Amerika'nın
'hazır' evleri...
Türkiye, binyılların mirası ''mimarlık kültüründen'' uzaklaştıkça,
boşluğu sadece özensiz betonarme yapılar ve kaçak binalar doldurmuyor. Özellikle
Amerikan kökenli ''hazır ev'' piyasası da genişledikçe genişliyor...
İnsanların, konfeksiyon elbise ya da ayakkabı alırcasına bu evlerden
edinme eğilimleri, hiç kuşkusuz ''tüketim'' toplumunun en pahalı göstergelerinden
biri. ''Özel olarak tasarlanmış villa'' lar yerine, onca paraya kıyıp
''herkese satmak için hazırlanmış'' aynı tip binalarda yaşamayı yeğlemek,
mimarlığın insana sunduğu zenginlikleri unutmanın ötesinde, bir aymazlık...
Çünkü her yapı, öncelikle bulunduğu yer, yön, iklim ve konumuna göre
biçimlenirken ''kullanıcının'' da yaşama öncelikleri, kültürü ve hatta
keyfi gözetilerek tasarlanır. Tarihin en erken çağlarından günümüze böylesi
bir uygarlık anlayışının en zengin birikimlerini taşıyan ülkemizde,
kendini ''Türkiyeli'' gören herkesin de aynı uygarlığı hiç değilse ''bağımsız
ev'' tercihlerine yansıtması gerekmez mi?...
Ne var ki gazetelerin ''konut'' eklerinde bile artık ''hazır kütük
evler'' ya da ''tip projelere göre tipleşmiş konutlar'' ın ilanlarından geçilmiyor.
Dahası, örneğin İstanbul 'daki ormanlarda ''Muğla evleri'' pazarlandığına
göre, eminim ki İzmir 'in dağlarında da ''Karadeniz evleri...'' satışa
sunulmak üzeredir...
Peki, acaba bu işin ''anavatanı'' olan ve mimarlık tarihi kendi 200 yıllık
tarihi kadar bile olmayan Amerika 'da durum nasıl? ''Hazır evler'' i
kullananlar nasıl yaşıyor, seçtikleri ''tip mekânlar'' ile günün içindeki
buluşmalarında neler oluyor?
Bu soruyu araştırması için, yaz aylarını Amerika'nın Alabama eyaletine
bağlı Spanish Fort kentinde geçiren bir gencimize sorduk. 16 yaşındaki lise
öğrencimiz, yine şu ''hazır ev'' düşkünü ve kelli felli, okumuş yazmış
büyüklerinin göremeyecekleri ''ayrıntıları'' saptadı ve bildirdi.
İşte Alpkaan 'ın Amerika'da konuk kaldığı bir ''tip projeli'' evi
betimlemesi... Sorumuzla yanıtını birlikte okuyalım...
Soru: Yaşadığın evin iç mekânlarını, giriş kapısından başlayarak
tanımlar mısın?
Yanıt: ''Bu evin üç tane girebileceğiniz kapısı var. Biri asıl orta
kapı ki evin ana kapısı olduğu halde hiç kullanılmıyor. İkincisi arka
bahçeye açılıyor ve üçüncüsü verandaya açılan kapı ki bu en çok
kullanılanı. Aslında bu üçüncü kapıya evin ana kapısı denebilir. O yüzden
anlatmaya buradan başlıyorum.
Bu kapıdan girince karşınıza yemek masası çıkıyor ve ilerisinde
mutfak var. Mutfağın yanından geçtiğinizde evdeki en büyük masa var ki bu
sadece zor durumlarda üstüne bir şey konulmaktan başka işe yaramıyor. Eğer
bu masanın sağından devam ederseniz evin yapılırken ana kapısı olacağı
düşünülen kapı ve daha sonra salon karşınıza çıkıyor.
Hemen sağ tarafa giderseniz önce bilgisayar odası, sonra tuvalet ve benim
kaldığım oda, yani misafir odası var. Eğer az önce bahsettiğim büyük
masanın solundan devam ederseniz yine önce salona çıkıyorsunuz, sonra
halamların yaptıkları bir şark köşesi var ve çamaşır odası var. Hemen
yanında da halamların yatak odası var ve banyo var. Bütün ev bu kadar...''
Ne dersiniz?... Kullanılmayan ana kapılar, esas kapı haline gelen veranda
girişleri ve işe yaramayan mekânlar, mobilyalar...
Mimarlık ve uygarlık dururken ''tüketimi ve tipleşmeyi'' yeğleyenlerimiz
de acaba bu liseli gencimizin her türlü koşullanmadan uzak, içten ve insancıl
gözlemlerini rehber alabilirler mi?
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|