reklam

27 Temmuz 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Tapon projeler devri

80'lere damgasını vuran Özal yıllarının vizyonculuk,transformasyonculuk vs.söyleminin yanı sıra bir de 'projeciliği' vardı. Büyük otoyol' projeleri, İkinci Boğaz Köprüsü vs. bu dönemde hayata geçti. Özal yıllarında müteahhitlik coştu. Coşturuldu. Uzun yıllar İstanbul'da ANAP lobiciliğini üstlenecek olan bir grup müteahhit bu dönemin mahsulüydü.

'Projecilik'in bir sözlük anlamı da 'iş bitiricilikti'. Projeler, dış piyasalardan elde eldilen borçlarla hayata geçti. Türkiye o zamanlar bugünkü gibi borç batağına saplanmış bir ülke değildi. Dış piyasadan borçlanmak kolaydı.

Dışardan kolaylıkla alınan büyük borçlarla büyük 'işler' bitirildi. Boğaz Köprüsü gibi bazı yatırımlar geri ödendi ama otoyollardan umulan bulunmadı. Demiryolları her zaman sağ iktidarlar tarafından 'ideoloji' 'radikalizm' hatta 'komünizm' ile özdeşleştiği için bu dönemde de raylara dokunulmadı.

Özal projeciliğinin hedefi 'ANAP vizyonculuğunu' büyük projelerle desteklemekti. Bunlar planlı mıydı? Üzerinde yeterince düşünülmüş müydü? O günlerin tartışmaları anımsamak gerekir. Aslında 80'li yılların anlayışında plana ve programa tahammül yoktu. Mesele iş bitiricilikti, bu da çağ atlamak diye piyasaya sürüldü. Epey de müşterisi oldu!

Sonra ne oldu? Dış borçlanma ile yapılan yatırımlar iç borçla ödenmeye başlandı. Yani borç sarmalı Türkiye'yi sardı, sarmaladı. Ve bugünlere gelindi.

Bugün Türkiye'nin iç ve dış borç toplamı neredeyse 200 milyar dolar civarında. IMF'nin disiplin kurulunun önünde oturan, orada oturabildiği için de 'mutlu olan' bir ülke var ortada. Bu durumda kamunun büyük yatırımlara kaynak aktarma imkanı filan yok. Bu yıl yatırım bütçesi biraz kabardıysa da hükümetin 80'li yılların yatırım olanaklarını hayal etmesi bile mümkün değil.

O zaman ne oluyor? Bir tarafta AKP iktidarını ANAP'laştırma' hatta Özallaştırma' peşinde olan bir İstanbul lobisi var. AKP'yi merkez sağa oturtmaya çabalıyorlar. Tren kazası gibi beklenmedik gelişmeler bu çabayı sekteye uğratsa bu işe hayat koymuş lobicilerin hedeflerinden vazgeçmeleri kolay değil.

İşte 'hızlandılrılmış tren' ucubeliğini AKP'yi ANAP'laştırma hareketinin bir alt başlığı gibi düşünün. Basın ne yapıyor? Bilim dünyasının 'sakıncalı' dediği bir uygulamayı 'projecilik' diye gazlayan hükümete ses çıkartmıyor. Çünkü ortada ANAP türü 'büyük proje'ler olmayınca birtakım 'projecikleri' başarı diye sunmak gerekiyor.

İktidar ne yapsın? Yoğun ANAP'laşma talebi karşısında o da büyük proje yerine 'tapon projeleri' tedavüle sokuyor. Orta sınıfın ağzına bir parmak bal çalıyor. Otobüs pahalı mı geliyor 'al sana hızlı gibi hızlandırılmış tren' diyor. Çok büyük yatırım gerektiren hızlı trene yanaşamayacağı için iki vida sıkıştırtıyor. Trenin geçtiği bölgeye hayvanları kovalaması için hızlandırılmış tren çobanları dikiyor. Böylece bir taşla iki kuş vuruyor, istihdam da yaratmış oluyor.

Borçlu ve borçsuz Türkiye'den manzaralar.

80'lerde büyük projeler için plansız programsız şekilde borçlanıldı.

2000'lerde ise kıt kanaat yaşamak zorundaki bir hükümet göz boyamak için birtakım tapon projeleri tedavüle sokuyor!
Akşam - Zeynep Atikkan

 

Temmuz 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Koruma, restorasyon, sanat tarihi ve arkeoloji sorunlarını, düşüncelerinizi Koruma ve Restorasyon forumuna yazabilirsiniz. 

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz