Türkiye çölleşme
tehdidi altında
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Hayatı Koruma Vakfı
(TEMA), erozyonun şiddetlenerek devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması
halinde Türkiye’nin büyük bölümünün 2040 yılında çöl olacağını
bildirdi.
TEMA Vakfı tarafından, “17 Haziran Dünya Çölleşme İle Mücadele Günü”
nedeniyle yapılan yazılı açıklamada, küresel bir sorun olan çölleşmenin,
iklim değişiklikleri ve insan faaliyetlerinden kaynaklandığı vurgulandı.
“Normal bir tarım toprağında yüzde 25 hava, yüzde 25 su, yüzde 50 katı
madde (yüzde 45 mineral, yüzde 5 organik) olması gerekirken, Anadolu’da
binlerce yıldır yapılan tarım nedeniyle toprağın büyük bölümünün
organik maddece çok zayıf duruma gelerek üretkenliğinin düştüğü ve çöl
tanımı içine girdiği” belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
“Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin 2000 yılı
bitiminde açıkladığı rapor, ülkemizin yer aldığı Akdeniz ve Ortadoğu bölgesinde
kuraklık artışı ve tarımsal verimde düşüş öngörmekte, küresel ısınmanın
zararlı etkilerini en önce ve en şiddetli biçimde yaşayabileceğimize
dikkat çekmektedir. Çölleşmeyle Savaş Eylem Planı verilerine göre düzenlenen
Dünya Çölleşme Haritası’nda, Anadolu, çölleşme tehlikesi derecesi yüksek
ve çok yüksek sınıfa sokulmaktadır. Anadolu’nun birçok bölgesindeki yıllık
yağış miktarının yarıçöl iklimi değerlerine çok yakın olması, toprak
erozyonunun olanca hızıyla sürüp gitmesi, bitki örtüsü tahribinin yüksek
derecede bulunması, çölleşme tehdidinin ne kadar ciddi olduğunu göstermektedir.
NASA’nın yaptığı bir araştırmaya göre, erozyonun şiddetlenerek
devam etmesi ve etkili tedbirler alınmaması halinde, Türkiye’nin büyük
bir bölümü 2040 yılında çöl olacaktır. Açlık, susuzluk, işsizlik ve iç
göç, toprakları çölleşen bir ülkenin temel sorunlarıdır. DİE’nin
1998 Türkiye İstatistik Yıllığı verilerine göre, 1985-1990 yılları arasında
yaklaşık 5.5 milyon kişi çeşitli nedenlerle göç etmiştir. Kırsaldan
kente göç, beraberinde tarımsal üretimde azalma ve kentlerde yoğun işsizliği
getirmektedir. Bunun sonucunda ülke genelinde işsizlik şiddetlenmekte, gelir
dağılımındaki adaletsizlik artmakta, çarpık kentleşme, çevre kirliliği,
doğal kaynakların aşırı kullanımı ve tahribi gündeme gelmektedir. İnsanı
mutlu, ekonomisi güçlü, geleceğe umutla bakan bir Türkiye için birinci şart,
üretken topraklardır. Bunu sağlamak için öncelikle TEMA’nın hazırlanmasına
öncülük ettiği Çerçeve Toprak Yasası çıkarılmalı, BM Çölleşme ile
Mücadele Sözleşmesi çerçevesinde ülkemizin ulusal eylem programı bir an
önce hayata geçirilmelidir.”
Yıllık Gelir Kaybı 42 Milyar Dolar
TEMA Vakfı’nın açıklamasında, dünya yüzeyinde her yıl 6 milyon hektar
alanın çölleştiği, yaklaşık 750-800 milyon kişinin de çöl ve benzeri
nedenlerle açlık sınırında yaşadığına dikkat çekildi. Açıklamada, BM
Çevre Programı (UNEP) verileri uyarınca, küresel düzeyde çölleşmeden doğrudan
etkilenen bölgelerde yıllık gelir kaybı 42 milyar dolar iken, çölleşmeyle
mücadelenin yıllık bedelinin ise sadece 4.2 milyar dolar olduğu kaydedildi.
“Türkiye Sanıldığı Gibi Su Zengini Değil”
Bu arada, içme ve atıksu hizmetleri alanında dünyanın en büyük şirketleri
arasında yer alan Thames Water’ın Türkiye Direktörü Evren Köprülü de,
“17 Haziran Dünya Çölleşme İle Mücadele Günü” dolayısıyla yaptığı
yazılı açıklamada, günümüzün en büyük çevresel tehdidinin küresel ısınma,
doğal afetler ve su kıtlığı olduğunu bildirdi. Dünya nüfusunun yüzde
40’ının su sıkıntısı içinde olduğuna işaret eden Köprülü, açıklamasında
şöyle dedi: “Türkiye de, sanıldığı gibi problemlerden uzak, su zengini
bir ülke değildir. Yeraltı su kaynaklarımız hızla azalmakta, yerüstü su
kaynaklarımız da beslenememekte ve hızla kirlenmektedir. Bu konuda kamu ve özel
sektör işbirliği yapmalı, sivil toplum kuruluşlarının da desteğini
alarak hızla ulusal bir strateji geliştirilmelidir.”
NTVMSNBC
|