reklam

06 Eylül 2004 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Amerika'nın 'hazır' evleri...

Türkiye, binyılların mirası ''mimarlık kültüründen'' uzaklaştıkça, boşluğu sadece özensiz betonarme yapılar ve kaçak binalar doldurmuyor. Özellikle Amerikan kökenli ''hazır ev'' piyasası da genişledikçe genişliyor...

İnsanların, konfeksiyon elbise ya da ayakkabı alırcasına bu evlerden edinme eğilimleri, hiç kuşkusuz ''tüketim'' toplumunun en pahalı göstergelerinden biri. ''Özel olarak tasarlanmış villa'' lar yerine, onca paraya kıyıp ''herkese satmak için hazırlanmış'' aynı tip binalarda yaşamayı yeğlemek, mimarlığın insana sunduğu zenginlikleri unutmanın ötesinde, bir aymazlık...

Çünkü her yapı, öncelikle bulunduğu yer, yön, iklim ve konumuna göre biçimlenirken ''kullanıcının'' da yaşama öncelikleri, kültürü ve hatta keyfi gözetilerek tasarlanır. Tarihin en erken çağlarından günümüze böylesi bir uygarlık anlayışının en zengin birikimlerini taşıyan ülkemizde, kendini ''Türkiyeli'' gören herkesin de aynı uygarlığı hiç değilse ''bağımsız ev'' tercihlerine yansıtması gerekmez mi?...

Ne var ki gazetelerin ''konut'' eklerinde bile artık ''hazır kütük evler'' ya da ''tip projelere göre tipleşmiş konutlar'' ın ilanlarından geçilmiyor. Dahası, örneğin İstanbul 'daki ormanlarda ''Muğla evleri'' pazarlandığına göre, eminim ki İzmir 'in dağlarında da ''Karadeniz evleri...'' satışa sunulmak üzeredir...

Peki, acaba bu işin ''anavatanı'' olan ve mimarlık tarihi kendi 200 yıllık tarihi kadar bile olmayan Amerika 'da durum nasıl? ''Hazır evler'' i kullananlar nasıl yaşıyor, seçtikleri ''tip mekânlar'' ile günün içindeki buluşmalarında neler oluyor?

Bu soruyu araştırması için, yaz aylarını Amerika'nın Alabama eyaletine bağlı Spanish Fort kentinde geçiren bir gencimize sorduk. 16 yaşındaki lise öğrencimiz, yine şu ''hazır ev'' düşkünü ve kelli felli, okumuş yazmış büyüklerinin göremeyecekleri ''ayrıntıları'' saptadı ve bildirdi.

İşte Alpkaan 'ın Amerika'da konuk kaldığı bir ''tip projeli'' evi betimlemesi... Sorumuzla yanıtını birlikte okuyalım...

Soru: Yaşadığın evin iç mekânlarını, giriş kapısından başlayarak tanımlar mısın?

Yanıt: ''Bu evin üç tane girebileceğiniz kapısı var. Biri asıl orta kapı ki evin ana kapısı olduğu halde hiç kullanılmıyor. İkincisi arka bahçeye açılıyor ve üçüncüsü verandaya açılan kapı ki bu en çok kullanılanı. Aslında bu üçüncü kapıya evin ana kapısı denebilir. O yüzden anlatmaya buradan başlıyorum.

Bu kapıdan girince karşınıza yemek masası çıkıyor ve ilerisinde mutfak var. Mutfağın yanından geçtiğinizde evdeki en büyük masa var ki bu sadece zor durumlarda üstüne bir şey konulmaktan başka işe yaramıyor. Eğer bu masanın sağından devam ederseniz evin yapılırken ana kapısı olacağı düşünülen kapı ve daha sonra salon karşınıza çıkıyor.

Hemen sağ tarafa giderseniz önce bilgisayar odası, sonra tuvalet ve benim kaldığım oda, yani misafir odası var. Eğer az önce bahsettiğim büyük masanın solundan devam ederseniz yine önce salona çıkıyorsunuz, sonra halamların yaptıkları bir şark köşesi var ve çamaşır odası var. Hemen yanında da halamların yatak odası var ve banyo var. Bütün ev bu kadar...''

Ne dersiniz?... Kullanılmayan ana kapılar, esas kapı haline gelen veranda girişleri ve işe yaramayan mekânlar, mobilyalar...

Mimarlık ve uygarlık dururken ''tüketimi ve tipleşmeyi'' yeğleyenlerimiz de acaba bu liseli gencimizin her türlü koşullanmadan uzak, içten ve insancıl gözlemlerini rehber alabilirler mi?
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Eylül 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Yapı sektörünün uygulama alanına yönelik genel tartışma konuları Uygulama forumunda

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz