İsveç'ten
tasarım ışığı
Peter Hallen
|
Tophane-i Amire ve Ankara İsveç Konsolosluğu,
5-6 Haziran tarihlerinde 'İsveç Tasarımının Dünü, Bugünü ve Yarını'
adıyla yaratıcıları konuk etti.
İsveç Başkonsolosluğu ve Mimar Sinan Üniversitesi
Tasarım Bölümü'nün düzenlediği 'İsveç Tasarımının Dünü, Bugünü
ve Yarını' adlı etkinlik geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşti. |
İsveç'in Ulusal Günü sebebiyle gerçekleşen organizasyon, Türkiye ve İsveç
arasındaki ticari ve fikirsel alışverişi geliştirme amacı taşıyordu. 5
Haziran'da Tophane-i Amire'de gerçekleşen etkinlikte İsveç Büyükelçisi
Anne Dismorr, İsveç Başkonsolosu Dr. Ingmar Karlsson, Mimar Sinan Üniversitesi
Endüstri Ürünleri Tasarım Bölümü Başkanı Prof. Önder Küçükerman, Göteborg
Rühsska Tasarım Müzesi Müdürü Elsebeth Welander-Berggren ve AHA Sweden
Tasarım Derneği Başkanı Peter Hallen gibi önemli isimler vardı.
Tasarımın önemi, İsveç tasarımları ve İsveç-Türkiye ilişkileri üzerine
konuşmaların yapıldığı etkinlikte aynı zamanda Ikea, Absolut Vodka ve
Volvo gibi çeşitli İsveç markaları da standlar kurarak davetlilerle buluşma
fırsatı yakaladılar. Mimar Sinan Üniversitesi'nden öğrencilerin dört
tekerlekli, yeni güvenlik sistemli bebek arabası projesi yarışması da sonuçlandı.
Yarışmada ilk 10'a giren projeler de aynı gün sergilendi. İsveç, Türkiye
buluşmasının ikinci önemli ayağıysa, 6 Haziran'da Ankara'da İsveç
Konsolosluğu'nda düzenlenen resepsiyonla gerçekleşti. Konsolosluğun bahçesinde
düzenlenen resepsiyonda bebek arabası yarışmasında ilk üç dereceye giren
yeni tasarımcılar ödüllendirildi. Organizasyonu düzenlerken planlanan
'Türkiye'de İsveç havası yaratma' projesi birçok etkinliğin yanı sıra
yağan yağmur sayesinde daha da gerçekçi bir görünüm kazandı.
"Aslında sıkıcıyızdır"
İsveç Tasarım Günleri'ne katılan AHA Sweden Tasarım Derneği Başkanı
Peter Hallen'le organizasyonun amacı ve İsveç'in tasarımlarında iklim ve doğanın
etkisini konuştuk. Hallen'a göre tasarım, fantezi ve düşlerin 'gerçek'
olduğu başka bir dünya...
AHA Sweden Tasarım Derneği Başkanı olmanızın dışında tasarımla bire
bir nasıl bir bağlantınız var?
Hem mimar, hem tasarımcıyım. İki senedir İsveç'te deneysel endüstrinin
gelişimiyle ilgileniyorum. Toplum üzerindeki etkimizi artırmak açısından,
yaratıcı insanları bir organizasyon altına toplamaya çalışıyoruz. Yaratıcı
insanlar, yaşadıkları toplumun gelişimi konusunda katı ve kararlı
oluyorlar. İşte biz de bunun hakkında konuşmak için buradayız, yaşamımızı
değiştirmenin bir yolunu bulmak için...
6 Haziran İsveç Ulusal Günü'nde tasarım hakkında görüşlerinizi paylaşmak
üzere Türkiye'ye geldiniz. Türkiye ve İsveç arasındaki ilişkilerin
gelişimini önemli buluyor musunuz?
Bunun İsveç Ulusal Gününe denk gelmesi durumu daha da anlamlı kılıyor. Türkiye
enteresan bir ülke. Türkiye'yle işbirliği yapmak da öyle. Burada çok fazla
olanakla karşılaşıyorsunuz. İsveç, pazarı küçük olan ülkelerden biri.
O yüzden bu iki ülke arasında bir bağ kurulmasının iki tarafın da
ekonomisini olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum.
İsveç tasarımlarının yalın, pastel ve kullanışlı ortak bir tarz olduğu
görülüyor. Sizce böyle ortak bir yan var mı? İsveç tarzını nasıl
tanımlarsınız?
Pek fazla karşılaşılmayan bir bakış açımız var sanırım.
Rastlanmamış olduğu için ilginç geliyor insanlara. Aslında sıkıcıyızdır.
Bu yüzden başka ülkelerle ilişki kurmak çok önemli. Bu anlamda Türkiye
ile içinde bulunduğumuz ilişkide Türkiye'nin de bakışını öğrenmeye çalışıyoruz.
Tasarım neden önemli? Fiyatın ve kullanışlılığın yanında tasarımı
bu kadar ön planda tutan ne?
İnsanlar zaten bir şeyler yapma ihtiyacı içinde yaşarlar. İlginç,
kullanışlı, değerli ve çekici şeyler yaratmak için de tasarıma ihtiyaç
duyarlar. Eskiden etrafımızda daha önce görmediğimiz ürünleri
yaratabilecek tasarımcılar bulmak zordu. Aynı zamanda tasarımsızlığın
bir kirlenme sorunu olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü, tasarımsızlık
orijinal olmayan nesnelerin tekrar tekrar üretilmesi anlamına geliyor.
Tasarımcı kendini nasıl besliyor?
Biz ilaç yapmak için laboratuvarda çalışan insanlarız. İki dünya arasında
gidip geliyoruz. Biri içinde yaşadığımız, diğeri çalıştığımız dünya.
Sanırım ilk dünyayı biz fantezi ve düşlerimizi oluşturma dünyası olarak
kullanıyoruz. Daha önce yapılmamışları yapmaya zorluyoruz kendimizi.
Olmayanı gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
İsveç'in iklimi ve doğası tasarımları üzerinde belirleyici mi?
Biz hâlâ büyük şehirlerde bile doğanın insanlarıyız sanırım. Bu bizi
biraz utangaç yapıyor. İklimin bizi daha fazla çalışmaya ittiğini de söyleyebilirim.
Yaratıcı ve kullanışlı şeyler üretmek önem kazanıyor. Tabii ki kullanışlılık
çok önemli ama başka ülkelerde görüntü ve albeni daha önemli de
olabilir. Biz fonksiyonel şeyler üretmek zorundayız.
Radikal - Çağ Çalışkur
|