Sinan'ın Valisiydi...
Edirne Valisi Fahri Yücel'i yitirdik... Sinan'ın kentinde, Koca Usta'ya
yakışır bir şehircilik ve mimarlık anlayışının yerleşmesi için valiliğin
ve il özel idaresinin tüm olanaklarını seferber eden bir ''Cumhuriyet aydınını''
sonsuz dinlencesine yolcu ettik...
Fahri Yücel'le son olarak 7 Nisan 2004 günü Edirne'de düzenlenen ''Mimar
Sinan'ı Anma'' toplantısı nedeniyle birlikte olmuştuk. Osmanlı 'nın bu sınır
başkentine hemen her gidişimizde, sokak sokak coşkuyla gezdirdiği ''mimari
restorasyon'' çalışmalarına yenilerini eklemişti.
Dahası, aynı çalışmaların ''bilimsel'' ve hatta ''kurumsal'' olarak sürebilmesi
için yine Valilik bünyesinde oluşturduğu ''Koruma ve Restorasyon Bürosu''
na da hayran kalmıştık.
Geçenlerde TBMM'den ve Çankaya'dan onaylanarak yürürlüğe giren yeni
Koruma Yasası'nda da yerel yönetimlerin ve özel idarelerin bu tür birimler
kurmaları öngörüldü. Vali Fahri Yücel, Edirne'deki hizmetleriyle ülkenin
çağdaş yasalarına ''ilham kaynağı'' olarak da eminim ki huzur içinde yaşamla
vedalaştı...
30'u aşkın restorasyon
Evet... Fahri Yücel her yönüyle ''Sinan'ın valisi'' ydi... Hizmet verdiği
kentin anıtsal simgesi Selimiye ve diğer eserleri orada durdukça, tarihsel ve
kültürel mirasın yok olmasına seyirci kalmak kadar ''Sinan'a vefasızlık''
başka nasıl olabilirdi ki...
Edirne'de göreve gelir gelmez onarımını tamamlatıp kültür merkezi
haline getirdiği Deveci Han 'daki toplantıda, diğer eski yapıların korunmasıyla
ilgili Valilik çalışmalarını tanıtan bir sunum yapılmıştı.
Restorasyon projeleri tamamlanarak uygulamalarına geçilen ve hatta
bitirilen örneklerin sayısı arttıkça, ''Galiba bu artık sonuncusu...''
diye düşünenler hep yanıldılar...
Çünkü aynı sunumda, geçen birkaç yıl içindeki 30'u aşkın koruma
uygulaması tanıtılmış ve 20 kadar da ''yeni planlanan'' projeden söz
edilmişti. Bir vali, Sinan'ın kentinde başka ne yapabilirdi? Ya da hangi vali
hizmet verdiği kentin diğer ihtiyaçlarının yanında tarihsel değerlerine
de bu denli kaynak ayırabilir ve aynı değerlere böylesine bağlı kalarak
inanılmaz örnekler yaratabilirdi?
Hele, restore edilen kültür mirası binaları da müze yapmak yerine
''sivil toplum kuruluşlarının'' kullanımına vermesi, tarih bilinci ile
demokrasi kültürü arasındaki bağı kanıtlıyor, Vali Yücel'i aynı anda
''çağdaş uygarlığın kahramanı'' yapıyordu...
''Valilerin yüz akı''
İşte böylesi bir hizmet aşkını da 46 yaşında ''tarihe gömen'' Yücel için,
o unutulmaz Edirne beraberliğimizi birlikte yaşadığımız bir arkadaşım şöyle
demişti; ''Valilerimizin yüz akı...''
Ben de aynı yüz akımızın kültürel mirasımıza karşı duyarlılığını
konu eden yazıma ''Tarihin Valisi Edirne'de'' başlığını atmıştım. (15
Nisan 2004, Cumhuriyet)
Şimdi sevgili valimizi artık sadece ''miras bıraktığı yapıtlarıyla''
değil, onların ardındaki aydınlık düşüncesinin belgeleri olan konuşmaları
ve yazılarıyla da anacağız. Örneğin diyordu ki o gün:
''Geçmişin bu değerlerini kentte kalıcı kılmak ne kadar önemliyse
onları çevreleyen yeni yapıların da aynı özenle gerçekleşmesi o kadar önemli.
Çünkü, güzelliklerini ve kültürel katkılarını gösteremiyorlar...''
Umarım Edirneliler bu sözünü de ''vasiyet'' olarak kabul ederler ve
Sinan'ın kentinde hem Sinan'a hem de onun valisinin anılarına yakışır bir
mimarlık ve şehircilik için el ele verirler...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|