Jöntürk köprüsü
Boğaz'a 3'üncü köprü projesinin 'sumenaltı'ndan çıkarılması için
bundan daha iyi bir zamanlama olamazdı!
Kıyamet kopsa, AKP iktidarı ucunda 'rant' olan milyar dolarlık projelerden
vazgeçmiyor.
Ne deprem ne sel, ne raydan çıkan tren, hiçbiri hükümeti frenleyemiyor.
Türkiye iç ve dış borç batağında debelenirken, Fransa'dan 5 milyar dolara
3 adet nükleer santral alımı için pazarlığa girilebiliyor.
15 milyar dolarlık projenin gerçekleşmesi 'hayal' olsa bile kredi bulunması
halinde ülkenin kıt kaynaklarının pahalı teknolojilere yönlendirilmesi,
kendini orta alt sınıfların temsilcisi sayan bir iktidar için hakça tercih
midir? Geri ödemesi on yılları alacak borç batağına Türkiye'nin adım adım
sürüklenmesinin gelecek kuşaklara maliyetini kimse düşünmüyor.
Tuhaf olan, Türkiye borçlandıkça, ithalat patlaması sonucu bütçesi
milyarlarca dolar açık verdikçe, uluslararası kredi değerlendirme kuruluşlarının
ülke notunu yükseltme eğilimleridir. Standard and Poor's, hafta başında Türkiye'nin
kredi notunu B artıdan BB eksiye çıkardığını açıkladı. Nükleer
santral, köprü gibi dev projeler pazarlamak için bundan daha iyi fırsat
olabilir mi? Malezyalı Markmore - Segola Jaya Konsorsiyumu, şapkadan tavşan
çıkarırcasına 1.2 milyar dolarlık 3. Boğaz köprüsü projesini tartışmaya
açtı.
3. köprü, Sarıyer - Anadolukavağı arasında yapılacakmış.
Alibeyköy'ün balçığı kurumadan, Başbakan Erdoğan'ın İstanbul
belediye başkanlığı dönemini de içeren 'dere yataklarına, su havzalarına
kaçak yapılaşma' tartışması sürerken, Anadolukavağı'na köprü
projesini savunmak AKP sözcülerini ve Kadir Topbaş yönetimini zora sokacaktır.
Hani AKP'li belediyeler, İstanbul'un yeşil alanlarını, su havzalarını
korumaktan yanaydılar?
Boğaz'a üçüncü köprü Beykoz - Sarıyer arasında yapılırsa, Ömerli
Barajı'ndan, Şile'ye, Anadolukavağı'ndan Belgrad ormanlarına uzanan geniş
coğrafyada bugün bile önlenemeyen kaçak yapılaşma çığ gibi büyüyecektir.
İstanbul belediyesi ve hükümetin açıklamaları ne yazık ki inandırıcı
değil. 2 - B diye tanımlanan ormanlık arazilerin satışı da sonuçta yeşil
alanlardaki kaçak yapılaşma ve talana göz yumulması değil miydi?
3. köprüye talip olan Malezyalı şirketin CEO'su Halim Saad, otoyol
projeleriyle tanınan, ancak 1997 Asya krizinde batan bir işadamıymış.
Segola adlı şirketin köprü tecrübesi olmadığı, Türkiye'den kazanacağı
parayla borçlarını ödeyeceği öne sürülüyor.
Saad'ın, Malezya'daki lakabı 'Jöntürk'müş.
3. köprüye 'Jöntürk' adı AKP'ye fazla Jakoben gelebilir ama Başbakan
Erdoğan projeye 'sıcak' bakıyormuş.
Tayyip Bey gerçekten değişti. İstanbul Belediye Başkanı'yken 3. köprüye
karşı olduğunu biliyoruz.
Milliyet - Derya Sazak
|