Gediz Deltası'nın kurtuluşu
Bu cumartesi iyi haberler günü olsun... Sivil toplum örgütlerinin kamu
kurumlarıyla işbirliği yaparak işlevlerini yerine getirmelerini çok ama çok
önemsiyorum. Doğa Derneği'nden Gökmen Yalçın ve Ege Doğa Derneği'nden
Raika Durusoy'dan hafta içinde aldığım e-postada bu başarının dernek adına
değil, Gediz Deltası adına olduğu belirtiliyordu.
Türkiye'nin Önemli Kuş Alanı ve Önemli Doğa Alanı Gediz Deltası'na
konteyner terminali projesi için ÇED sürecinin ikinci toplantısı olan
'kapsam toplantısı'ndan ÇED sürecinin durdurulması kararı alınmasını
alkışlamamak mümkün mü?
Gökmen Yalçın yaşanan süreci şöyle özetledi: Sulak alanlarımız bu yıl
büyük tehditlerle karşı karşıya. Bunların bir örneği ise Gediz Deltası'nda
yaşandı. Kuş Cennetimiz'de senelerdir süregelen liman önerisi bu kez
Konteyner Terminali olarak karşımıza çıktı. ÇED süreci 16 Haziran
2004'te Halkın Katılımı Toplantısı'yla başladı. Bu toplantıya birçok
ulusal ve yerel devlet kurumu, sivil toplum kuruluşu ve ilgililer katıldı. ÇED
sürecinin ikinci toplantısı olan Bilgilendirme ve Kapsam Belirleme Toplantısı
18 Haziran'da gerçekleşti. Bu toplantıda, yapılacak proje hakkında bilgi
verildi ve projenin uygulanması için nasıl bir rapor hazırlanması ve bu
raporun nasıl değerlendirilmesi gerektiği konuşuldu. Tartışmalar devam
ettikçe Çevre ve Orman Bakanlığı Sulakalanlar Şubesi, alanın uluslar arası
korunan sulak alanlardan olan 'Ramsar Alanı' olduğunu ve 'Ulusal Sulakalanlar
Yönetmeliği' gereği burada projede önerilen faaliyetlerin yapılamayacağını
anlattı. Bakanlığın girişimleriyle konteyner terminali projesi başvurusu,
sürecin durdurulması kararıyla noktalandı. Böylece Gediz Deltası'nda
ulusal hukuk, mahkemelere gitmeksizin uygulanmış, Çevre ve Orman Bakanlığı
ülkemizin öncelikli öneme sahip sulakalanlarının korunması için yeni
Ramsar Alanları'nın belirlenmesi ve ilanı, Ulusal Sulak Alan Yönetmeliği'nin
uygulanması yönündeki özverili çalışmalarına birini daha eklemiş oldu.
Öncelikle bu kararın 'günü kurtarmaktan' başka bir şey düşünmeyenlere
ders olmasını diliyorum. Daha sonra da Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe ile
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Sulakalanlar Şubesi'ni 'Sürdürülebilir
Kalkınma'ya olan inancımızın boş olmadığını kanıtladıkları için
kutluyorum. Türkiye'nin önünde iki seçenek var... Ya çağdaş Avrupa ülkeleri
gibi davranarak kalkınmasını sürdürülebilir olmasını tercih edecek ya da
günlük çıkarlarla davranarak az gelişmişlik psikolojisi içinde kıvranacak...
Akşam - A. Nedim Atilla
|