Troya
Anadolu'ya aitti
Troya, 1870 yılından bu yana üçüncü kez kazılıyor. Üçüncü dalga
kazıları yöneten Manfred Korfmann Troya'ya Anadolu'dan bakıyordu. 1982'den
beri yörede yaptığı kazılar ve Hititologların bulguları onu haklı çıkardı.
Troyalılar Türk müydü sorusuna sağlıklı bir yanıt verebilmek için önce
sormak gerekir: Troya neresidir? Troya nedir? Yüzyılı aşkın bir süreden
devam eden arkeolojik araştırmalar, bu sorulara yanıt vermeye çalışıyor
ve önemli ilerlemeler kaydediyor.
Troya, 1870 yılından bu yana üçüncü kez kazılıyor. İlk iki kez
kazanlar oraya Yunanistan'dan bakıyorlardı ve kafalarındaki bir şeyi kanıtlamaya
çalışıyorlardı. İlk kazıyı başlatan Alman serüvencisi, amatör
arkeolog Heinrich Schliemann, bir Homeros ve antik Yunan uygarlığı hayranıydı.
Bu yüzden eşini boşayıp Yunanlı bir kadınla evlenmişti. O, İlyada'nın
tamamen gerçeklere uygun olduğuna inanıyor, Tahta At hilesiyle düşürülen
kenti, Priamos'un sarayının kalıntılarını arıyordu. Ölümünden sonra
kazılarını devam ettiren asistanı Dörpfeld de, daha gerçekçi olmakla
birlikte, bu bakış açısını paylaşmaktaydı.
Schliemann, 1874'te bulduğu ve Yunanistan'a kaçırdığı hazinenin Priamos'un
hazinesi olduğunu düşünüyordu. Sonradan bunun aslında tam 1200 yıl öncesine,
yani MÖ 2500'e ait olduğu kanıtlandı!
Miken uygarlığı bağlantısı
Troya kazılarının ikinci dalgasını yöneten (1932-1938) Amerikalı Carl
Blegen de bölgeye Atina'dan, benzer bir bakış açısıyla gelmişti.
Buluntulara hep Ege'deki Miken uygarlığına bağlantı açısından bakıyor,
Troya'nın Yunan uygarlığının bir uç karakolu olduğu düşünüyordu.
Bunun bir nedeni, bu arkeologların hiç de haksız olmayan antik Yunan
uygarlığı hayranlığı ise, bir başka nedeni de henüz Anadolu'da bir
alternatifin ortaya çıkmamış olması idi. Schliemann zamanında Hititler
hakkında hemen hemen hiçbir şey bilinmiyordu, Blegen zamanında ise Atatürk
tarafından da desteklenen "Eti" kazılarının meyveleri yeni yeni
toplanmaktaydı.
Korfmann ve kazılar
Derken, üçüncü dalga kazılar için bölgeye Almanya'nın Tübingen Üniversitesi'nden
Manfred Korfmann geldi. Korfmann'ın kazı geçmişinde Anadolu önemli bir yer
tutuyordu. O, Troya'ya Anadolu'dan bakıyordu. 1982 yılından beri yörede yaptığı
kazılar ve Hititologların bulguları onu haklı çıkardı: Troya Anadolu'ya
aitti!
Troya'nın o büyük savaşın olduğu dönemde, yani MÖ 12 - 13. yüzyılda
Hititlerle sıkı ilişkileri olan Wilusa adlı bir Luvi kenti olduğu artık
bilim çevrelerince kabul edilmiş bulunuyor. Yoksa Troya'daki ören yerine
mermer üzerinde Wilusa - Ilios levhası asılamazdı. Bu işler belediye encümeni
kararıyla sokak adı değiştirmeye benzemiyor.
Troya'nın Anadoluluğu yukarıda sorduğumuz soru açısından büyük önem
taşıyor. Troya Anadolulu, biz de Anadoluluyuz. O zaman Troyalılar ne? Aramızda
nasıl bir bağlantı var? Irksal anlamda değilse bile, mekânsal ve tinsel
anlamda onlar bizim atalarımız değil mi?
Troyalılar Türk müydü? sorusuna bir de başka bir sorunun merceğinden
bakalım: Hangi Troyalılar?
1870'lerden beri devam eden kazılar Troya olarak bilinen Hisarlık ören
yerinde üst üste dokuz kent olduğunu ortaya koydu. Troya'nın 3000 yılı aşkın
yerleşim döneminde, bazen kesintilerle, orada farklı kavimler yaşadı.
Bilinenler: Luwiler, Helenler, Romalılar... Muhakkak ki, başkaları da var.
Ve tabii, ören yerinin hemen yanı başında Tevfikiye köyünde, onuncu
Troya'da bugün yaşayanları unutamayız. Son Troyalılar. Onlar kesinlikle Türk!
Troya filminde öyküsü anlatılan Troyalılara gelince... Onların Hititlerin
akrabası Luviler olduğu kabul ediliyor. Hititçeye benzeyen bir dil konuşuyorlarmış.
Yani bir Hint - Avrupa dili. Malum, Türkçe o dil ailesine değil, Ural - Altay
dilleri ailesine ait. Peki, o Troyalılar, kimilerine göre savaş, kimilerine
göre yangın, kimilerine göre deprem sonucu kentlerini terk ettikten sonra
nereye gittiler? Kimlere karıştılar? Nerelerde yerleştiler?
İşte bu soruların yanıtı henüz bilinmiyor. Tıpkı bir zamanlar Türklerin
ön-atası ilan edilen Hititlerin (Etilerin) nereye gittikleri bilinmediği
gibi.
Milliyet - Haluk Şahin
Milliyet - Haluk Şahin
|