Tasarımda
dekorasyon ötesi semboller
Sembollerin dekorasyonda önemli
bir yeri vardır. Duvardaki soyut bir resim ya da tütsü, yaşadığınız
mekanın atmosferini bir anda değiştirir.
Sembol kelimesi eski Yunan kökenli. Bir nesnenin yarısının diğerine kavuşması
anlamındaki sumbolon'dan geliyor. Eskiden Yunanlılar yabancı bir şehirdeki
dostlarının evine gittiklerinde kendilerini tanıtmak için ellerindeki yarım
objeyi evin sahibine gösterirlermiş. Aynı objenin diğer yarısını elinde
tutan ev sahibi ise memnuniyetle onları misafir edermiş. Kısacası ilk
zamanlarda sembol son derece önemli bir tanınma aracı olarak kullanılmaktaymış.
Hayatımızın büyük bir bölümünde gördüğümüz, kullandığımız,
hatta sığındığımız semboller... Artık sadece tanınma amacıyla değil,
tanıtma, bildirme, dikkat çekme, ayırma amacıyla da kullanılıyor. Sembolik
(sumbolikos) anlamda dediğimiz pek çok somut ya da soyut kavram var.
Uluslararası şekiller dili olan semboller sayesinde dünyanın neresinde
olursanız olun günlük, basit işlemlerinizi dilini bilmediğiniz bir ülkede
rahatlıkla gerçekleştirebilirsiniz. Trafik işaretleri bunun en güzel örneğidir.
Bayraklar bir ülkeyi ya da kuruluşu derhal aklımızda çağrıştıran desen
ve renktedirler. Bir mekanda asansörü, tuvaletleri bulmanız kolaydır, sigara
içmemeniz gerektiğini de ufak bir sembolle anlarsınız. Doğal yaşamda ise
bitki ve çiçeklerin, taşların sembolik anlamlarını biliyorsanız karşınızdakine
sözsüz ve etkili bir mesaj verebilmeniz mümkündür. Sembollerin bu bakımdan
çok güçlü bir iletişimleri vardır. Renklerin, sayıların, harflerin taşıdığı
anlam ve semboller yaşamımızda her zaman karşımıza çıkarlar. Sembolizmin
esaslarından en önemlisi herhangi bir nesne, mekan ya da konunun olabildiğince
basite indirgenerek biçimlendirilmesidir. Kısacası günümüzde ne denli
karmaşık olursa o kadar önemli sayılan şeylerin aslında çok basitçe
tarif edilebilmesidir. Sembolleri tek tek ele aldığımızda algıladığımız
anlamlarını bir mekanla düşünürsek bütünleyici bir konumu olduğunu görürüz.
Tıpkı harflerin tek başlarına birer sembol olup, yanyana gelmesiyle oluşan
kelimelerin ayrı bir anlamı olması gibi. Bu yalınlıktan derin ya da iletici
bir ifade çıkartabilmek de sembollerin gücünü bize gösterir.
Mekanda sembolizm
Geçmişe ışık tutması bakımından
tarihi, kültürel ve dini bazı sembollerin öğrenilmesi bugünü anlamak ve
geleceği yorumlayabilmek için açılan geniş bir penceredir. Bu bize aynı
zamanda o devirdeki binaların yapımı ve dekorasyonu hakkında da farklı ipuçları
vermektedir. Dekorasyon bir yaşam stilidir ve semboller bu stilin gerçekleşmesinde
etkili bir rol oynarlar. Bundan yola çıkarak zaman içinde tasarım da sadece
bazı kurallar ve prensipler çerçevesinden yaratıcılığın dışına açılır,
gider... O anda artık bizden biridir. Onu sahiplenmemizin etkisiyle değişime
uğrayarak sanki aklımızla ve bedenimizle içimizde var olur. Tasarım bizim
bu içimizdekinin nesneye dönüşmesidir. Bunu hissedebilmenin tek yolu ise, bu
nesneyi zevkle, sevgiyle ve bilgiyle bütünleştirip, oluşturabilmektir. Bu açıdan
görüp de kopyaladığımız bir ürün, fikir veya tarzın kendimizden, yani içimiz
ve ruhumuzla yarattıklarımızın yanında ne denli değersiz, sönük ve
anlamsız olduğunu hepimiz tahmin edebiliriz. Herhangi bir şeyi üretmek için
kendimize güvenmemiz gerekir.
Tasarım ise bu güveni bile aşabilmek, farklılaşmaktır.
Her zaman savunduğum gibi, insan kendini dinleyip, sorguladıkça tanır, algılaması
gelişir, üretkenliği artar. Bu süreç, tasarlayıp yarattıklarımızda
kendimizi bulmamız için gereklidir. Bu sayede içimizdeki huzuru ve uyumu da
dengelemiş oluruz. Bu değişim sadece tasarım aşamasında oluşmaz. Mistik
ya da sembolik anlamda renklerin, şekillerin kullanımıyla her mekanda veya
nesnede içinizdeki bu yaratıcılığı ortaya çıkarabilirsiniz. İlk renkler
bize simetriyi, enerjiyi ve parlaklığı hatırlatır. Doğaldır ki, bu
nedenle mavi, sarı ve kırmızıya modernist akımlarda çokca rastlarız.
Toprak renkleri ise çeşitli ritüellerdeki mistik anlamlarıyla gözümüze çarpar.
Renklerin ve bitkilerin mistik ya da rasyonel biçimde kullanımı mekanda farklılık
yaratır. Işık renklerinin de eyleme göre mekana getirdiği değişikliliği
yadsıyamayız. Bol ışığın sonsuz enerjisine, gücüne karşın, süzülüp
de gelen bir ışığın yumuşaklığı, sessizliği farklıdır. Doğu kültürünün
en simgesel özelliklerinden biri yazılışına ve sunumuna hayran olduğum
kaligrafidir. Bunu kimi zaman ışık-gölge, kimi zaman da Karagöz oyununa
benzetebiliyor, zevkle izliyorum. Aslında kaligrafi iki boyutlu özelliğe
sahip olsa da, mekanda bitki ve çiçeklerin yerleştirmesindeki ustalıkla üç
boyutlu görsel bir nesneye dönüşebiliyor. Floral kompozisyonlarda
sembollerden çok sıkça faydalanılmaktadır. Böylelikle algı seçiciliğinde
nesnenin kendisinden çok gölgesine dikkat çekilir. Kalligrafiyi de bütün
olarak algıladığınızda görsel bir imaj verecektir. Sembollerin kullanımı
batı dekorundaki bir mekanı doğu mistisizmine götürebilmekte. Bu şekilde
bir anlamda batının yoğunluğundan doğunun sakinliğine de geçiş sağlanmaktadır.
Görsel, duyumsal veya yüzeysel özellikleriyle semboller mekana belli bir
dinamizm getirirler. özelliklerinden faydalanarak ufak dokunuş ve değişimlerle
mekanın enerjisine destek olabilir ya da sakinlik ve huzuru sağlayabilirsiniz.
Bir mekanda sembolik olarak bulunan nesne, biçim ve şekillerin ahengi sizin için
etkili bir görsel uyumu da beraberinde getirecektir. Vurgulanması istenilen
bir köşe renkleriyle veya önündeki objelerle dikkatinizi o noktaya yönlendirir.
Böylece bu rengin ve objenin ikincil bir özelliği sembolik anlamda kullanımıdır.
Aksine bir durumda ise sembollerdeki karmaşıklık ve düzensizlik aklınızı
da karıştıracaktır. Bazen mekandaki basit objeler bile orada yaşayan kişilerin
arasındaki gizli bir semboldür. Hatırlattığı bir hikayesi vardır. Özeldir.
Sevdiğinize ilk buluşmada verdiğiniz hediyeyi her görüşte o heyecanı
yeniden yaşarsınız. Sessizce dinlenilen bir melodi veya sakladığınız
minik beşik, babanızdan kalan daktilo bakışlarınızla, dokunuşlarınızla
size o paylaşımları, kişileri hatırlatır. Sanki siluetleri ile hep orada
yaşarlar gibi. Gözünüzün önüne gelen anılar silsilesinde zamanı
neredeyse durdurur. Bu sembolik imajın geçmişi ya da geleceği yoktur.
Sabah - Meltem Etcheberry
|