Koru-ma!
Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan başkan Doç.
Dr. Serap Yaylalı , üyeler Prof.Dr. Adnan Diler ve Yardımcı Doç.Dr. Şakir
Çakmak 'tan, bir yazımız üzerine açıklama geldi. İşadamı ve eski
milletvekili Jefi Kamhi 'nin Bodrum Yalıkavak'ta kıyı kenar çizgisindeki
Hazine arazisine geçen yıl yaptığı villanın, korunması gerekli kültür
varlığı olarak tescil edildiğini ve kurulun "yıkılamaz" demesi
ile mahkemenin verdiği yıkım kararının önlendiğini yazmıştık.
Açıklamada, "yıkılamaz" şeklinde bir karar verilmediği
bildiriliyor. Doğrudur. 30.06.2004 tarih ve 3418 numaralı kararda yapının kültür
varlığı olarak tescil edildiği ve korunması gerektiği yazıyor. Kurulun bu
kararı karşısında binayı yıkmaya, yıkım kararı veren mahkemenin bile gücünün
yetmeyeceğini herkes biliyor!
Açıklamada, "Som'un 'geçen sene inşa edilen bir villa' olarak tanımladığı
yapı, yaklaşık 30 metrekare büyüklüğünde, taşla inşa edilmiş, tek
katlı, 80-100 yıllık, yöresel mimari özelliklere sahip korunması gereken
bir sivil mimarlık örneğidir' deniyor. Tapu kaydına göre 1972 yılında kâgir
yapı olarak inşa edilen binanın asırlık olduğu sonradan keşfediliyor! Geçen
yılki inşaat sırasında jandarmaya yapılan şikâyetlerin kaydı da bu
durumda "Sarı Çizmeli Mehmet Ağa"nın evini ilgilendiriyor!
Açıklamada "Koruma kurulları, tescil kararlarını mülkiyet
sahibinin kimliğine göre değil, yapının niteliğine göre alırlar.
Korunması gerekli kültür varlıklarının nerede bulunduğu ve kimin mülkiyetinde
olduğu tescil aşamasında önem taşımamaktadır. Önemli olan kültür varlığının
niteliğidir" deniyor. Kıyı kenar çizgisinde mülkiyet sahibi köylülerdi...
Arazileri ve binaları kamu adına ellerinden alındı; binaları tek tek yıkıldı.
Kıyı kenar çizgisi eski milletvekili Jefi Kamhi tarafından kiralandı.
Kamhi'nin hiçbir mülkiyet hakkı yok; sadece bir kiracı. Mülk sahibi devlet
adına Hazine... Ama geçen yıl yaptırılan binanın korunması için başvuran
Hazine değil, kıyı kenar çizgisindeki kiracı Jefi Kamhi...
Yalıkavak Belediyesi adına temsilci üye olarak kararda imzası bulunan
Emre Saraçbaşı 'nın imzasının bulunmadığı açıklamada, "Som'un hiçbir
gerçekle bağdaşmayan iddiaları, kuruluşundan bu yana kültür varlıklarının
korunması konusunda büyük bir hassasiyetle çalışan Muğla Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyelerini rencide etmiştir" deniyor.
Toprakları ellerinden alınıp, evleri yıktırılan ve sonra da İstanbul'dan
gelen bir kiracının kendine yaptırdığı evin "kültür varlığı"
olarak tescil edilmesi de köylüleri rencide ediyor ve bendeniz bunları yazınca
haklarını aramaya çalışan köylüler mutlu oluyor!
Bergama'da yapılacak çok iş var
Bergama Ovacık'taki siyanürlü altın madenini kapatan yargı kararının
uygulanması için Ankara'dan gereğinin yapılması istendi ama köylülerin
avukatları Senih Özay, Murat Fatih Ülkü, Eren İlhan Güney, Cem Nemutlu,
Barbaros Ulutaş , yapılacak bir dizi çalışma olduğunu söylüyor:
"Katı atık deposundaki siyanür, antimon, arsenik, cıva
konsantrasyonları saptanıp, sınır değerlerle karşılaştırılmalıdır. Açık
işletmenin oluşturduğu çukur, Orman Kira Sözleşmesi'ne uyularak geri dolgu
yapılmalıdır. Tabipler Odası, madende çalışan işçiler ve madenin etki
alanında yaşayan köylüler üzerinde, Veterinerler Odası da hayvanlar üzerinde
sağlık denetimi yapmalıdır.
Altın madeninin yargı kararına aykırı biçimde çalıştığı dönemde
ve yargı kararı nedeniyle altın madeninin başlangıçtan itibaren tüm çalışması
hukuka aykırı duruma geldiğinden; üretilen altın miktarı, bildirimleri,
devletin bu işten elde ettiği maddi yarar ile eldeki sonuçların karşılaştırılması
yapılmalı ve ilgili diğer konuları içeren bir denetim Maliye Bakanlığı,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı gibi kurumlar aracılığıyla yürütülmelidir.
Böylece hukuka aykırı bir maden çalışması ile Hazine ve köy
arazisinde elde edilen tüm altının kamuya ait olduğu düşüncesinden
hareketle kamuya, devlete ve köye iadesi için hukuksal yolların işletilmesi
konusu gündeme alınmalıdır. Kamu görevlilerinin geçmişteki suçlarının
cezalandırılması için kamu davaları açılmalıdır."
Cumhuriyet - Deniz Som
|