Disneystan
Küçükçiftlik, ismiyle müsemma bir küçük park. Kentin ortasında. İçinde
dönme dolabı filan vardı, var. Çadırda tiyatrosu da oldu, kapandı. Şimdilerde
alışveriş merkezi, multiplex sineması, sanat galerisi, hızlı kebapçısı
oldu. Tarihi Küçükçiftlik Parkı tarihötesi bir çokişlevli mekâna
kendini sundu. Park yeni ziyaretçilerine kavuşurken parkın parklığı kalmadı.
Az yukarıda Maçka Parkı. Yıllarca ıssız kaldı. Köpek dövüştürücüler
ya da tek tük sevgililer. Bir süredir belediye duruma el attı. Şenlikler düzenleniyor.
Alelacele çatılmış enstalasyonlar, ucuz aydınlatmalar, DJ partileri.
Gelenler bira kutuları ile kâğıt tabaklarını bırakıp gidiyor. Park yine
ıssız.
Adları kentleriyle anılan parklar var. Londra'da Hyde, Paris'te Lüksemburg,
New York'ta Central, Madrid'de Retiro gibi. Meydanlarla birlikte kentin göbek
deliği durumundalar. İstanbul'u ne park, ne de meydanlarından giderek anlamak
(okumak) kolay değil. Kentin hafızasına kazılı meydanların (Taksim,
Sultanahmet vb.) izleri siliniyor. Oysa, İstanbul park zengini. Tüm kentler
arasında en fazla 'parkı' olan kent. Tabii belediyelerin icraat niyetine yapıp
çattığı üç çocuk oyunu, iki tel fidan ucubeler hesaba katılırsa.
Belediye seçimleri bitti. Şimdi icraat zamanı. Ne idüğü belirsiz çukurlar
ve yeraltı kazıları kenti İstanbul'da yeni projeler hayata (sözlük anlamıyla)
'geçiyor'. İlk örnek: Talimhane. Yaya bölgesi olmak üzere. Prezidan Bush'un
ziyaretine yetiştirilmeye çalışılıyor. İstanbullu projeyi Talimhane'den
geçip Taksim'e ya da Şişli'ye gitmek üzereyken gidemeyince öğreniyor. Çağdaş,
spontan, doğrudan bir iletişim örneği.
Kentin yeni kültür müdürü de göreve başladı. İ. Pala divan edebiyatı
uzmanı. İlk demecinde yeni projelerinden bir tadımlık sunuyor. Anlaşılan
daha gelirken kafasında ne yapacağını kurgulamış. Araştırma, danışma,
tartışma ile vakit yitirmeyeceği tahmin edilebilir. Bir de şairane, rindane
konsept Belirlemiş: "Neden olmasın?" İstanbul'un başına
gelenlerin ve de geleceklerin veciz özeti. Tüm kurumsal kimlik çalışmalarında
dikkate alınmalı.
İlk projenin adı: Park-İstanbul. Pala 'Roma da, Bizans da Osmanlı da, Türkiye
Cumhuriyeti de kendi kimlikleriyle görülebilsin' istiyor. Park'ın 'tarihi
kimlik sorunsalına' kesin çözüm olacağı anlaşılıyor. Parkta, Ayasofya
da, Sultanahmet
de, Galata da tarih sahnesine çıkacaklarmış. Nasıl diye sormayın.
Hareketli maketleriyle. Haliç'teki öğretici Miniatürk'ten sonra şimdi de
Park-İstanbul. Ayasofya, Sultanahmet, Galata ve diğerleri yerli yerinde durduğuna
göre, yeni sanal mekânlar asıllarını bir tür yok mekâna dönüştürecek.
Sanal Topkapı dururken, Saray'da kim taban teper? Disney'i ayağımıza -hem de
'Doğu-Batı' sentezi biçiminde getirecek bir kültür hamlesi. Hem bu sayede
kendimizi İstanbul'u İstanbul yapan mekânların bilinmeyen bir gelecekteki
yokluğuna şimdiden hazırlamış oluruz. Kentin ruhu da iyice derinliklere çekilir.
İstanbul'dan sonraki yeni kent:
Disneystanbul. Neden olmasın?
Radikal - Serhan Ada
|