Kamulaştırmaya mercek
İstanbul'da geçen hafta yaşanan selin ardından gündeme gelen kamulaştırma
büyüteç altına alındı. Mimarlar Odası geçmiş dönemlerde kamulaştırılan
alanlardan örnekler vererek İmar Yasa Tasarısı'nın ''tehlikeli bölge''
ilan edilen arazilerin belediye tarafından kamulaştırılarak ''istenen kişiye
satışına'' ilişkin düzenleme içerdiğini vurguladı.
Mimarlar Odası, afet bölgesini ve kamulaştırma çalışmasını takibe
aldı. Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Afet Komitesi, Büyükşehir
Belediyesi'nin kamulaştırma kararı ve su baskını yaşanan bölge hakkında
bir rapor yazmaya hazırlanıyor. Komite üyesi mimar Mücella Yapıcı , yaşanan
sorunların 50'lerden başlayarak ekonomik, siyasi rant ile cehaletin üst üste
binmesinden kaynaklandığını belirterek, ''Her depremde her yağmurda, o dönemin
kalkınma modelinin ceremesini çekiyor, bedelini ödüyoruz'' dedi. Yapıcı
ayrıca, kamulaştırmayla başlayan projenin uluslararası sermayenin güdümünde
olmasından korktuklarını da kaydetti. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaş 'ın ''Bölgenin afet bölgesi kapsamına alınması için Bakanlar
Kurulu kararı çıkarılmasını isteyeceğiz'' açıklamasını da değerlendiren
Yapıcı, bu durumda uygulamanın Kamulaştırma Yasası'nın 27'inci maddesine
göre yapılacağını ve yurttaşların buna itiraz hakkı bulunmadığını söyledi.
Yönetime güven yok
İmar Yasa Tasarısı'nın ''tehlikeli bölge'' ilan edilen arazilerin
belediye tarafından kamulaştırılarak ''istenen kişiye satışına'' ilişkin
düzenleme içerdiğini de vurgulayan Yapıcı, ''Bu bölgeyi afet bölgesi ilan
edecekse, etsin devlet. Ancak daha önce yeşil alan olması için kamulaştırılan
yerlerde faaliyet gösteren fabrikalar var, bunlar niye burada bu açıklansın''
dedi. Bölgede konuştukları yurttaşların, kamulaştırma kararına uygun
hareket edilmeyeceğine ilişkin kaygılarını haklı bulduğunu ifade eden Yapıcı,
Kâğıthane deresinin yeşil alan yapılmak için kamulaştırıldığını,
ancak daha sonra buraya nikâh dairesi yapıldığın anlattı.
Yapıcı şunları söyledi: ''Yaşanacak yerler değil artık buralar.
Binaların durumu çok kötü ve üstelik su altında kaldığı için en ufak
bir olayda yıkılabilir. Ancak insanlar yaşam alanlarını koruyor, insanca yaşamaya
uymayan evlerine bile sahip çıkmak zorunda kalıyor, çünkü devlete güven
kalmamış.''
Dere yatağına istasyon
Alibeyköy ve çevresinde yaptıkları araştırmada ilk anda göze çarpan
aksaklıkları da dile getiren Yapıcı, Karadolap'a yakın bir yerde dere yatağının
kapatılarak üzerine benzin istasyonu yapıldığını söyledi. ''Burası
ruhsatlı mıdır, ruhsatlıysa bunu kim nasıl vermiş belli değil'' diyen Yapıcı
tespit edilen aksaklıklara şunları örnek gösterdi:
* Alibeyköy'ün üst taraflarındaki fabrikalar bütün atıklarını
derelere veriyor. * Alibeyköy deresiyle Küçükköy deresinin buluştuğu
yerde eğim ters yapılmış. Bunun çaresi ise derenin yukarı akmasıdır. Ayrıca
dere ıslah edilirken yola göre yüksek yapılmış ve daraltılmış. *
Belediye 2 metre su baskını yaşanmış bölgede, kaldırıma dükkân yapıyor
ve bunların aralarında trafo var. Yani burada hem su hem de elektrik var! *
Haliç'ten çıkarılan çamurlar taşocaklarının üstüne doldurulmuş. En küçük
depremde ya da kuvvetli bir yağmurda bu çamur inecek * Dere yatağında 7 katlı
bina var ve selde bu bina dere yatağına 30 santimetre gömülmüş. Bu bina
nasıl oluyor da burada bulunuyor belli değil.
Cumhuriyet - Özgür Erbaş
|