reklam

19 Ağustos 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Şehirlere yığılmak

Sel felakati... Deprem felaketi... Böyle doğal afetler çarpık kentleşmeyle birleşince 'sosyal felaket'e dönüşüyor!

"Eskiden düzgün altyapısı, kanalizasyon şebekesi, yolları ve caddeleri olan şehirler bile kitlevi iç göçlerin altından kalkamıyor, durum gittikçe kötüleşiyor. Hele yeni kentleşme yerlerinde yollar çamurlu patikalardan farksız. Belediyeler kitleler halinde kentlere göçen insanların su, kanalizasyon gibi altyapı ihtiyaçlarını karşılama gücünden mahrum. Lağımlar açık, nehirler, akarsular atıklarla kirleniyor. Yükselen binalar, düzensiz sokaklar, caddeler çarpık bir yapılaşmayı yansıtıyor..."

Bu satırlar 1842 tarihinde Edwing Chadwick'in Londra için verdiği bir raporun özetidir! (Charles Breunig, The Revolutionary Era, sf. 142 - 143) Sanki bugünkü Türkiye'nin bir metropolünü anlatıyor!

Londra'nın nüfusu 1800 ile 1850 arasında 1 milyon 100 binden 2 milyon 600 bine çıkmış ve Chadwick'in anlattığı çarpık yapılaşma yaşanmıştı; bütün Batı Avrupa öyleydi. Dickens'in, Balzac'ın romanlarında da görürsünüz bunu.

Avrupa'dan en az yüz yıl sonra şehirleşmeye başlayan Türkiye'de İstanbul'un nüfusu 1950 ile 2000 yılı arasında 1 milyondan 10 milyona çıktı!

Tek parti devrinde köylüyü köyünde tutmak gibi bir sosyal tutuculuğu devlet siyaseti olarak uygulayan Türkiye'de şehirleşme 1950'lere kadar gecikti! Avrupa'nın kabaca iki yüzyılda yaşadığı şehirleşmeyi biz "yığılma" halinde elli yıla sığdırdık!

1950'de 21 milyonluk nüfusumuzdan 5 milyonu şehirli, 16 milyonu köylü idi! Bugün 70 milyon nüfusumuzun 42 milyonu şehirlerdedir. Köylerimizdeki 28 milyonun çok büyük bir bölümü de önümüzdeki yıllarda şehirlere akacak!

Amerikalıların araştırmasına göre, nüfusumuz 2025'te 90 milyonu bulacak!
Demek ki, yirmi - otuz yılda şehirlerimize 30 - 35 milyon yeni nüfus daha gelecek!

Deprem ve sel gibi felaketler Türkiye için "şehirleşme"nin nasıl hayati bir mesele haline geldiğini kafamıza vura vura anlatıyor bize!

Tarımda verimlilik yüzde 3 - 6 arasında değişiyor. Sanayide yüzde 10'un üstünde! Hele bilgi sektöründe çok daha yüksek. Artık köylüyü köyünde tutarak "muasır medeniyet"e ulaşma rüyasından uyanmalıyız.

Daha yeni milyonlar şehirlere gelerek tarımdan sanayiye ve hizmet sektörüne geçecekler. Başka türlü "muasır medeniyet"e ulaşamayız.

Önümüzdeki yıllarda da şehirlere akın sürecek. Ona göre iş, aş, arsa, konut, imar, inşa, altyapı, okul, sağlık!

Ona göre kaynak! Ona göre yönetim!

Şehirleşme Türkiye'nin modernleşmedeki en köklü sosyal projesidir ve 'uluslaşma'nın en etkin yoludur. Ama iyi götürülmezse, sosyal, etnik ve kültürel patlamaların da beşiği olabilir!

Yeni bir şehirlilik bilincine ulaşmadan ve yerel yönetimleri güçlendirmeden bunun altından kalkabilir miyiz?

Başbakan Erdoğan "kaçak yapıları acımadan yıkın" diyor; ihtiyacımız olan 'radikalizm' budur.

"Mahalli idareleri güçlendirmek", ihtiyacımız olan idari reform budur.
Sosyal konuları "şehir" ve "şehircilik" merkezli düşünmek... İhtiyaç duyduğumuz zihniyet budur.
Milliyet - Taha Akyol 

 

Ağustos 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31
diğer aylar için tıklayın

Mimarlık ve tasarım dünyası ile ilgili genel tartışma konuları Mimarlık forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz