reklam

20 Ağustos 2004 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

Şehirlerde köylülük

Bende neredeyse bir saplantı haline geldi. Hangi şehrimize gitsem yolların kenarına dikilmiş ağaçların diplerine bakıyorum: Sanki yağmur suyu almasın diye, ağaçların dibindeki topraklı bölüm çok dar tutuluyor, üstelik etrafı da çevrilerek, kaldırımdan akan yağmur sularının da ağaç diplerine sızması engelleniyor!

Avrupa'ya bizim üç katımız yağmur yağar. Onun için yemyeşildir, gür ırmaklar, ormanlar vardır. Bu sayededir ki, modern tarım devrimi ve sanayi devrimi Avrupa'da başlamıştır.

Bu sayede Avrupa'da sulama kültürü de gelişmiştir. Bol yağmur sularından ağaçlar daha çok istifade etsin diye ağaç diplerinde geniş boşluklar bırakırlar, yaya trafiğini zorlaştırmasın diye üstünü demir veya beton ızgaralarla örterler, kaldırımlara meyil verirler sular ağaç dibine aksın diye!

Bizde ise, hatta yeni dikilmiş fidanların etrafı bazen kaldırım taşlarıyla, betonla, asfaltla öyle kapatılıyor ki, ağaçlar su alamadığı gibi, büyümeleri de engellenmiş oluyor!

Bu, şehirdeki köylü davranışının bir örneğidir. Hemen bütün şehirlerimizde böyle!

ÇÜNKÜ bizim çorak bozkırda sulama kültürü gelişmemiştir. Meyvecilik, sebzecilik, bahçecilikten çok tarımcılık yapılır, yaylalarda ise hayvancılık.

Bozkır Anadolu'da sadece dere yataklarında biraz kavaklıklar vardır.

Sulama kültürünü yeşertmeyen binlerce yıllık bozkırdan şehirlerimize gelip de yollar ve kaldırımlar yaptığımız zaman ağaçlandırma ve ağaçların yağmur sularından yararlanması aklımıza gelmiyor!

Aklımızca çamur yapmasın diye, ağaçları diplerinden boğuyoruz!

Belediyelerin ve yeşili seven vatandaşların dikkatini çekmek istiyorum.

Modern şehirciliğin en önemli unsurlarından biri, geniş caddeler, güzel binalar ve sosyal tesisler olduğu kadar yeşil alanlar ve ağaçlardır da...

Sabancı Üniversitesi'ne gittiğimde Rektör Prof. Tosun Terzioğlu anlatmıştı: Yağmur suları, çatılardan ve yollardan kanallarla bir depoda toplanıyor ve sulama için kullanılıyor; her taraf yemyeşil! Baktım ağaçların dipleri de kana kana su alacak kadar geniş!

İşte modern şehir zihniyeti...

Öbürü ise, şehir mekanında bozkır köylülüğü...

Gecekondu semtlerinin ancak bir köy yaşantısına yetecek daracık sokakları... Belli ki modern şehrin trafiğine ve itfaiye gibi ihtiyaçlarına yabancı bir kırsal kültürün eseridir bu sokaklar...

Ve sokakların kiri, pisi...

Boğaziçi'nde, Kireçburnu ile Sarıyer arasındaki güzelim sahildeki bankların önü çekirdek kabuklarıyla doludur! Denizde şişeler, naylon torbalar, teneke kutular...

Hele de görgü konuları...

Nice insan var ki, modern kentin varoşlarında şehir merkezini hiç görmemiş olarak yaşıyor.

Şehir mekanlarında köylülük...

Asla küçümsemiyorum. Aksine bunu modernleşmenin bir aşaması olarak görüyorum. Dahi romancı Balzac da "Paris'te Bir Taşralı"yı yazmamış mıydı?

Mesele, bilincine vararak bu aşamayı çabuk geçebilmek...

Güçlü belediye, etkili bir şehircilik disiplini... Aynı zamanda sosyal, kültürel ve siyasi bakımdan "merkez"le "kenar"ın iletişimini ve entegrasyonunu daha da geliştirmek...

Modernleşmenin bu yeni aşamasında, eksi önyargılar yetmiyor, yeni bakış açıları gerekiyor.
Milliyet - Taha Akyol 

 

Ağustos 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31
diğer aylar için tıklayın

Kentin fiziksel çevresi, sorunları ve kentli olmak üzerine görüşlerinizi Kent başlığı  altında tartışıyoruz.

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz