Kentin
ruhuna...
Yaz gelince kentin üzerine de bir güzellik gelir. Trafik sakinleşir,
sokaklar tenhalaşır. Sanki daha rahat nefes alınır. Ufuk çizgisini baştan
başa ve artık çıkmaz biçimde kaplayan o kirlilik örtüsüne rağmen. Tıpkı
ramazanda olduğu gibi. Adeta kalabalıkla birlikte kaçmayanlara, farklı
davranabilenlere kentin küçük
bir hediyesi gibi. Umulmadık keşifler için bulunmaz bir fırsat.
Sonunda adından sıkça söz edilen 'Rue Française' de açıldı. Türkçesiyle
Fransız Sokağı. Fransız kalmamak için Fransızca adıyla anmak gerek.
Bilbordlara bakılırsa 'Beyoğlu kendine dönüyor'. İddialı slogan. Beyoğlu'nun
kendinde olmadığını anımsatan bir yönü var. İyi ki Fransızcası var.
Durumun daha az vahim olduğunu gösteriyor. 'Beyoğlu köklerine geri dönüyor!'
Yani, İstiklal Caddesi, Pera olma yönünde bir adım daha atıyor. Semtin ve
caddenin son 80 yılda başından geçenleri unutması mümkün mü?
Tabii sokağın ortasındaki güvenlik takının üzerinde uzun uzadıya
durulabilir. Ama ne onun varlığı, ne görevlilerin güler yüzlü ya da asık
suratlı olmaları asıl konu değil. Asıl konu bu sokağın açılmasıyla
kentin neye benzediği. En son söylenecek olan baştan söylenebilir. Fransız
Sokağı bir gayrimenkul geliştirme
projesidir. Bu hafif dökük, hafif marjinal alanın evcil, ehli, güvenlikli
bir Fransız
eğlence yeri ve dükkân sitesine dönüştürülmesine yöneliktir.
Ayrılırken broşürler dağıtılıyor. Bakınca birinin, bir gazetenin eki
(yani teknik deyimle advertorial), diğerinin sanat galerisindeki serginin
kataloğu olduğu anlaşılıyor. Ekte projenin sahibiyle uzun bir söyleşi
var. Öncelikle buranın 'temalı bir sokak' olduğunu öğreniyoruz. Bir de
sitede demir disiplin uygulanacağını. Örneğin, binaların sadece iki renk
olabileceğini, müzik konsepti gereği belli saatlerde belli tür müziklerin
çalacağını, dükkânların adlarının Fransızca olacağını ve dükkânların
en az bir (çok iyi) Fransızca bilen eleman çalıştırmak zorunda olduklarını!
Buranın neşeli,güvenli, ancak zapturapt altında bir site olacağı kesin. İçki
ruhsatı konusu da bakanlık yardımıyla bir tek ruhsatla çözülecekmiş. Bu
bilgiler yoruma yer bırakmayacak kadar açık.
Yine de sorular var. Broşürde bir kültür kelimesidir gidiyor. 'Gastronomi
Kültür Enstitüsü', 'şarap kültürü', 'sanat kültürle buluşuyor'. Bu kültürün
ne menem bir şey olduğu belirsiz. Şu haliyle Fransız kültürünün ne kadar
talebi var göreceğiz. İkincisi: Sitenin amblemi 'rf', anlı şanlı Fransız
Cumhuriyeti'ninkiyle 'RF' aynı. Bir tek harf karakterleri farklı. Amblemin gerçek
sahipleri bu benzerlik için ne düşünüyorlar meçhul. Sitenin girişindeki
sanat galerisinin 'İtalyan Opera Okulu' olduğu söyleniyor. Tarihçilerin
bilgisine başvurmalı. İçerideki tabelada 'İtalyan İşçi Derneği' ibaresi
okunuyor.
Artık İstanbul Disney'e hazır. Fransız dükkân sitesi Disney için zemin
hazırlıyor.
Site Fransız kültürünün Disney'e karşı zaferi gibi görülebilir. Asıl
zafer Cezayir'in. Ehlileşmiş sokaklardan ikisi Cezayir adını taşıyor. Hâlâ.
Cezayir Sokağı ve Cezayir Çıkmazı. Kültür timsali Fransa'nın Cezayir'de
yaptığı hunhar sömürge mezalimini unutmayalım diye.Belli olmaz belediye
bir kararla bu sokakların adını Pétain Sokağı ve Le Pen Çıkmazı olarak
da değiştirebilir.
İyi niyetle de olsa kentin dikenlerini sökmeye, pürüzlerini'tema
projeler'le
yok etmeye kimsenin hakkı yok. Gün gelir, kentin ruhu yattığı yerden doğrulup
hesabını sorar.
Radikal - Serhan Ada |