Baksı
Müzesi mucizesi
Böyle bir noktaya gelmiş olabileceklerini hayatta tahmin etmezdim. Hüsamettin
Koçan, doğduğu topraklara sadece bir müze değil, yanında bir de butik otel
kazandırmış! Müzenin konukevi bu kadar mı incelikli olur?
Odalar Bodrum The Marmara'nınkilerle filan yarışır. Koltuklar Metin Kaşo,
yatak örtüleri Aykut Hamzagil imzalı. Duvarlarda Koçan'ın kendi
koleksiyonundan parçalar var. Zaten de insanın gözünü/gönlünü çelen her
ayrıntıda, soruyorsunuz, hocanın eli...
Sonuç itibarıyla, şu anda Bayburt'un Bayraktar Köyü'nde gerçeğe dönüşen
düşün, kuru kuruya bir müze olduğunu düşünüyorsanız, size ancak güler
ve bir adet Erzurum uçak bileti hediye etmek isterim.
Oradan otobüse atıp Bayburt'a götürmek, peşinden minibüse koyup
Bayraktar Köyü'ne hoplatmak da vazifem olsun. Ki görün gerçeği.
Bir yandan o büyüleyici dağ manzarası ve Çoruh Nehri başınızı döndürsün,
bir yandan da gelenekle çağdaşlık nasıl öpüşürmüş, göçmüş tükenmiş
bir yöreye nasıl nefes verilirmiş, görün.
Biz öyle yaptık. Gittik ve gördük.
Ekipte kültür sanat editörümüz Cem Erciyes de vardı; o yüzden daha
magazinel bir giriş yapayım dedim!
Bu işin evveliyatını bilmeyenlere hap bilgi gerekirse:
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Hüsamettin Koçan,
Bayburt'un Bayraktar Köyü'nde doğmuş.
Bu köyün iç burkan bir özelliği var: Son 20 yıl içinde, yüzde 650'lik
göç oranının saptanmış olması. Zaten de Bayburt, Türkiye'nin en yoğun göç
veren bölgelerinden biri.
Koçan, bir hayal kuruyor: Sanat yoluyla doğduğu topraklara yaşam soluğu
götürmek. Gelenekleri sürdürüp halkı tekrar üretmeye sevk etmek. Bu uzak
diyarlara hareket, bereket getirmek.
Baksı Müzesi Halk Sanatları Araştırma Uygulama Merkezi önceleri, evet,
düş. Ama yavaş yavaş, bir şeyler oluyor.
En son geldiğim nokta, mart ayında Proje 4L'de gerçekleşen Şaman Güncesi
Sergisi idi. (Bayraktar Köyü'nün eski adı olan Baksı, Kırgız Türkçesinde
'Şaman' demek oluyor.) Aradan geçen zaman içinde kat edilen yola inanamadım.
Cumartesi akşamı müzeye vardığımızda, hem karanlıktan hem de yöresel
yemeklerin gözümüzü karartmasından, etrafı pek göremedik.
Fakat pazar sabahı sürprizini nasıl anlatayım? Olağanüstü bir ışık.
İnsanın iliğine işleyen yekpare dağ manzarası. Aradan akan Çoruh. Ve o
koca alanda hiç sırıtmayan, doğayla şaşırtıcı biçimde bütünleşmiş
bir mimari. (Kına taşları acayip.)
İşte o gün, orada, Baksı Müzesi'nin yapımı tamamlanan atölyeleri ve
konukevleri açıldı. Çok renkli bir şölenle. Büyük büyük adamların yanı
sıra köyden gelmiş şahane ifadeli çocuklar, dekorasyon dergilerinden fırlamış
havada ehramlara sarınmış kadınlar eşliğinde.
Çok coşkulu, çok anlamlıydı.
Aksi gibi bugün de yerimiz az. Şimdilik sizleri bu sıkı iş ve 'fikir
mimarı' Hüsamettin Koçan için bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyor,
gelecek görüşmemize yöre mutfağından lor dolması tarifi vereceğimi muştuluyorum.
Radikal - Nur Çintay A.
|