Yeni Truva savaşlar
Brad Pitt'li 'Truva' filmi eski bir yaramızı deşti; tarihi güzelliklerimizi
yeterince tanıtamamak...
Çanakkale ve Türk turizmi meyvesini yiyeceği bu güzel ağaçtan yeterince
yararlanamadı.
10 yıl kadar öncesine kadar bir yanda 'Welcome To Çanakkale', öte yanda
da (hatta turizm bürolarının vitrinlerinde bile) 'Düşmanı Çanakkale'de
nasıl denize döktüğümüz'ün hikayeleri vardı.
Çelişkili durum, turizmcileri rahatsız ettiği için bu tür yazılar
sonradan kaldırıldı ve slogan tarih kitaplarına alındı.
Truva harabelerine, sonuncusu iki yıl önce olmak üzere birkaç gezi yaptım.
Filmin konuyu yeniden öne çıkarması üzerine, aklımda kalanlarla sizleri
bir Truva gezisine çıkarmak istiyorum.
Genel kanıya göre 'film bizi hazırlıksız yakaladı'. Hazırlıklı
olsaydık kimbilir neler olurdu demek istemiyorum. Çünkü Homeros İlyada'yı
İ.Ö. 8. Yüzyıl'da yazdı. Hollywood prodüktörleri ise filmin yapım haklarını
20 yıl önce senaryo yazarından satın aldı.
Yani eğer bir hazırlık yapacak olsaydık epey zamanımız vardı.
Biz film gösterime girdikten sonra bu işten nasıl faydalanabiliriz diye düşünmeye
başladık ki, artık biraz zor. Çünkü bu yılın turizm rezervasyonları geçen
yıldan yapıldı. Önümüzdeki yıl ise Truva yine sadece Homeros'un destanında
yer alacak.
Yine de fırsatı kaçırmış sayılmayız. Zira son gördüğümde Truva
savaşlarının geçtiği Çanakkale'nin Tevfikiye Köyü'nde yeni savaşlar yaşanıyordu.
Bölge neredeyse Homeros'un bıraktığı gibi duruyordu. Alman maceraperest ve
arkeolog Heinrich Schlieman'ın gerdanlık uğruna hallaç pamuğu gibi attığı,
Truva kalıntıları ise savaştan yeni çıkmış gibiydi.
Dikenli teller ve tahta çitler arasında gerilmiş iplerle korunan antik
kentte, Troyalılar'ın bizzat kullanmış olduğu kap-kacak, harabeyi
gezenlerin ayakları altında eziliyordu.
Schlieman'a kızıyoruz ama aslında adamın heykelini diksek yeridir. Bir asırlık
faaliyetimiz sonunda hala ne idüğü belirsiz gibi görünen yıkıntılara asıl
değerini ünlü arkeoloğun inanılmaz yöntemi kazandırdı.
İlyada'yı okuduktan sonra coğrafi benzerliklerden yola çıkarak Truva'yı
bulmuştu. Bu gösterişsiz kalıntıların asıl önemi dünyanın en eski ve
en ünlü yazılı efsanesini doğrulamış olmasıydı.
Yeni Truva savaşları ise minyatür tahta at satışları nedeniyle yaşanıyor.
Sanırım Tevfikiye Köyü'ndeki herkes tahta at yapmakla uğraşıyor.
Bunlardan birini satın almadan bölgeden geçebilmek ilkinden çok daha zorlu
bir savaşı göze almayı gerektiriyor.
'Minyatür' dediğime bakmayın, bazıları neredeyse Akhalar'ın vaktiyle
kentin önüne getirdikleri tahta atın boyutlarına ulaşıyor.
Turistlerin bu büyüklükteki bir atı nasıl götüreceğini pek düşünmeyen
Tevfikiyeliler, sanki Troyalılar'ın soyundan geldiklerini kanıtlamaya çalışıyorlar.
Akşam - Yalçın Pekşen
|