reklam

29 Haziran 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Sürdürülebilir Turizm ve Türkiye

Gelecekte, turizm yatırım projelerinin ekonomik ve finansal yapılabilirliğinden çok ''çevresel etki değerlendirmesinin'' (projenin çevresel değerler üzerinde yaratacağı olumlu ve olumsuz etkilerin ölçülmesi) sonuçları, yatırım kararının alınmasında temel ölçütü oluşturacaktır.

Doğal, kültürel ve insan tarafından yaratılan kaynaklar bir ülkenin, doğal, tarihsel ve kültürel zenginliğinin temel öğesi olduğu kadar; turizm endüstrisi ve turistler tarafından yoğun biçimde kullanıldığı için turizm kaynakları olarak da adlandırılmaktadır.

Bu çevresel değerler topluma aittir ve turizm için üstün çekiciliğe sahiptir.

Turizm, işlediği ve turistik ürün olarak sattığı çevresel değerlerin varlığına, yaşatılmasına katkıda bulunabileceği gibi, kullandığı kaynakların zarar görmesine de neden olabilir. Kamu otoriteleri, yerel yönetimler, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve halk, çevresel değerler olmadan turizm etkinliğinin sürdürülebilir yapıda olamayacağını anladıkları ve bu yönde eylem planları geliştirdikleri ölçüde çevrenin korunması ve geliştirilmesi olanaklıdır. Günümüzde, turistlerin beklentisi açısından bakıldığında da, başarılı bir turizm politikası için, korunmuş ve geliştirilmiş bir çevre gereklidir. Turizm kaynaklarının yoğun kullanımı, turizm konaklama işletmelerinin yığılma-yayılma dengesi ölçütlerine özen gösterilmediği, çevre bilinci, kültürü ve korumacılığının yaygınlaştırılmadığı durumlarda ise, turizm faaliyeti çevresel değerleri olumsuz etkileyecektir. Avrupa'da 1960'lı yıllardan itibaren ''deniz, güneş, kum'' olgusuna dayalı kitle turizminin yaygınlaşması sonucunda kıyıların kirlendiği, çevre değerlerinin bozulduğu görülmüştür. 1960-1980 dönemi, Avrupa'da turizmin çevresel değerlere yıkıcı etki yaptığı bir dönem olarak da değerlendirilebilir. Türkiye'nin turizm politikası da uzun yıllar ''kitle turizmi'' anlayışına dayandırılmıştır. Bunun sonucunda, 1980'li yıllardan itibaren kapasite üstü kullanımlar, turizm hareketlerinin belli kıyı ve bölgelerde yoğunlaşması ile çevresel değerlerin kalitesinde bozulmalar meydana gelmiştir.

1970'li yıllardan itibaren Avrupa'da ''çevre kalitesi'' turizm ürününü oluşturan öğelerden en önemlisini oluşturmuştur. 1980'li yıllardan itibaren doğal, kültürel, sosyal kaynakların kalitesinin korunup geliştirilmesine dayalı turizm ürün ve hizmetleri aranılır hale gelmiştir.

Günümüzde, turizmden kısa sürede yüksek ekonomik kârlılık sağlama düşünceleri, çevre kalitesinin bozulmasına neden olmaktadır. Doğal değerlerin ve altyapıların kapasitelerin üstünde kullanımı fiziksel çevre değerlerine zarar vermektedir. Bu olgu, gelecek nesillerin bu varlıklardan nitelikli bir biçimde yararlanamama tehlikesini doğurmuştur. İşte, bu olumsuz gelişmelerin önlenebilmesi, çevresel değerlerin daha asırlar boyu insanlığın hizmetine sunulabilmesi için sürdürülebilir turizm politika ve ilkelerinin ulusal ve uluslararası düzeyde geliştirilip uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.

Sürdürülebilir turizm gelişmesi deyince; doğal, kültürel, ekolojik, biyolojik tüm yenilebilen ve yenilenemeyen kaynaklara süreklilik sağlayarak turizm etkinliğinin planlanması ve yürütülmesi anlaşılmalıdır.

Başka bir deyişle, sürdürülebilir turizm, turizmin gelişmesini yok etmeden çevrenin korunması, alanların kullanımının planlanmasıdır. Teknolojik ve ekonomik gelişmeyle birlikte, ne yazık ki dünyada hava, su, toprak kirliliği ve gürültü artmış, ağaç sayısı, vahşi doğa canlılarının tür ve sayısı azalmış; iklim değişiklikleri ve ozon tabakasının kalitesinde bozukluklar görülmüştür. 1960'lı, 1970'li yıllar boyunca ve 1980'li yılların önemli bir bölümünde, turizm şirketlerinin büyük bir kısmı işlerini genişletmiş ve çevresel kaynakları genellikle bedava kullanmıştır. Ekonomik çıkarlar için ulusal ve uluslararası tatil turizminin yaygınlaştığı birçok ülkede doğal, kültürel ve sosyal çevre kaynakları sömürülmüştür. Yine de, turizm yatırım ve işletmeciliğinin çevresel değerlere verdiği zarar, bacalı sanayiler, doğal maddeler işleyen endüstriler, sanayileşmiş tarım faaliyetlerinin yarattığı olumsuzluklar boyutunda olmamıştır. Çoğu kez turizm yatırımlarında kapasite kısıtlamasına uyulmamış, inşaat yasakları, fiziksel planlama koşulları birçok ülkede gereğince uygulanmamıştır.

Zaten, sektörel planlama anlayışından bütüncül (entegre) turizm patlaması anlayışına 1980'li yıllardan itibaren geçilebilmiştir. Ancak, turist beklentilerinin kaliteli bir çevreye duyarlı olduğu, 1990'lı yıllarda anlaşılmıştır. Bu nedenlerle diyebiliriz ki, 21. yüzyılda turizm işletmeleri, çevre yönetim sistemlerini benimseyen işletmecilik politikalarını uygulamaya koyacaktır. Çünkü, turizm sektörü, dünyanın en yaygın ve geniş endüstrilerinin başında yer alacak ve turistler çevreye duyarlı, çevre dostu turizm ürün ve hizmetlerine yönelecektir. Giderek turizm sadece ekonomik getirisi ile güçlü bir sektör olmakla kalmayacak, çevresel değerlerin korunmasına ve geliştirilmesine öncülük ve hizmet eden bir sektör konumuna bürünecektir. Gelecekte, turizm yatırım projelerinin ekonomik ve finansal yapılabilirliğinden çok ''çevresel etki değerlendirmesinin'' (projenin çevresel değerler üzerinde yaratacağı olumlu ve olumsuz etkilerin ölçülmesi) sonuçları, yatırım kararının alınmasında temel ölçütü oluşturacaktır.

Turizm endüstrisinin uzun dönemli sürdürülebilir ve güvenli olabilmesi, çevresel değerlerin gelecek kuşaklara da hizmet edebilmesi için çevrenin korunmasına ve geliştirilmesine katkı sağlamak, turizm yatırımcılarının ve işletmecilerinin benimsemesi gereken başlıca görevi olmalıdır. Bu anlayışa erişildikten sonra, kullanılan enerji ve sudan tasarruf sağlanması, atık miktarının azaltılması, katık atıkların geri dönüşümü, sıvı atıkların mekanik yöntemlerle uzaklaştırılması olanaklı olabilecektir.

Türk turizminin sürdürülebilir bir yapıda geliştirilmesi yönünden izlenmesi ve uygulanması gerekli öğeler şu şekilde açıklanabilir:

* Turizmin ekonomik yönden sürdürülebilir nitelik taşıyabilmesi için çevresel yönden sürdürülebilir yapıda olması gereklidir. Sürdürülebilir turizmin gelişmesinin temelini nitelikli çevre oluşturmaktadır.

* Turizm işletmeleri enerji ve su kullanımında tasarruf sağlayıcı önlemler alarak, atıkları azaltarak, işletme maliyetlerini düşürebilir ve sürdürülebilir turizm gelişimine katkı sağlayabilir.

* Çevre bilincinin yaygınlaştırılması ve çevre eğitiminin sağlanması sürdürülebilir gelişmeleri tıkayan engelleri aşmakta etkili olabilecektir.

* Turizm konaklama işletmeciliğinde çevre yönetimi unsurları da dikkate alınmalıdır. Çünkü, ISO 9000 Kalite Standardı'nın yanı sıra, ISO 14000 Çevre Yönetim Sistemi Standardı (Environmental Management System Standarts) geliştirilmiştir. Turizm ürün ve hizmet sunumunda çevre normunu dikkate almayan işletmelerin turizm pazarında tutunabilmeleri çok güç olacaktır.

Tüm bu gelişmeler iş çevrelerinin özellikle turizm iş dünyasının çevre ekonomisi felsefesini daha iyi anlaması, daha yakından işbirliği yapma isteğini göstermesini zorlamaktadır.

Önümüzdeki yıllar, gerek ülkemiz, gerek dünya için, sürdürülebilir turizm politikalarının, ilkelerinin saptanması ve uygulanması yönünden ve bu gelişmenin temel unsurunu oluşturan çevre sorunları açısından kritik bir dönem olacaktır.

Günümüzde ve gelecekte hükümetlere, plancılara, iş dünyasına bu alanda önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu nedenle, kalkınma çabalarının yeni bir yasal çerçeve, yeni bir toplum anlayışı ve ahlakı, yeni bir kalkınma modeli ile ele alınması gerekecektir. Sürdürülebilir turizmin geliştirilmesi isteniyorsa; niteliksel büyümeye, kaynakların sürekliliğine ve dürüstçe kullanılmasına, ahlak değerlerinin yüceliğine gereken önem verilmelidir.
Cumhuriyet - Nüzhet Karaman

 

Haziran 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06
07 08 09 10 11 12 13
14 15 16 17 18 19 20
21 22 23 24 25 26 27
28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Sokakları, caddeleri, binaları, sorunları, keyifleri, artıları ve eksileri ile kentte yaşamak, kentli olmak üzerine söylemek istedikleriniz Kent ve Çevre forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz