reklam

23 Temmuz 2004 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

Mostar'la köprüsü...

Hani yürekler acısı derler. Aynen öyle. İnsan Mostar'ı dolaşırken adım başı yürekler acısı demekten kendini alamıyor.

Dehşet içinde kalıyor.

Osmanlı'nın beş asır önce kurduğu mücevher kutusu gibi bir şehre, bir kültüre reva görülen böylesine barbarlık, böylesine vicdansızlık karşısında isyan ediyor. Nereye baksa, başını nereye çevirse, yıkıntıları, yangın yerlerini gördükçe, içinden haykırmak geliyor.

Öylesine yakılıp yıkılmış ki!

Akıl alır gibi değil.

Önce Sırpların, sonra Hırvatların Mostar'da insanlığa karşı işledikleri suçun boyutlarını görmeden kavramak gerçekten zor.

Evet, insanlığa karşı suç!

Yalnız etnik temizlik değil, yalnız soykırım değil, tarihi yapıları, kütüphaneleri, arşivleri, sanat eserlerini yok ederek yapılan kültürel temizlik de uluslararası hukuka göre (1954 tarihli Hague Konvansiyonu) insanlığa karşı suç sayılıyor.

Boşnakları etnik temizliğin hedefi haline getirenler, aynı zamanda onların Müslüman kimliğini de gelmişiyle geçmişiyle yok etmeyi amaçladılar Mostar'da. Böylece, Boşnakların bu topraklardaki tarihin içinden gelen payını da yok edeceklerini sandılar.

Mostar deyince iki şey akla geliyor.

Biri Neretva Nehri.

Göz alıcı turkuvaz rengiyle şehrin içinden akan. Diğeri, Mostar Köprüsü.

Sırplarla Hırvatların elbirliğiyle yıktıkları tarihi köprü. Son darbeyi, bir Hırvat tankından çıkan top mermisi vurmuş... Köprü, Kanuni Sultan Süleyman döneminin ürünü. Mimar Sinan'ın çırağı olarak bilinen Hayrettin tarafından inşa edilmiş.

Fotoğraflarda, resimlerde o kadar güzel ve zarif ki! Venedik'te, Büyük Kanal üzerindeki Rialto Köprüsü'nü andıran bir mimari üslubu var.

Bu köprüye nasıl böylesine gaddarca kıyılmış, inanılır gibi değil. Köprünün yan tarafında Osmanlı mimarisinin tipik bir örneği, bir bey konağı dikkati çekiyor. O da büyük ölçüde tahrip edilmiş, bombardımanda yanmış....

Ne tuhaf şu milliyetçi duygular?

Şovenlik... Karşı tarafı yok saymakla tarih yok olmuyor ki! Yok saymakla başka başka köklerden gelen halklar, uluslar yok olmuyor ki! İnançlar, dinler, mezhepler yok saymakla yok olmuyor ki!

Yok olmadıklarının kanıtı değil mi bu topraklarda, eski Yugoslavya'da, Bosna'da yaşanan insanlık dramı?

İnsanoğlu, farklılıklardan korkmamayı acaba ne zaman öğrenecek? Birbirlerini yok sayarak, birbirlerini tüketmeye çalışarak bir yere varılamayacağını, sadece acı üstüne acı çekileceğini acaba ne zaman öğrenecek insanlık?

Mostar'da yaşadığım dehşet bende bir kez daha bu düşünceleri çağrıştırdı. İnsanların kendi elleriyle hayatı nasıl cehenneme çevirdiklerine her seferinde şaşıyorum.

Ama insanoğlu eninde sonunda en büyük benim demeden, biz ve onlar ayrımı yapmadan, yan yana, bir arada, farklılıklarını tanıyarak, öteki, yabancı ve düşman kavramlarının bulunmadığı bir zihniyet dünyasında mutlu biçimde yaşamayı öğrenecek.

Mostar'ın yıkıntıları arasında dolaşırken uğradığım duygu fırtınası aynı zamanda milliyetçi ve şoven düşüncelere, fanatizme karşı beslediğim tedirginlik ve korkuyu bir kat daha artırdı.

Mostar Köprüsü'ne giden yolda, bir tahta parçasının üstüne yazmışlar:
"Unutma!"

Evet, Mostar'ı unutma ve unutturma!

Mostar'da insanlığa karşı suç işleyenlerden hesap sor! Ve Mostar'ın aslına uygun olarak yeniden kurulması için elinden geleni yap!

Mostar'ı yaşat!

Vakıf kur bunun için!

Çünkü Mostar'ın yaşaması, hem insanlığa karşı bir görev, hem de aydınlığın karanlığa karşı zaferi olacak.

Yukarıdaki satırları 9 Ağustos 1985'te, savaş içindeki Mostar'dan yazmıştım. Yıkık köprüyü içim acıyarak seyretmiştim. Üç gün sonra o zaman Sabah gazetesindeki köşemde çıkmıştı bu yazı.

Mostar Köprüsü bugün törenle açılıyor. Yazımın göbeğindeki suluboya resmi o tarihte köprünün yakınlarındaki küçük bir dükkandan satın almıştım. Şimdi Milliyet'teki odamda asılı...

Mostar Köprüsü'nün yeniden inşa edilip açılmasına çok sevindim.
Milliyet - Hasan Cemal

 

Temmuz 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Mimarlık ve tasarım dünyası ile ilgili genel tartışma konuları Mimarlık forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz