Yeryüzünde
bir cennet
Sakar geçidinin gür ormanlarına sırtını dayamış ahşap işlemeli
mimarisiyle, samurların barındığı akvaryum görüntüsündeki olağanüstü
azmaklarıyla, hayatın en güzel merhabalarından biridir Akyaka. Bu şirin
beldeye emek verenlerden Hamdi Yücelen, ''Denetim yetersiz. Yasalar var,
yasaklar var, ama iş bunlarla bitmiyor. İnsan önemli insan. Bilinç
gerekiyor, el birliği gerekiyor'' diyor.
Muğla'dan Marmaris yönüne çıktığınızda Sakar geçidinin doruğunda
yeryüzünün en güzel coğrafyalarından bir armağanla kucaklaşırsınız.
Yeşil ve maviyle çerçevelenmiş Gökova binlerce ütopyayı tetikler, ölümsüzlüğü
çağrıştırır, hayata kayıtsız kalamazsınız...
Sakar'ın kıvrıla kıvrıla inen yokuşundan nasıl olmuşsa büyük ölçüde
yağma ve talandan kurtulmuş ovaya inmeden, kenarda, köşede bir sürpriz daha
bekler şanslıları. Sakar'ın gür ormanlarına sırtını dayamış ahşap işlemeli
mimarisiyle, samurların barındığı akvaryum görüntüsündeki olağanüstü
azmaklarıyla, hayatın en güzel merhabalarından biridir Akyaka.
Yücelen'in emeği...
Aslında doğanın değişik coğrafyalarda binbir güzelliği vardır da,
bu şirin beldenin bugüne gelmesine emek verenlerden Hamdi Yücelen 'in dediği
gibi:
''Akyaka'yı Akyaka yapan insandır yine de. Nail Çakırhan doğduğu
topraklara dönmesiydi, bugün Akyaka yoktu çünkü...''
İyi ki Akyaka'ya dönmüş Çakırhan. Doğaya ve insana saygılı bir yaklaşımla
70'li yıllarda kollarını sıvamış. Bitişik yapılaşma olmayan, doğduğu
Ula'nın eski evlerini örnek almış.
Mekâna çağdaş bir boyut katarak özgün bir anlayış yaratmış. İçinde
ve dışında ahşap işlemeleri bol, iki katlı bahçeli evler çizmiş doğayla
zıtlaşmadan. Önce kendi evi, derken rantın henüz benlikleri kirletmediği
insanların evleri derken, hep birlikte küçük beldenin sevimli temelleri atılmış.
Sonunda 1983 yılında Uluslararası Ağahan Mimarlık Ödülü'nü; mimarlık
eğitimi olmamasına karşın kendi yaptığı ve geleneksel mimariyi yansıtan
eviyle almış haklı olarak.
Kirlilik tehdidi...
Buraya kadar tamam. Şimdi asıl bize bu yazıyı yazdıran gerekçeye
gelelim. Demiştik ya ''Nasıl olduysa yağma ve talandan büyük ölçüde
kurtulan Gökova'' diye, bu noktadan, son yıllarda büyüyen bir tehlikeye
dikkat çekelim. ''Kirlilikten'' söz ediyoruz, mimari dokuyu ve doğa harikası
azmakları tehdit eden kirlilikten...
Akyaka, ülkenin 1988 yılında ilan edilen, ilk özel çevre koruma bölgeleri
arasında. ''Resmi'' olarak korumaya alınmış. Alınmış ama, anlaşılan o
ki, yetmemiş! Kıymet bilenlerin elinde olsa, özene bezene korunacak azmakları,
öncelikle yapı yoğunluğu tehdit ediyor. Yeni bir otel yapılıyor, beldenin
mimarisine uymayan, üç katlı. Azmağın bitişiğindeki evlerin sahipleri,
sazlıkları kesiyorlar önlerini açmak için. Acaba atıkları nereye gidiyor?
Pancar motorlu balıkçı tekneleri Kadın Azmağı'nın kalbine kadar
giriyorlar.
Poşetler, naylonlar arasında yumurtlamak için gelen balıklara bile ağ
geren sözde balıkçılar Akyaka sevdalısı Muğla üniversitesinden Dağcılık
Kano ve Rafting Spor Kulübü'nden gençler ''Aman'' diyorlar ''aman yok olmasın
azmaklar, su samurlarımız''. Özgür Ceylan ve Hüseyin Yalçın sezon başında
İstanbul'dan yardım istemişler azmakları temizlemek için. 20 dalgıç genç,
üç gün uğraşmışlar.
Özgür, ''Bir tekne dolusu atık çıkardık güzelim azmaklardan. Araba
lastiğinden ağ parçalarına, içki şişelerinden iç çamaşırlara kadar''
diyor. Hüseyin, bölgede mazotlu değil elektrik motorlu teknelerin kullanılmasını
öneriyor. Yerel mimariye aykırı, yeni tamamlanmış bazı yapılar daha var.
'Denetim yetersiz'...
Beldenin genç ve bilinçli belediye başkanı Ahmet Çalça , iki ruhsatı
iptal ettiklerini, bir yapının sahibine de para cezası verdiklerini söylüyor.
Kanalizasyonun denize akmasını önlediklerini belirtiyor ama sağlıklı bir
arıtma yok anlaşılan. Kaçak otelin de, kullanma ruhsatı almaya gelince
engelleneceğini vurguluyor. Ruhsatsız binaların yıkılacağının altını
çiziyor. Yeni bir balıkçı barınağı yapmanın peşinde, azmaklar
kirlenmesin diye.
Gözümüz gibi korunması gereken bir değer olan Akyaka için sözü Hamdi
Yücelen'in vurgusuyla bitirelim:
''Denetim yetersiz. Yasalar var, yasaklar var, ama iş bunlarla bitmiyor. İnsan
önemli insan. Bilinç gerekiyor, el birliği gerekiyor.''
Cumhuriyet - Serdar Kızık |