reklam

12 Temmuz 2004 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

İstanbul'un mikro-kentsel yüzleri

Tayvanlı bir küratörün liderliğindeki Urban Flashes Grubu'nun İstanbul'un sorunlarına çözüm bulmak amacıyla geliştirdikleri ironik, trajik ve ütopik yaklaşımlar; değişik senaryo ve stratejiler bir sergide bir araya geldi.

Mimar ve şehir plancısı Ti-Nan Chi'nin önderliğinde kurulan Urban Flashes Grubu, pek çok ayrı disiplinden ve kentten gelen katılımcısıyla kentsel sorunlara çözümler getirmek, yeni senaryolar ve stratejiler önermek amacıyla oluşmuş. Tayvanlı küratör Ti-Nan Chi'nin M.Ö. 500 yılında yazılmış olan bir savaş kitabında yer alan "Yaptıklarını inceden inceye yap, kimseye fark ettirme," sözünden esinlenenerek ortaya çıkardığı 'mikro-kentçilik' olgusu, ölçüt olarak insanı alıyor.

Kentlerde yeni dizayn kararlarının ve dillerinin oluşması için uğraş veren Urban Flashes grubu, 2003'de İstanbul'da Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi'nde 'Kamusal Alanda Kültürel Yamalar' adlı bir atölye çalışması gerçekleştirmişti. Atölyeye katılan mimarlar, İstanbul'un mikro-kentsel yönlerini yansıtacak, kentin çözümsüz gibi görünen problemlerine esnek ve değişik çözüm önerileri getirecek kentsel stratejiler geliştirdiler. Bu atölye çalışması sırasında biçimlenen ürünler, 31 Temmuz'a dek Garanti Galeri'de sergileniyor.

Micro-Kent İstanbul Sergisi kapsamında Ti-Nan Chi, Karl-Heinz Klopf, Sohn-Joo Minn, Svein Hatløy ve grubu, Esra Akcan, Laurent Gutierrez & Valerie Portefaix, Nicholas Boyarsky & Peter Lang, Anna Ferrer, Oda Projesi ve Heterotopya grubunun projeleri yer alıyor. Atölye ve sergiyle ilgili Ti-Nan Chi, Esra Akcan, Karl-Heinz Klopf, Svein Hatløy ve Anna Ferrer'le sohbet ettik.

"İstanbul Asya'yı Referans Almalı"

Urban Flashes Grubu'nun kurucusu Ti-Nan Chi, atölye ve sergi hakkındaki görüşlerini açıkladı:

İstanbul'u bir cümlede ifade edebilir misiniz?
Gerçek formunda çıplak dişi bir şehir.
Atölye sırasında neler yaptınız?
Buradaki insanlar, İstanbul için önerebileceklerimizi öğrenmeye istekliler. İstanbullulara ders veren bilge insan olma tavrını engellemek ve kamunun genel ilgisinin yanında yer alarak yerel halkla çalışmak istiyoruz.
Atölyenin sonuçları sizi tatmin etti mi?
Atölye, mimarlık ve kentsel gelişim için yeni kentsel yaklaşımları ve metotları göstermek için yapıldı ve gelecekteki sergi ve projeler için temel veriyi toplama amacını da taşıyordu. Sergi, bizlerin İstanbul için bazı tekliflerinin kapsamlı illüstrasyonlarından oluşuyor. Profesyoneller ve genç nesil üzerinde etkisi olabileceğini düşünüyorum.
İstanbul'un kentsel gelişimi üzerine ne düşünüyorsunuz?
Kentleşme için kendi yaklaşımını bulmalı. Önerim, İstanbul'un Asya'yı daha fazla referans alması, çünkü şu anki kentsel koşullarıyla birçok yönden Asya fenomenine daha yakın.

Geleceği Olan Kent

Svein Hatløy ve Urban Flashes, Sütlüce Mahallesi'nin bugününü ve geleceğini okumaya çalıştı. Sütlüce'deki dönüşümün örgüsünü, alanların farklılıklarını ve sakinlerinin yaşamlarını kavramaya çalışan ekip, açık ve yaşayan bir mahalle yaratmanın yollarını arıyor.

Anna Ferrer, sergide yer alan 'Duygusal Kent' çalışmasında, duygusal kentin ana karakterleri, kentteki boyutları, yolları, yüzeyleri, biçimleri ve bunların içinde ve bunlarla beraber yaşayan insanları tanımlamaya çalışıyor.

İstanbul'u bir cümlede ifade edebilir misiniz?
Hatløy: Geçmişten bugüne dek arazi kullanımları, peyzajın muhafazası, kentin şekli ve tarihsel anıtlarıyla İstanbul inanılmaz ilginç bir yer.
Ferrer: Geniş, tozlu, gürültülü ve suyla çevrili kuru bir şehir.
Atölye sırasında neler yaptınız?
H.:
İlk önce zamanın değişimine tanık oldum. Atölye sayesinde yerleşmelerin ve kentsel-sosyal yaşamın değişimine tanık olmak ilham vericiydi. Sütlüce'de çalışmak da çok zevkliydi.
F.: Daha önce görmediğim şekilde ürünleriyle meşgul olan insanlar biliyorum. Sadece mikro-kentçiliğin bir başka büyüyen 'izm' olmamasını umuyorum.
Atölyenin sonuçları sizi tatmin etti mi?
H.:
Yerleşmelere, sakinlere, endişelerine bu kadar yakın olmanın ve yakın işbirliği ile yapılan mimarlığın onlar için çok fazla şey ifade ettiğini görmek elbette tatmin ediciydi. Ancak, genel olarak kent altyapı ve ulaşım açısından eksik ve problemli.
F.: Atölyede bir şeyler ortaya koyabilmek için çok az zaman vardı. Sergiyi görmediğim için sonuçlar açısından bir şey söyleyemem.
İstanbul'un kentsel gelişimi üzerine ne düşünüyorsunuz?
H.:
Büyük bir gelecek görüyorum. Birincisi, yeri doldurulamaz kimliği, muhteşem zengin tarihi, kamusal katılımın yüksek oranı ve sempatik sakinlerinin sıcaklığı nedeniyle. İkinci olarak da yeni bir zaman yaratmanın çağdaş insiyatifi sayesinde. Peyzajı ve kentin biçimi, bu metropolü kavranabilir hale getirerek sunuyor.
F.: İstanbul'un her yerinde birçok araba gördüm birçok büyük Avrupa kentinde olduğu gibi.

İronik Bir Yaklaşım

Sergide mimar Esra Akcan'ın İstanbul'da son 20 yılda dolgu alanlarında yaşanan dönüşümlerin beslediği Dolgu İstanbul: Küresel Şehre On İki Senaryo çalışması da sergileniyor. Akcan, mevcut dolgu alanlarının bugünkü durumunu daha uç boyutlarda hayal ederek ironik bir anlatımla sunuyor.

Sizi bu atölyeye kim çağırdı?
Ti-Nan Chi. Urban Flashes'te ilgimi çeken Avrupa merkezci kategorilerden uzak olması, yeni kategoriler üretmesiydi; bu anlama ve anladığını yaratıcı ortamlarda temsil etme süreci oldu.
Atölye ne kadar sürdü?
Bir hafta sürdü, fakat hazırlığı elbette daha fazla sürdü. Sergide çalışmalardan örnekler var, fakat bunlardan hiçbiri bire bir reçete olarak değil, birer strateji olarak algılanmalı.
Nerelerde gezdiniz?
İstanbul'un hemen hemen her dolgu alanında, ya da Haliç kıyısında olduğu gibi tıraşlama ile dönüştürülmüş bölgelerde dolaştık. Kıyı alanlarına bakarken son 20 yılda yapılan dönüşümler konusunda veri eksikliğini de fark ettik. Su hamamları gibi yok olmuş ya da giderek seyrekleşen su etkinlikleri, çeşitli mülkiyet durumları, kıyıların değişen kullanımı, deniz ulaşımına talep ve mevcut kullanımın verimliliği gibi denizi kullanan nüfusun tarih içinde değişen portresini çıkaracak araştırmalar yapılması şart.
Dolgu alanlarıyla ilgili 12 senaryonuz var, onlardan söz eder misiniz?
Bu atölyenin konferans bölümünde sunduğum projeydi, kitap olarak da yayımlandı. Mimarlık ve şehircilik disiplininde edebi kurgunun rolünü araştıran bir çalışma oldu. Kitabın diğer bir amacı da küreselleşme hakkında, İstanbul'un bu süreçteki yeri ve kendine bakışı hakkında bir şeyler söylemek. İngilizce'de hikâyeler 'Bunu ben yaptım' diye övünerek anlatan karakterlerin dilinden, Türkçe'de ise olaylara biraz mesafeli bakan dışardan bir anlatıcının dilinden anlatılıyor. Aslında görselliği de üçüncü dil olarak kabul edebiliriz.
Karakterleri nasıl seçtiniz?
Hepsi dramatize edilmiş kurgusal karakterler, aslında hiçbir mesleğe işaret etmiyor. Bu karakterlerin hepsi içimizde olabilir. Karakterlerin kent hakkında kurdukları hayaller felakete, ütopyalar distopyaya dönüşüyor, yani hikâyelerin neredeyse trajik bir yapısı var. Bu yolla aslında kentin kendisinin de farklı ideal kurgularının pazarlıklarla dönüştüğü, melezleştiği, birbiriyle çakıştığı bir yapıya sahip olduğunu vurguluyor. Diğer dikkat çekici unsur, 12 senaryo olmasına rağmen 12. senaryo yazılmıyor, kitabın içinde gizli.
Gelişmekte olan ülkelerde megaşehirlerin sayısının giderek artmasıyla çok büyük bir fakirleşme problemi de ortaya çıkıyor. Gelecekte bizleri neler bekliyor?
Küreselleşme tabii ki kentlerde de birçok dönüşüm getiriyor. Kimi kentler büyürken, kimileri de küçülüyor. Dolayısıyla sadece gelişmekte olan ülkelerde küresel kentler oluşuyor değil. Küreselleşme bir yandan farklı ülkeler arasındaki iletişimi hızlandırırken, diğer yandan da kapitalizmin sonucunda bazı grupları da fakirleştiriyor. İki farklı boyutu da algılamamız gerekiyor.

İstanbul'da Birçok İstanbul

Karl-Heinz Klopf, atölyeye konusu Tayvan'daki gayri resmi ekonominin simgelerinden olan betel yemişi bağlamında kentsel taktikler olan Göstermek Suretiyle adlı filminin gösterimi için katıldı.

Filminizin gösterimi dışında atölyede neler yaptınız
Koreli mimar Sohn-Joo Minn ve İstanbul'dan Heterotopia grubu ile birlikte Yeşilköy'deki dolgu alanları üzerine çalıştık. Elbette atölyenin esas amacı insanları buluşturarak iletişim kurmalarını sağlamak ve kentin problemleri üzerine tartışmalarını başarmaktı.
İstanbul hakkındaki görüşleriniz?
Çok büyük bir kent, nüfusu da tam olarak bilinmiyor. Dünyadaki 30 megaşehirden biri olması beni meraklandırıyordu. Bence bir şehri ifade etmeye çalışırken belirli mikro alanları kullanmak çok önemli.
Peki kentleşmenin gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kısa bir süre içinde kentin çok fazla stabilize edilmeye ihtiyacı olduğunu gözlemledim. Altyapının ve binaların konstrüksiyonları mutlaka iyileştirilmeli. Strateji, iç yapıyla dış yüzey arasındaki paralelliği korumak olmalı.
Atölye çalışmaları dışında İstanbul'da ne tip projeler yürüttünüz?
Maslak'la kentin tarihi yarımadası arasında çok fark var. Bu kent birçok kent içeriyor gibi. Kentteki küçük elemanlar üzerine çalışıyorum. Boyutlarla oynamayı seviyorum. Kent, doğal olarak büyüyen bir organizma, örneğin dik sokaklar ve merdivenler bu nedenden dolayı ortaya çıkmış.
Radikal - Deniz Alayat

 

Temmuz 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Kültür ve sanat üzerine söylemek istedikleriniz Sanat ve Tasarım forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz