TOKİ'nin 'imar
darbesi'...
İmar planlarının yapılması, değiştirilmesi ve onaylanmasında ''çok
sayıda kurumun yetkili olması'' öteden beri eleştiriliyor. Özellikle kent
toprakları üzerindeki farklı beklentiler yüzünden çevre ve kültür değerlerini,
toplumsal hakları ve gelecek kuşakları ''birlikte'' gözetecek bir ''planlama
bütünselliği'' sağlanamıyor...
Her biri ayrı ayrı imar yetkileriyle donatılmış kurumlar, hele bir de
''yatırımları için'' bu hakkı elde etmişlerse, ister istemez sadece kendi
çıkarlarını gözetiyorlar. Böyle olunca da kentlerin dengeli ve uyumlu gelişmesi
için öngörülen genel planlama hedefleri kâğıt üzerinde kalıyor. Bunun
yerini, farklı kurumların istemlerine göre şekillenen ''yapılaşma kargaşası''
alıyor...
Bu kaosa son verilmesi için meslek kuruluşları ve üniversiteler yıllardır
toplantı üstüne toplantı düzenleyip sayısız bilimsel çalışmayla çözüm
önerileri geliştiredursunlar, hükümet yeni bir yasayla daha aynı konuda
Toplu Konut İdaresi 'ni (TOKİ) de yetkili kıldı.
Kendi planını onaylayacak
Mayıs ayının ilk günlerinde TBMM'den geçen yasaya göre TOKİ, gecekondu dönüşüm
projesi uygulayacağı ya da toplu konut alanı olarak belirlenen arazilere ait
imar planlarını ''kendisi yapıp kendisi onaylayabilecek'' .
Gerçi, bu yetkisini kullanırken ''çevre ve imar koşullarını gözetmesi''
de öngörülüyor ama bunun aynı zamanda ''genel planlama bütünselliği'' içinde
sağlanması için hiçbir güvence yok.
Çünkü, yasada bu planların belediyelerce de onaylanması koşulu olmasına
rağmen son karar yine TOKİ'ye ait. Eğer bu planlar belediye meclislerinde ''üç
ay içinde'' uygun görülmezse, TOKİ Başkanlığı'na ''resen yürürlüğe
koyma'' yetkisi de veriliyor.
Aynı yasada yine TOKİ'ye konut sektöründeki ''özel şirketlere ortaklık''
hakkı da tanındığı için, böylesi bir yetkinin kentlerdeki şehircilik
dengeleri yerine bu firmaların özel çıkarlarını koruyacak şekilde kullanılmasının
da önü açılmış oluyor.
'Uzmanlığın' vefasızlığı
İmar kararlarının, ''planlama hiyerarşisini'' gözetecek şekilde ve farklı
beklentileri kamunun genel çıkarlarına uygun dengelerle ele alabilecek tek
bir kurum tarafından üretilmesi gereği, hemen tüm uzmanların ortak düşüncesi.
Bu kurumların ise ''bilimsel ve demokratik denetim organlarıyla desteklenmiş
yerel yönetimler'' olması gerektiği, çağdaş dünyanın evrensel ilkesi...
Ne var ki ülkemizde belediyelere verilen imar yetkileri için bu anlamda bir
denetim düzeni hâlâ olmadığı gibi, farklı kurumların kentlere
istedikleri gibi müdahale etmelerine de olanak sağlanıyor.
TOKİ'nin ise öncelikle işte bu anlayışa karşı çıkan teknik ve
bilimsel cephede yer alması gerekirken, herhangi bir ''imar hakkı düşkünü''
kurum gibi davranıp planlama bütünselliğini bozanlar arasına katılması düşündürücü
değil midir?
Oysa TOKİ, amacı gereği mesken, inşaat ve yerleşim konularında uzman
bir kurum ve buna uygun da teknik kadrolarla donatılmış. Aynı uzmanlığın
ve aynı teknik kadroların savunması gereken mimarlık ve şehircilik
ilkelerini ''imar özgürlüğü elde etme'' uğruna terk etmesi, bence bu
yasadan daha vahim bir durum...
Evet.. TOKİ'ye de tanınan bu tek taraflı ve güçlü yetkiyle kentlerdeki
hemen tüm dengeleri altüst eden yapılaşma kargaşasına yenileri eklenecek.
Böylece belki TOKİ ile yeni ortakları kazançlı çıkacaklar ama kaybeden
yine kent, toplum ve gelecek kuşaklar olacak.
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|