reklam

21 Eylül 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

'Kentsever' Sevdalılar...

Yaşamını ülkesinin çıkarlarına adayanlar için ''yurtsever'' deriz de kentlerine ve kentlilerinin çıkarlarına adayanlara neden ''kentsever'' demeyiz?...

Yıllar önce bir panelde dillendirdiğim bu soru, geçenlerde Karadeniz bölgesindeyken yeniden aklıma takıldı. Onca yıldır başkaca birinden de ''haklısın'' gibilerden bir yanıt gelmediği için, ''galiba uygun bir deyim değil'' diyerek yine dilimin ucundan geri çevirdim.

Ne var ki yine geçen haftalardaki ''Muğla-İstanbul'' seferlerimden birinde, rampada peşine takıldığım kamyonun arkasındaki şu yazıyı okuyunca, yurtseverler gibi ''kentseverleri'' de bağrımıza basmak gerektiğini bir kez daha herkesle paylaşmaya karar verdim:

''Şehir gibisin Bitlis...''
Üstelik belki sağına soluna da bildiğiniz ''sevdalı'' sözlerden eklenmişti... Bitlisli kamyon şoförü, belli ki sevdiğiyle kentini öylesine bütünleştirmişti ki, ''şehir'' dediğin de işte ''bu'' olmalıydı...

Aslında yaşamın gerçeğinde de bu böyle değil midir? Kimi kentler vardır, sizde hiçbir beğeni yaratmazlar. Hatta ''Orada asla yaşayamam'' falan da diyebilirsiniz...

Ama, bir fırsatınız olur da aynı kentte, sizi de şaşırtacak bir sevgi ve coşku içinde yaşayanlarla konuşup dertleşebilirseniz, sohbetin derinliklerinde şunu fark edersiniz. Onları ''oralı'' yapan, öncelikle oradaki yaşanmışlıklardan süzülüp gelen anılar ve birliktelikler...

Bunlar arasındaki ''sevdalı beraberlikler'' ile aynı duygulara ''tanıklık'' eden kent mekânları da işte o kamyoncunun Bitlis için de hissettiği hayranlığı ve bağlılığı yaratıyor; ''Şehir gibisin...''

Sözü uzatmadan ''Karadeniz'' e dönecek olursam, Mimarlar Odası'nın 2005'teki dünya mimarları buluşmasına doğru düzenlediği ''Türkiye Kongreleri'' için Trabzon 'da ve Giresun 'daydık...

Giresun Vali Yardımcısı Muammer Aksoy 'un belli ki ''kentsever sevdalı'' olarak ısrar ettiği ''Gün batımını hep birlikte izleyelim'' teklifini yerine getirdik.

Kale'deki akşamüstü forumuna sadece bunun için ara verdiğimizde, kimilerimiz ne yazık ki o Giresun güzelliğini ''yalnız'' yaşadılar. Kimilerimiz de ''fark etmediler'' bile...

Kentin ''mimarlık değerlerini'' anlatmaya hazırlanan Prof. Hüseyin Kaptan ise söze nasıl gireceğine eminim ki yine o anlarda karar vermişti. Güneş yolcu edilip herkes yerini aldıktan sonra ''Biliyor musunuz sahildeki kayalara ne yazmışlar'' dedi ve şöyle söyledi;

''Seni seviyorum prenses..''
Kaptan'a göre sevdalı Giresunlunun ''prenses'' dediği de aslında ''kenti'' ydi. Kale'den hem gün doğumunu, hem de batımını sevgilisiyle birlikte seyrettiklerinde, bir kent başka ne sunabilirdi ki bu iki yüreğin birlikteliğine?...

Nitekim, bir gün önce Trabzon'daki akşam forumunda söz alan ''Arhavi Platformu'' sözcülerinin konuşmalarında da ''kentsever sevdalıların'' söylemi vardı. Karadeniz kıyı yolunun henüz yok etmediği kentsel değerlerini bu aymazlığın elinden ''kurtarmaya'' karar veren Arhavi, Fındıklı ve Ardeşen 'deki duyarlı ''kentliler'' , kendilerine destek isterken dediler ki; ''Yaşamayı ve sevmeyi bilenler bu yolun yarattığı katliama seyirci kalamazlar; çünkü yaşamın ve sevginin kaynağını kurutuyor...''

Onları kucaklarken, yıllarını yaşadığı kentin işte bu değerlerini korumaya ve her benzer proje karşısında da tepkilerini haykırmaya adamış ''kentsever sevdalı'' dostlarımı düşündüm...

Acaba Trabzon ve Giresun'daki ''mimarlık forumlarının'' sonucu şu olmasın: ''Kent halkı kentsever sevdalılarının değerini bilebildiği zaman mimarlığımız da kurtulacak, şehirciliğimiz de...''
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Eylül 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

1. İstanbul Mimarlık Festivali

Mimarlık Filmleri

4 - 8 Ekim 2004
17:00/18:00
Tarih Vakfı Tarihi Darphane Binaları

Festival web sitesinden bilet alabilirsiniz. 

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz