve en 'gözden ırak' bölgesinde, her biri o yörenin sanki birer 'kimlik belgeleri' olan eski kentlerdeki bu kimliği 'bozabilecek' bir betonlaşmayı, kimse hayal bile edemezdi...

Kura hüzünle akıyor
O gün, biz de aynı heyecanla Kars'tan yola çıkıp, önce Ardahan'a vardığımızda, 'kışın sıcak, yazın serin' taş evlerinin nereye kaybolduğunu anlayamadık. Onların yerini alan çirkin betonarme apartmanlar, tıpkı Kars'ın da başına dert olanlar gibi Ardahan'ı artık 'herhangi bir Türkiye kentinin sıradan görünümüyle' kaplamışlar...

O kadar ki bu ilimizde doğup doğuya doğru sınırı geçerek Gürcistan 'a yaşam katan, Tiflis 'in ortasından akan, sonra da Azerbaycan 'ın kuzeyine bereketini sunarak Hazar 'a yaklaşıp, güneyden gelen Aras 'la kucaklaşarak denize kavuşan Kura Irmağı , kendisine vaktiyle türküler yakan kentinin bu yabancılığına karşı hüzünlüydü...

Eğer Ardahan Kalesi de olmasaydı, Kura'nın üzerinden geçen beton köprünün başında durmamız için hiçbir neden kalmamıştı...

Kuzey - Doğu Anadolu'nun en görkemli dağ, orman, vadi ve tümü kütüklerden yapılmış, yörenin doğal yapısıyla inanılmaz uyumlu 'yayla evleri' manzaralarını sunan Şavşat'a ulaştığımızda, yine kenti henüz görmeden seyrettiğimiz güzellikler anlatılacak gibi değil... Çalışkan ve yörenin doğasına sevdalı bir ailenin işlettiği Laşet tesislerindeki alabalık da aynı şekilde...

Ne var ki bu çarpıcı dünyadan Şavşat'ın kent merkezine doğru yaklaşınca, bu kez 'çarpılmışa' dönüyoruz... Aynı doğada, aynı manzaralarda, aynı yamaçlarda 8-10 katlı dev apartmanların adeta dev duvarlar yaratarak hangi 'hemşerilik' duygularıyla dikildiğini bilmem ki kavrayabilen var mıdır?..

Betonarme cambazları
Şavşat dağlarından Çoruh vadisine inip, yakın gelecekte buralardaki nice güzel yerleşmeyi su altında bırakmaya hazırlanan baraj şantiyeleri arasından Artvin 'i gördüğümüzde ise değil fotoğraf çekmek, ona doğru bakmak bile istemiyoruz...

Yüksek tepeler üzerindeki konumuyla 'dünyada tek' olan Artvin, aynı tepeleri işgal edenleri bir yana, yeşil ve dik yamaçlarından aşağı akan bir 'beton seli' gibi sıralanmış apartmanlarıyla, artık Türkiye'de de tek değil...

Herhangi bir kimliksiz kentten tek farkı ise o zor topoğrafyadaki, yine kimsenin kolay kavrayamayacağı bir 'özensiz ustalık' içinde gerçekleştirilen 'betonarme cambazlıkları' ...

Hopa 'da Karadeniz'e kavuşacağımızı sanırken, kentle denizin arasında adeta bir 'set' oluşturan 'kıyı yolu' na çarptık... Önce neye uğradığımızı şaşırdık, sonra da bütün bir Karadeniz bölgesinde aynı tahribatı yaratan bu yolun 'yeni kent kimliğiyle' tanıştık.

Sırasıyla, Arhavi, Fındıklı, Ardeşen, Pazar ve Çayeli , artık eskisi gibi 'Karadeniz'in sevimli ve özgün kıyı kasabaları' değiller... Yeşil vadilerin bile kaya dolgular için dinamitlerle yok edilmesine neden olan Karadeniz kıyı yolunun, 'birbirine benzeyen karayolu güzergâhı yerleşmeleri' olmuşlar... Tabelaları da olmasa 'nereye gelindiğini' anlamak çok zor...

Yine tümündeki ortak özellik ise aynı tür apartmanların sıralanmasının ötesinde, Karadeniz'le birlikte yaşamak yerine, karayolunu seyrederek ve gürültüyü dinleyerek 'yaşayamamak' ...

Rize, işte bu altüst oluşun denebilir ki 'doruğunu' yaşıyor... Kentin denizden adeta 'tümüyle' ayrışması istenircesine, kıyı yolu bu kez dev istinad duvarları üzerinden geçirilmiş... Kıyıya en yakın binaların bile denize doğru seyrettikleri manzara bu beton duvarlar. Yerleşme merkezindeki ve çevreye doğru yayılan semtlerdeki 'rekor yükseklikte' sayısız apartmanlar da güney yamaçlarda nasılsa kalmış yeşil dokunun önünü kapatma yarışındalar...

Neyse ki vadiler var...
İşte böylesi gözlemlerle Derepazarı, İyidere, Sürmene, Araklı ve Arsin 'den de 'afakanlar basarak' geçip Trabzon 'a vardığımızda, yine de hâlâ içimizde bir 'huzur' vardı. Çünkü, ne yapıp edip, hiç değilse 'vadilerde gizlenen cennetlerimizi' görmeye zaman ayırabilmiştik.

Önce Fırtına Deresi boyunca Çamlıhemşin 'e ve Zil Kale yakınlarına kadar uzanmamız, ardından da Of 'tan güneye kaçıp Uzungöl'de rüya gibi bir saat geçirmemiz, kıyı kuşağındaki betonarme cehenneminde uğradığımız 'travmayı' sanki tedavi etmişti.

Bu vadilerdeki yüreğimizi ferahlatan gözlemlerimizi, gelecek yazılara bırakıyorum. 'Apartmanlaşan' Anadolu'muzun ve 'yollaşan' Karadeniz'in tüm betoniyer gürültüsü ve egzos zehirlerini ise böylesi bir imar ve ulaşım politikasının sorumlularına 'gezinin armağanı' olarak sunuyorum.

Alsınlar, güle güle kullansınlar...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Mayıs 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28 29 30
31
diğer aylar için tıklayın

Binaların tasarımlarını, fonksiyonlarını, kent ölçeğindeki konumlarını, mimari ve şehircilik açısından değerleri Bina Eleştirisi forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz