Güçlendirmeyin,
yıkın!
Japon mimar Yamamoto, İstanbul'da depreme karşı dayanıksız binaların
yıkılıp yeniden inşa edilmesinin hem garantili hem de daha ucuza mal
olacağını savunuyor.
UNESCO'nun yok olmaya yüz tutan mimari yapılarla ilgili çalışması için
dünyayı dolaşırken 1986'da Türkiye'ye yerleşmeye karar veren Japon mimar
Tatsuya Yamamoto, artık bizden biri. Bir Türk'le evlenen Yamamoto, iki üniversitede
ders verdikten sonra Türk ortağıyla kurduğu mimarlık şirketinde projeler
üretiyor. İstanbul'daki binaların önemli bölümünü "depreme karşı
ümitsiz" gören Yamamoto, sorularımızı yanıtladı:
İstanbullu sürekli depremi konuşuyor. Nasıl bir tablo görüyorsunuz?
1998 tarihli Yapı Kanunu'ndan sonra yapılan binalar daha iyi. Ancak
binaların büyük bölümü bu tarihten önce yapılmış. Binaların yüzde
30'unun büyük bir depremde ciddi hasar göreceğini düşünüyoruz. Kötü
durumdaki binaların güçlendirilmesi öneriliyor, ancak bu yöntem sağlıklı
sonuç vermez. Güçlendirmek yerine yıkıp yeniden yapmak daha mantıklı. Güçlendirme
çalışmasını yapmak çok zor, birçok test gerekiyor, işlemler uzun sürüyor,
maliyeti yüksek. Güçlendirilen yapının depreme nasıl tepki vereceğini
kestiremezseniz, çünkü her şeyi ilk baştan siz planlamış değilsiniz.
Aklınız yapıda kalır. Kötü durumdaki binayı yıkıp yeniden inşa etmek
daha garantili ve güçlendirmeyle aynı maliyete çıkar. Ciddi bir çalışmayla
10 yıl içinde İstanbul'daki binaların üçte biri yeniden yapılabilir.
Türkler ve Japonlar, bina yaparken ya da ev alırken nelere dikkat
ediyor?
Türkler, evin kaç metrekare olduğuna bakar, inşaat yapılırken 5 - 10
metrekare daha fazla yer nasıl kazanırız diye çare aranır. Japonlar ise,
yeşil alan ne kadar diye sorar.
Depreme karşı dayanıklılık bilincini son dönemde nasıl
buluyorsunuz?
17 Ağustos depreminden öncesine göre daha iyi. Depremden önce Üsküdar'daki
bahçeli evimize kendime göre güçlendirmeler, takviyeler yaptığımda çevremdekiler
deli gözüyle baktılar. 'Niye evi bozuyorsun' dediler. 17 Ağustos'tan sonra
ise akrabalar bizim evden çıkmaz oldu.
Bizden biri oldunuz. Türkleri objektif gözle nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Türkler çok zeki ve pratik. Ancak, her çözüm doğru olmuyor. Japonya'da
bir soru sorulsa bir hafta düşünülür ve cevabı verilir. Burada hemen o an
isteniyor. Ben de uyanık oldum. Geçenlerde Japon bir profesör arayarak
'2005'te ziyaretine geleceğim' dedi. Ben de, 'O zamana kadar yaşar mıyız
bilemem' dedim.
Milliyet - Serhat Oğuz
|