İnsan
eliyle ilk yağmur ormanı
Atlantik Okyanusu'nun ortasındaki Ascension Adası, hâlâ Amazon kadar yeşil
değil. Ama adada 150 yılda oluşturulan orman, bilinen ilk el yapımı yağmur
ormanı ortamı olarak nitelendiriliyor.
İnsan eliyle ekilen ilk 'yağmur ormanı' bilim adamlarını şaşırttı.
Atlantik'teki volkanik adada bulunan orman oradan buradan toplama türlerden oluştu.
İnsan eliyle ekilmiş bilinen ilk 'yağmur ormanı' bilim dünyasını şaşırttı.
"Oluşmaları için milyonlarca yıl gerekir" denilen yağmur ormanları,
içindeki her bir canlının önemli bir işlev üstlendiği olağanüstü
kompleks yapılar olarak tanımlanıyor. Ama Atlantik Okyanusu'nun ortasındaki
Ascension Adası'ndaki 'Green Mountain' ormanı, sadece 150 yılda ortaya çıktı!
New Scientist dergisi, Green Mountain yağmur ormanının var olan ekolojik
sistem teorisi hakkında tartışma yaratacağını öne sürdü.
Ascension Adası, ilk kez 1836 yılında, Charles Darwin'in ziyaretiyle doğabilimcilerin
gündemine girdi. Evrim teorisinin babası, ünlü yatı 'Beagle' ile adaya uğradığında,
anakaraya 1200 mil uzaklıktaki volkanik adayı 'tamamen ağaçtan yoksun bir
yer' olarak tarif etti. Darwin, bu ıssız adada çoğu eğreltiotu ailesinden
olmak üzere sadece 20 çeşit bitki türü tespit etmişti.
Adanın kaderi 1843 yılında İngiliz donanmasının buraya gelmesiyle değişti.
Donanma birlikleri adayı Arjantin, Güney Afrika ve Kraliyet Botanik Bahçesi'nden
getirdikleri binlerce fidanla donattı. 20. yüzyıl başlarında adanın bir çıplak
tepesi Avustralya okaliptüsü, muz, yabani incir ağaçları ve Cezayir menekşeleriyle
doldu. Zirve sık bir bambu ormanıyla kaplandı. 21. yüzyıl itibarıyla ada
yemşeşil bir yer sayılmaz. Ama oradan buradan toplanmış türlerin mükemmel
bir uyum oluşturduğu 'Green Mountain' artık yağmur ormanlarının evrim süreci
değil 'şans' eseri oluştuğu tezine örnek gösteriliyor. Bilim adamları,
Green Mountain'i de 'insan eliyle ekilip, yerli türlerle evrim sürecine
girmeden tropik bir yağmur ortamı yaratan yer' olarak tanımlıyor.
Ancak yeni gelen bitki türlerinin, adadaki en eski türleri hâlâ silemediğini
vurgulayan bazı uzmanlar, sonradan getirilen bitkilerin çoğunun da benzer bölgelerden
geldiğini, yani 'adaya gelmeden çok daha önce birlikte yaşamayı öğrendiklerini'
hatırlatıyor.
Radikal
|