İznik Çinisi yeniden hayat buluyor
Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik ve sosyal yönden zayıflamasıyla
birlikte kaybolan İznik Çiniciliği, İznik Çinicilik Eğitim ve Öğretim
Vakfı’nın çalışmaları sayesinde yeniden hayat buluyor.
İznik’te çiniciliği yeniden canlandırmak için kurulan İznik Çinicilik
Eğitim ve Öğretim Vakfı’nın çalışmaları sayesinde, Osmanlı döneminde
özellikle saray ve türbelerin duvarlarını süsleyen ve turkuaz rengiyle, ünü
tüm dünyaya yayılan İznik Çinisi eski görkemli günlerine dönüyor.
Vakıf Müdürü Atıl Arsan, Türk el sanatlarının en önemli dallarından
biri olan ve Türkiye dışında da tanınan çiniciliğin, İznik’te 15. yüzyılda
başladığını söyledi.
İznik çiniciliğinin 17. yüzyılda geride tek bir iz bile bırakmadan
kaybolduğunu ifade eden Arsan, 10 yıl önce işe ilk başladıklarında
ellerinde çinicilikle ilgili hiçbir bilginin bulunmadığını kaydetti.
Vakfın ilk olarak İstanbul’da faaliyet gösterdiğini belirten Arsan, “İstanbul’dayken,
sadece tanıtım yapıyorduk. Daha sonra çiniciliği yeniden geliştirmek ve üretim
yapmak için İznik’e taşındık ve atölye kurarak araştırma geliştirme
çalışmalarına başladık” dedi.
Çalışmalarının ilk dönemlerinde, geleneksel İznik çinisinin
kalitesini yakalamakta oldukça zorlandıklarını, hatta bu işi bırakmayı
bile düşündüklerini ifade eden Arsan, zamanla tarihi İznik çinilerinin
kalitesinde çiniler üretmeyi başardıklarını bildirdi.
İznik Çinisi Diğerlerinden Farklı
İznik çinisinin en büyük özelliğinin ham maddesinde yüzde 85 oranında
kullanılan kuvars maddesi olduğuna dikkati çeken Arsan, İznik çinisinin bu
yönüyle diğer çinilerden farklı olduğunu kaydetti. Kuvarsın, Osmanlı dönemindeki
isminin “necef” oluğunu ifade eden getiren Arsan, “İznik çinisinin diğer
bir özelliği de, desenidir. Çinideki desenlerde görüntü aynen resmedilmemiştir.
Yatay ve dikey kesitler olarak çizilmiştir. İznik çiniciliğinin en görkemli
zamanlarını yaşadığı Osmanlı döneminde ustalar özellikle lale ve gül
desenlerinde mükemmeliyete ulaşmışlar. Ayrıca bu çiniler, kuvars
mineralinden dolayı çok uzun süre dayanabiliyor ve çatlamıyor” diye konuştu.
17’nci yüzyılda sona eren çiniciliği 300-400 yıl sonra yeniden başlattıklarını
anlatan Arsan, yoğun çalışmalar sonucunda elde ettikleri çinileri yurtiçinde
ve yurtdışında birçok yere sattıklarını bildirdi.
İznik Çinileri Dünya Binalarında
İznik’teki atölyede genellikle mimari süslemelerde kullanılan karo üretimi
yapıldığına değinen Arsan, “Tamamen el emeği olan bu karoların bir
tanesi yaklaşık 70 günde yapılıyor. Ürünlerimizde, geleneksel desenlerin
yanı sıra kendi dizayn ettiğimiz desenleri de kullanıyoruz. Geleneksel
metotlar uygulayarak ürettiğimiz çiniler, birçok ülkede binaları süslüyor”
dedi. Japonya’daki Tokyo Cami ve Türkmenistan’daki Aşkabad Türk
Camisi’nin süslemelerinde İznik çinilerinin kullanıldığına işaret eden
Arsan, bugüne kadar aralarında Kanada, Fransa, ABD, Bahreyn, Suudi Arabistan,
İngiltere, Kazakistan, Türkmenistan ve Japonya’nın bulunduğu birçok ülkeye
çini ihraç ettiklerini vurguladı.
Genellikle sipariş üzerine çalıştıklarını belirten Arsan, şu an
Dubai’de yapım aşamasında olan bir iş merkezinin süslemelerinde kullanılmak
üzere 400 metrekare çini siparişi aldıklarını ve bunu yetiştirmek için
çaba harcadıklarını kaydetti.
İznik çinilerine dünyanın dört bir yanından büyük bir talep olduğuna
dikkati çeken Arsan, Bursa’daki tarihi Yeşil Türbe’nin restorasyon çalışmalarında
yer almayı da düşündükleri sözlerine ekledi..
NTVMSNBC
|