reklam

16 Haziran 2004 Çarşamba
Ana Sayfa > Haberler

İnanılmaz ayrılık...

Ahmet Piriştina 'yla ilk yakınlaşmamız, TANSAŞ Genel Müdürü olduğu dönemdeydi. 1990'ların ilk yılları...

İzmir'in Karataş semtindeki belediyeye ait tarihi Asansör tesislerinin restorasyon projesini üstlenmiştik. Aynı yılların Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur 'a bizi tanıtırken, ''Bu arkadaşlarımız sadece konuşan değil, aynı zamanda üreten ve iş yapan solcular...'' demişti... Çakmur'un yanıtı ise kısa ve özdü; ''Yani, senin gibi...''

Yaklaşık 2 yıl süren proje ve uygulama süresince, hemen her hafta Muğla'dan İzmir'e gidip birkaç gün kalarak Piriştina'yla da birlikte olduk... Mimarlık sanatına, mimarın haklarına, kültürel değerlere, tarihi binaların korunmasına ve özellikle de restorasyonda özgünlüğe o kadar ''bilinçli bir saygı'' içindeydi ki...

Denebilir ki mimarlık yaşantımızın en bilge, en anlayışlı ve en uygar işvereni Ahmet Piriştina olmuştur...

Sonra, 1999 yılında Büyükşehir Belediye Başkanı olunca yeniden aradı. ''İzmir'in kültür mirasını koruma çalışmalarını beraber yürütelim'' dedi.

Ona, o gün, hemen ''evet'' diyememiş olmamın ezikliğini, 2001 yılında başlayan danışmanlığımın hemen her gününde hissetmişimdir. Şimdi ise aynı eziklik yüreğime taş gibi oturdu. Keşke Piriştina'ya daha fazla yardımcı olabilseydim; keşke hep yanında kalıp, birlikte çalışsaydım...

Ahmet Piriştina, sadece tanıdığım belediye başkanları arasındaki en eşi bulunmazı değil... Kamusal sorumluluklar üstlenmiş dostlarımın arasında da görevini ve bulunduğu makamı en içten bağlılıkla ve en derin duygularıyla kucaklayan bir ''cumhuriyet aydını'' ...

Bu niteliklerini belirtirken, ''idi'' demem de mümkün değil.

Çünkü ''ölüm'' haberinin de en ''inanılmaz'' olduğu bir insan. Her yönüyle ve her özelliğiyle, sözcüğün çağrıştırdığı tüm anlamlarıyla birlikte eksiksiz ve tam bir ''insan'' ...

Haberi aldığımdan bu yana kiminle paylaşsam, ilk sözleri; ''inanamıyorum'' ... Yaşama, yaşamın tüm güzelliklerine ve geçmişten geleceğe tüm yaşanmışlık değerlerine bu denli bağlı bir insan... Tanıyan, tanımayan herkesin, ''yaşamı terk edeceğini'' asla düşünemeyecekleri kadar gönüllerde yer etmiş bir insan...

Gelecek kuşakların da başı sağolsun...
Düşünüyorum da, acaba şimdi kendimden başka kimin için de üzülmeliyim; kime ''başsağlığı'' dilemeliyim?..

Ailesi, yakınları, dostları ve tüm sevenleri yeter mi?.. ''Bütün İzmirliler'' desem yeter mi?.. ''Egeliler'' desem yeter mi? Bütün Türkiye ve ''tüm ulusumuz'' desem yine yeter mi?..

Ahmet Piriştina için, belki de ilk kez bir yakınım, bir arkadaşım, bir dostum ve ''kültür yoldaşım'' için, ''gelecek kuşaklara'' da başsağlığı diliyorum...

Yarının İzmirlileri, yakın geçmişte kokusundan ve pisliğinden yanına bile yaklaşılamayan Körfez'de balık tutup, yüzdüklerinde; sandallarla sevdalılarını gezdirdiklerinde; geçen 5 yıl içinde restore edilen sayısız tarihi binanın önünde kentin mimari güzelliklerini duyumsadıklarında; 5000 yaşındaki ''kimlikli'' bir metropolde yaşamanın ne demek olduğunu gördüklerinde; Kadifekale'ye çıkıp ''düşleriyle'' baş başa kaldıklarında; Melez Çayı ağzında ''Homeros'' a kulak verdiklerinde; kordonda otoyol kâbusu yerine ülkenin en çekici kıyı parkını yaşadıklarında ve daha saymakla bitmez kent uygarlığı hizmetlerinin kazanımlarıyla buluştuklarında... Ahmet Piriştina'yı kim bilir ne kadar derin bir saygıyla yoğrulmuş sevgi duygularıyla anacaklar...

Ve, eminim ki onlar da bu kahrolası ayrılığa asla inanamayacaklar...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Haziran 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Sokakları, caddeleri, binaları, sorunları, keyifleri, artıları ve eksileri ile kentte yaşamak, kentli olmak üzerine söylemek istedikleriniz Kent ve Çevre forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz