reklam

26 Ağustos 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Kamulaştırmaya mercek

İstanbul'da geçen hafta yaşanan selin ardından gündeme gelen kamulaştırma büyüteç altına alındı. Mimarlar Odası geçmiş dönemlerde kamulaştırılan alanlardan örnekler vererek İmar Yasa Tasarısı'nın ''tehlikeli bölge'' ilan edilen arazilerin belediye tarafından kamulaştırılarak ''istenen kişiye satışına'' ilişkin düzenleme içerdiğini vurguladı.

Mimarlar Odası, afet bölgesini ve kamulaştırma çalışmasını takibe aldı. Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Afet Komitesi, Büyükşehir Belediyesi'nin kamulaştırma kararı ve su baskını yaşanan bölge hakkında bir rapor yazmaya hazırlanıyor. Komite üyesi mimar Mücella Yapıcı , yaşanan sorunların 50'lerden başlayarak ekonomik, siyasi rant ile cehaletin üst üste binmesinden kaynaklandığını belirterek, ''Her depremde her yağmurda, o dönemin kalkınma modelinin ceremesini çekiyor, bedelini ödüyoruz'' dedi. Yapıcı ayrıca, kamulaştırmayla başlayan projenin uluslararası sermayenin güdümünde olmasından korktuklarını da kaydetti. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş 'ın ''Bölgenin afet bölgesi kapsamına alınması için Bakanlar Kurulu kararı çıkarılmasını isteyeceğiz'' açıklamasını da değerlendiren Yapıcı, bu durumda uygulamanın Kamulaştırma Yasası'nın 27'inci maddesine göre yapılacağını ve yurttaşların buna itiraz hakkı bulunmadığını söyledi.

Yönetime güven yok
İmar Yasa Tasarısı'nın ''tehlikeli bölge'' ilan edilen arazilerin belediye tarafından kamulaştırılarak ''istenen kişiye satışına'' ilişkin düzenleme içerdiğini de vurgulayan Yapıcı, ''Bu bölgeyi afet bölgesi ilan edecekse, etsin devlet. Ancak daha önce yeşil alan olması için kamulaştırılan yerlerde faaliyet gösteren fabrikalar var, bunlar niye burada bu açıklansın'' dedi. Bölgede konuştukları yurttaşların, kamulaştırma kararına uygun hareket edilmeyeceğine ilişkin kaygılarını haklı bulduğunu ifade eden Yapıcı, Kâğıthane deresinin yeşil alan yapılmak için kamulaştırıldığını, ancak daha sonra buraya nikâh dairesi yapıldığın anlattı.

Yapıcı şunları söyledi: ''Yaşanacak yerler değil artık buralar. Binaların durumu çok kötü ve üstelik su altında kaldığı için en ufak bir olayda yıkılabilir. Ancak insanlar yaşam alanlarını koruyor, insanca yaşamaya uymayan evlerine bile sahip çıkmak zorunda kalıyor, çünkü devlete güven kalmamış.''

Dere yatağına istasyon
Alibeyköy ve çevresinde yaptıkları araştırmada ilk anda göze çarpan aksaklıkları da dile getiren Yapıcı, Karadolap'a yakın bir yerde dere yatağının kapatılarak üzerine benzin istasyonu yapıldığını söyledi. ''Burası ruhsatlı mıdır, ruhsatlıysa bunu kim nasıl vermiş belli değil'' diyen Yapıcı tespit edilen aksaklıklara şunları örnek gösterdi:

* Alibeyköy'ün üst taraflarındaki fabrikalar bütün atıklarını derelere veriyor. * Alibeyköy deresiyle Küçükköy deresinin buluştuğu yerde eğim ters yapılmış. Bunun çaresi ise derenin yukarı akmasıdır. Ayrıca dere ıslah edilirken yola göre yüksek yapılmış ve daraltılmış. * Belediye 2 metre su baskını yaşanmış bölgede, kaldırıma dükkân yapıyor ve bunların aralarında trafo var. Yani burada hem su hem de elektrik var! * Haliç'ten çıkarılan çamurlar taşocaklarının üstüne doldurulmuş. En küçük depremde ya da kuvvetli bir yağmurda bu çamur inecek * Dere yatağında 7 katlı bina var ve selde bu bina dere yatağına 30 santimetre gömülmüş. Bu bina nasıl oluyor da burada bulunuyor belli değil.
Cumhuriyet - Özgür Erbaş

 

Ağustos 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31
diğer aylar için tıklayın

Kentin fiziksel çevresi, sorunları ve kentli olmak üzerine görüşlerinizi Kent başlığı  altında tartışıyoruz.

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz