Tasarımda
yarının öteki adı: Derin
Onu
tanıdığımda çok küçüktü. Şimdi o kadar büyük ki, ismini aldığı
markayı dünya tasarım platformunda bilmeyen kalmadı. Babası ve o, güçlü
bir altyapı inşa ettikleri ‘Derin’ markasıyla, hem kendi koleksiyonları,
hem de dünya firmaları için ürün tasarımı yapıyorlar.
Her ay pek çok yabancı dergide görünüyor, tasarım yıllıklarına
giriyorlar. Son dört yıldır Paris, Londra ve Milano gibi uluslararası
fuarlarda yaşadıkları yükselişe ise şahit oldum. Derin firmasının ortağı
Derin Sarıyer, bir Türk markası olarak bu noktaya nasıl geldiklerini
Evcimen’e anlattı.
Yabancı dergilerin baba-oğul Sarıyer’lere ve Derin koleksiyonuna yoğun
bir ilgisi var. Editörler neyinizi sevdiler?
Derin Sarıyer: Dünya basınının gösterdigi bu büyük ilgi aslında
tamamen kendiliğinden gelişti. Özellikle çağdaş tasarımlarla ilgilenen
dergiler Derin markasına ve ürünlerine sayfalarında yer veriyorlar.
Bunun için özel bir PR çalışması yapmıyoruz, tüm bunlar kendiliğinden
oluşuyor.
Örneğin, Elle Decoration dergisi geçtiğimiz Temmuz sayısında bu seneki
Milano Mobilya Fuarı’nın en başarılı 10 firmasını belirlemiş; bu
listede birinci sırada yer aldığımızı dergi elimize ulaştığında gördük.
Fransa’da Maison Française’in İstanbul 2 isimli oturma birimimizi
neredeyse bir tam sayfa yayınladığı sayıyı sen bize getirdin, haberimiz
yoktu.
İngiliz tasarımcı Tom Dixon’ın editörlüğünü yaptığı 2004
International Design Yearbook’a 6 tasarımınızla girmeyi başardınız.
Derin Sarıyer: Böyle bir yıllıkta yer almak, hiçbir maddi karşılıkla
elde edemeyeceğiniz bir prestij.
Yaptıklarımızın uluslararası anlamda bu kadar önemli bir şekilde onay
görmesi, Türk basını için de haber niteliği taşıyor, çünkü tasarımda
ilk defa bir Türk firması dünyada bu şekilde kendinden söz ettiriyor.
Bugünkü başarının altyapısını 1971 yılında kurduğumuz Derin firmasının
tecrübeleri oluşturuyor. Babam Aziz Sarıyer’in Derin dışında birçok
yabancı firmaya yaptığı tasarımlar da bizim için iyi bir referans oluyor.
Onun bu başarıları neticesinde, Kasım 2004’te yayınlanacak ‘21st
Century Designers by Terence Conran’ isimli yayında yer alacak dünyanın en
başarılı 100 tasarımcısı arasına seçilmesi de, hem Derin, hem de Türkiye
için çok önemli.
Derin koleksiyonu kaç ülkede satılıyor? En çok ilgi hangi pazarlarda?
Derin Sarıyer: Dünyada Derin koleksiyonunun temsil edildiği ve satıldığıbaktığımızda,
bunların çağdaş ürün/mobilya tasarım anlayışının geliştiği ve tasarım
kültürleri oluşmuş ülkeler olduğunu görüyoruz:
İrlanda, Danimarka, İsveç, Fransa, Almanya, İsviçre, Avusturya, Belçika,
Hollanda, İspanya, Macaristan, Romanya, ABD, Kostarika, Hong Kong ve Japonya.
ABD’de iki ay içerisinde 14 şehirde Derin ürünlerine ulaşmak mümkün
olacak.
New York’ta bulunan temsilcimiz, Manhattan’daki showroom’unda 400
metrekarelik bir alanı Derin koleksiyonuna ayırıyor.
Avrupa pazarında markanızı nereye konumlandırdınız?
Derin Sarıyer: 2000 yılından itibaren ciddi bir yol aldık, birçok sergi
ve fuara katıldık.
Şu anda dünyada mobilya tasarımında yenilikçi ve ilerici çalışmalar
ortaya koyan, önümüzdeki dönemlerin sinyallerini verip bugünün alternatif
tasarımlarını yaratan ve üreten birkaç firma var. Biz de bu birkaç firma
arasındayız.
Pek çok dev marka arasında sizi farklılaştıran ne oldu?
Derin Sarıyer: Bunun için farklı sistemler geliştirmedik, sezgilerimiz
bizi yönlendirdi. Ortaya koyduğumuz ürünlerin hepsi ayakları yere basan
tasarımlardı, bu yüzden ciddiye alındık.
Avrupa’ya açılırken bir Türk tasarım markası olmak avantaj mı,
dezavantaj mı?
Derin Sarıyer: Yola çıkarken bunu düşünmedik, fakat şimdi dönüp
geriye baktığımızda gerçekten bazı dezavantajlarımız olduğunu görüyoruz.
Türk tasarım kültürünün dünyada henüz bir yol katetmemiş olmasının
bazı negatif etkilerini gördük, fakat şu anda Türk ve İstanbullu bir firma
olmanın avantajlarını yaşamaya başlıyoruz.
Tasarımla ilgili ciddi bir etkinliğini görmedikleri bir ülkeden böyle
bir firmanın çıkması dünyayı cok şaşırtıyor ve etkiliyor.
Düşündüğünüz bir tasarımın daha önce yapılmadığından nasıl
emin oluyorsunuz?
Derin Sarıyer: Tamamen kendi verilerimizden yola çıkıyor ve tasarıma içgüdüsel
yaklaşıyoruz. Moda, trend ve stilizm gibi konuların fazla yakınında
durmuyoruz.
Konumuzun özünden yola çıkıyoruz. Bu yaklaşımlarımız sonucunda yaptıklarımızın
daha önce yapılmamış olması doğal oluyor.
Tasarım sürecinin hangi aşaması size daha çok keyif veriyor?
Derin Sarıyer: Benim için en önemli olduğunu düşündüğüm aşama,
Derin koleksiyonunun genel olarak ortaya çıkmasının tasarlanma aşaması.
Farklı tasarımcıların çalışmalarının bir araya gelmesi, bu tasarımların
prototiplerinin ortaya çıkma süreci ve tanıtım faaliyetlerinin toplamını
da bir tasarım olarak görüyoruz.
Yapılanların arasında çok net görülmeyen ama hissedilen bir bağlantı
olmasını sağlamak da başlı başına bir tasarım. Bunu tasarım yöneticiliği
olarak da adlandırabiliriz.
Koleksiyonlarınızdaki hangi ürün sizce gelecekte bir tasarım klasiği
olmaya aday?
Derin Sarıyer:
Herkesin favorisi farklı olabiliyor. International Design
Yearbook kitabinda bu sene yer alması, her sene yaptığımız yeni çalışmaların
birçoğunun gelecekte tasarım klasiği haline geleceğine işaret ediyor.
Geçen zaman kalıcı olacak tasarımları belirleyecek ve bu tasarımlar
ortaya çıktıkları dönemleri temsil edeceklerdir.
Dünya dergilerinde ‘Derin’ izler
Alman Glamour dergisinde yayınlanan Wait bank.
Alman Vogue dergisinde yayınlanan Kap büfe.
İngiliz Elle Decoration, Milano Mobilya Fuarı konusu kapsamında ‘Top
Ten’ belirlemiş. Bilin bakalım ilk sırada kim var? Aziz Sarıyer tasarımı
İstanbul 2 kanepe.
Derin tasarımları, Maison Française’in Fransa edisyonunda geçtiğimiz
ay yer aldı.
İyi tasarım nedir
Şu ana kadar dünyada yapılmış çalışmaların üzerine yeni bir fikir
ilave edebilen tasarımları ‘iyi tasarım’ olarak nitelendirebiliriz. Bunu
yapmanın yolu her tasarımcı ve firma için farklı yerlerden geçebilir. Tek
bir öğenin çıkmasıyla bütün anlamını yitirecek basitliğe ulaşabilmiş
tasarımlar, yaratılması en güç ama en başarılı tasarımlardır.
Ekip geniş
Aziz Sarıyer ve Derin Sarıyer’in dışında Derin markası için tasarım
yapan isimler şunlar: Defne Koz, Tanju Özelgin, Arif Özden, Bülend Özden ve
Mehmet Ermiyagil.
Hürriyet - Melda Narmanlı Çimen
|