reklam

22 Temmuz 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

'Arada Kent' Balıkesir...

Belediyeler ve valilikler, kentleri ve illeri tanıtan yayınlarda yarış halindeler... Yıllar öncenin resmi görünümlü ''kaynak'' kitapları olan ''il yıllıklarının'' yerini çok renkli broşürler, kalın ve lüks baskılı ''armağan'' kitaplar aldı.

Başta tarih, kültür ve doğa değerleri olmak üzere, hemen her yöremizin tüm güzellikleri, bol fotoğraflı ve özenle hazırlanmış yayınlarla ''turizm'' dünyasına sunuluyor. Ne var ki bu kitapların çoğunda her şey varsa da ''insan'' yok... Bir de oradaki ''yaşam'' ...

Tarihi binalar adeta ''vesikalık'' gibi fotoğraflar ve kuru alt yazılarla ilk sayfalarda... Hemen tümü de ''anıtsal'' olanlar; camiler, kervansaraylar... Sivil mimari ise sadece restore edilmiş bazı ''müze evler'' ile en görkemli birkaç konaktan ibaret..

Doğal güzellikler bile ''ruhsuz tablolar'' gibiler. Orada ne yapılır; nasıl yaşanır; nasıl keyif alınır; kentli nasıl kullanır?... Yok...

'Kenti' sahiplenebilmek...
Geçen hafta (16 Temmuz 2004) Balıkesir 'deki panelden önce, işte bu resmi geleneğin doruktaki örneklerinden biri olan ''Valilik Kitapçığı'' nı incelemiştim.

Mimarlar Odası Balıkesir Şubesi , odanın merkez yönetim kurulu toplantısına ev sahipliği yapmanın anısına düzenlediği panel için ''Arada Kentler'' temasını seçmişti. Şube Başkanı Cengiz Dikici de paneli yönetirken, neden bunu yeğledikleri konusunda hiçbir ipucu vermemiş, böylesi anlamlı bir temanın değerlendirilmesi için panelistleri yönlendirmek istememişti...

İlk konuşmacı Prof. Dr. Gürhan Tümer başkanın suskunluğunu bozarak özetle dedi ki: ''Anlaşılan Balıkesir'in arada kent gibi olmasından ötürü yaşananları tartışmamız isteniyor. Ne var ki bana kalırsa bunun bir olumsuzluk değil, sadece bir durum olduğunu kabul ederek kenti konuşmak daha doğru değil mi?..''

Yıllarını kent sosyolojisine adayan Prof. Dr. H. Ünal Nalbantoğlu da Balıkesir'in yerleşme tarihine değinerek ''öteden beri zaten hep arada olduğunu'' vurguladıktan sonra; ''önemli olanın kentte yaşamı kurgulamak ve zenginleştirmek olduğunu...'' belirtti... ''Birlikte yaşamak, üretmek, kararlara katılmak ve kenti sahiplenmek için arada kalmak, kenarda durmak ya da başta yer almak gibi durumların hiçbir engeli veya katkısı yok... Bu bir kent kültürüdür ve kent nerede olursa olsun, kentlinin yaşama bakışı bu olmalıdır...'' diyen Nalbantoğlu, örnekleri vermeyi ise bana bırakmıştı...

Valiliğin 'Balıkesir'i
Valiliğin 57 sayfalık ''Balıkesir'' kitapçığında bu kentle ilgili sadece ''üç sayfa'' var. Biri ''Saat Kulesi'' ile tarihi ''Şadırvan'' ın fotoğrafıyla kaplı. İkincisinde ''Değirmenboğazı'' mesiresini ve o gün bahçesinde paneli yaptığımız ''Kuvayi Milliye Müzesi'' binasının fotoğrafları. Sonuncusunda da yine tam sayfa ''Zağnos Paşa Camisi'' ... Kalan tüm sayfalar ise Marmara ve Ege kıyılarındaki bu ile bağlı turistik yerleşmeler...

Yani, mimarların ''arada'' dedikleri Balıkesir kenti, bu yayında ''başta'' ama aslında gerçekten ''arada kalmış'' çasına ezik, sıkışmış ve kaybolmuş. Panelin temasının belirlenmesinde de eminim ki işte bu ''tutumun'' yarattığı diğer benzer davranışlar etkili olmuş...

Acaba bu kitapçıkta, örneğin Kuvayi Milliye Müzesi binasının aslında ''eski belediye binası'' olduğu neden yazmaz? Böylece, o güzellikte ve görkemde bir belediyesi olan kentin, arada bile kalsa, her yönüyle bir ''kent'' olduğu neden yeniden anımsatılmaz?

Ya da Balıkesir'deki herkesin gün boyunca ve hatta geceleri bile ''kentle birlikte yaşamalarına'' kucak açan bir ''Milli Kuvvetler Caddesi'' de aynı kitapta neden yer almaz?.. Hem de öyle sıradan bir fotoğrafla değil, aynı caddedeki cıvıl cıvıl yaşamı, piyasa yapan gençleri, salınarak gezinen kadınları, oradan geçmeye bahane arayan herkesi ''o halleriyle'' gösteren ve ''o hali'' anlatan bir içerikte yansıtılsaydı, Balıkesir için ''arada kalmış'' diye bir tanım akla gelir miydi?

Benzer şekilde Değirmenboğazı'nın da sadece bir ''göl kenarı orman gazinosu'' değil, bu kentte en iyi içilen, en güzel söyleşilerin yapıldığı ve en keyifli anların yaşandığı bir doğa armağanı olduğundan söz edilseydi, Balıkesir için bu değerlerin sadece ''kıyı ilçelerine'' özgü olmadığı da anlaşılırdı...

Cengiz Dikici'nin mimar konuklarına özellikle gösterdiği, kendine özgü kimliği ve sosyal renkleriyle bir Aygören Mahallesi 'nin, ya da o nesli tükenmekte olan ''manda'' ların sütünden yapılmış nefis kaymakların, Mihaliç peynirlerinin, sadece bu bölgeye has lezzetiyle Yanturalı sucuklarının ve Susurluk çayı kenarındaki bostanlardan fışkıran sebzelerin satıldığı pazarların, çarşıların da ''işte Balıkesir'' denerek aynı kitapçıkta yer aldığını düşünün... Hangi ''kenarda'' kalmış kentin böylesi bir yaşam zenginliği olabilir ki?

Nitekim, o gün öğle yemeğinde de Basri Otel anlamlı bir sofra kurdu. Balıkesir'in doyumsuz ''düğün çorbası'' ile hani o türküsü bile olan ''tirit'' adlı et yemeğini tatmamızı sağladı... Böylesi derinlikli ve özenli bir yemek kültürü bile bu kentin ''arada'' değil, tarih boyunca ''orada'' olduğunun kanıtıydı...

O halde yapılması gereken, Balıkesir'i ''Balıkesir'' kılan tüm değerlere yeniden sahip çıkmak ve bu değerlerin kent kimliği ile gelecek güvencesi açısından ne denli ''yaşamsal'' olduğunu gören bir anlayışı öne çıkarmaktı...

Paneli izleyenlerden bir Balıkesirli; ''Biliyor musunuz, buraya 30 yıl öncesine kadar THY'nin tarifeli uçak seferleri bile vardı...'' dediğinde dayanamadım ve sordum:

Balıkesir'i ''uğranan'' değil, kenarından hızla ve durulmadan ''geçilen'' bir kent haline getiren ve yapılaşmayı da ovaya doğru çekerek tarım alanlarını tahrip eden ''çevre yoluna'' zamanında neden karşı çıkılmamıştı?...

Dahası, aynı ovanın kalan yerlerini de betonlaştıracak imar planları Mimarlar Odası'nca açılan dava sonucunda iptal edilmesine rağmen, belediye meclisince ''yeniden ve aynen'' onaylanmasına hâlâ neden tepki gösterilmiyordu?..

Balıkesirliler, kendi güzelliklerini unuttukları ve gelişmeyi, para kazanmayı sadece ''imar rantına'' bağladıkları sürece, o ''asude'' yaşamın yerini alan kargaşanın da ''arada'' kalmaktan değil, ''belleksiz'' kalmaktan kaynaklandığını göremeyecekler...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Temmuz 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Personel arayanlar, iş arayanlar, ilan vermek isteyenler, artık Arkitera Kariyer sayfalarında buluşuyor.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz