reklam

18 Ekim 2004 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

Ege can çekişiyor


Fotoğraf: İbrahim Günel

Uşak'taki deri tesisleri tüm atıklarını Dokuzsele Deresi'ne bırakıyor. Dere de bunları Büyük Menderes'e taşıyor. Verimli Ege topraklarını sulayan Gediz ve Büyük Menderes, başta Uşak olmak üzere kentlerin sanayi ve evsel atıklarıyla zehir ırmaklarına döndü.

Başta sanayi olmak üzere, tarımsal ilaçlar ve evsel atıklarla hızla kirlenen Büyük Menderes ve Gediz nehirleri, Ege için hayat kaynağı olmaktan çıkıyor. Nehirleri kirleten illerde ise çözüme yönelik bir çaba görülmüyor.

Afyon Dinar'dan doğan 584 kilometrelik Büyük Menderes Nehri, özellikle Uşak, Denizli ve Aydın'dan gelen deri ve tekstil sanayii atıklarıyla kirleniyor. Nehir, 25 bin kilometrekarelik havzanın sularını topluyor ve Ege Denizi'ne akıyor. Dinar Sandıklı'dan çıkan Büyük Menderes'e, Uşak, Denizli, Muğla, Aydın ve ilçelerinin evsel, tarımsal, sanayii atıkları karışıyor. Aydın'da delta yapan nehirde, kirlilik ekolojik dengeyi bozduğu için balıklar yumurtlamıyor.

Türkiye için de önemli
Büyük Menderes Havzası'nın yüzde 50'si tarım arazisi. Bu arazilerin yüzde 80'i Büyük Menderes'in sularını kullanıyor. Havza, Türkiye için önemli bir tarım alanı. Özellikle Aydın yöresi Türkiye'deki incirin yüzde 67'sini, zeytinin yüzde 25'ini, pamuğun da yüzde 17'sini üretiyor. Ancak, kirlilik nedeniyle tarımı terk etmek zorunda kalan köylüler her geçen yıl artıyor. Havza yönetimi için bilim adamları sürekli uyarıyor, ama şu ana kadar hiçbir bilimsel çalışma yapılmadı.

Gediz bir zamanlar bereketti
Kütahya Murat Dağı'ndan doğan 401 km. uzunluğundaki Gediz ise, Uşak ve Manisa' yı geçerek İzmir'in kuzeyindeki Menemen ilçesinden denize dökülüyor. Uşak'taki organize sanayi bölgesinin (OSB) iplik boyama, tekstil ve seramik sanayi atıkları Beylerhanı Deresi'yle birlikte Gediz'e ulaşıyor.

Gediz'e yolculuğu boyunca Selendi, Sard ve Nif çayları katılıyor. Özellikle İzmir'in Kemalpaşa ilçesindeki 106 sanayi kuruluşunun atığını alan Nif Çayı, Gediz'e akıyor. Antik çağlardaki adı 'Hermos' (Bereket) olan bu nehire Kula ve Manisa'nın her türlü sanayi ve evsel atığı da karışıyor.

18 bin kilometrekarelik Gediz Havzası' nın 5.2 bin kilometrekarelik bölümünde tarım yapılıyor. Bu alanın 3.86 bin kilometrekaresi suyunu Gediz'den alıyor. Havzada 25 bin çiftçi tarımla uğraşıyor. Çiftçilerin yanı sıra, Gediz'in özellikle denize döküldüğü bölgedeki uluslararası sulak alan kapsamında bulunan kuşcenneti ve tuzla kirlilikten etkileniyor. Gediz, her yıl 6 milyon metreküp verimli tarım toprağını denize taşıyor.

Başkan: Ege'yi Uşak kirletiyor
Uşak Belediye Başkanı Mesut Apaydın, Ege Bölgesi'nde arıtması olmayan tek ilin Uşak olduğunu açıkladı. Uşak'ın içinden geçen Dokuzsele Deresi'nin Büyük Menderes üzerindeki Adıgüzel Barajı'na karıştığını itiraf eden Apaydın, şunları söyledi:

"Ege'yi biz kirletiyoruz. Gerek her gün kentten çıkan 20 bin metreküp evsel atık, gerek kent içinde kalan başta tabakhaneler olmak üzere tekstil fabrikaları, gerekse kent dışındaki Çanlı ve Zikçiler Deri Sanayii sitelerinin atıkları Dokuzsele'ye akıyor.

Kentte 194 sanayi kuruluşu var. Bunların 86'sı tabakhane. Diğerleri boyahaneler ve yıkama kuruluşları. Çanlı'da 45, Zikçiler'de 20 tabakhane var. Buralardan çıkan krom ve sülfürlü atıklar doğruca Büyük Menderes'e gidiyor. 12 Ağustos'ta İl Mahalli Çevre Kurulu'nda karar alındı. Tabakhaneler, 1 Nisan 2005 itibarıyla Denizli yolu üzerinde kurulan yeni organize sanayi bölgesine taşınacak. Buradaki arıtma tesisinin yüzde 90'ı bitti. Bu yıl arıtma için hükümetten 2.4 trilyon lira kaynak aktarıldı. Organize sanayi bölgesine gitmeyen olursa yıkacağız.

Dokuzsele'ye akan tüm evsel atıkları toplamak için kolektörler döşedik. 23 km. ötede 75 bin metrekarelik bir alanı kamulaştırdık. Oraya da evsel atıklar için arıtma tesisi kuruyoruz, 2005'te devreye girecek. Yalnız, İzmir yolu üzerindeki organize sanayi bölgesinin arıtmasını denetleyemiyoruz. Çünkü organize sanayi bölgelerinin özel yasası var ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na bağlı."

Muhtar: Geleceğimiz karanlık
Güre Köyü Muhtarı Veli İnce ise nehir balıklarından kurt çıktığına dikkat çekiyor: "Tarlalarımızı sularken çizmelerimizin içine su kaçtığında, kaşınma başlıyor. Kavaklarımız kuruyor. Sorunlarımızı yetkili kurumlara ilettik. İzmir-Uşak yolunu trafiğe kapattık. Gelip rapor tutuyor, fotoğraf çekip gidiyorlar. Bizim geleceğimiz çok karanlık."

Beylerhanı Köyü Muhtarı Ata Mıdık da, OSB'nin 1991'de faaliyete geçtiğini belirterek, "Burada yün yıkama ve boyama sanayii ağırlıkta. Atıkları Gediz'e akıyor. Çocukluğumuzda derelerin suyu içilirdi, şimdi zehir. Mecburen tarlalarımızı suluyoruz" dedi.

Kirlilik nedenleri
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü öğretim üyesi Prof. Ünal Altınbaş, nehirlerin kirlenme nedenlerini şöyle sıraladı:

Tasarımsız hızlı kentleşme.

Deniz kıyıları ve tarım alanlarında konut yoğunlaşıyor.

Nüfusumuz dengesiz artıyor.

Sanayi atıkları yöredeki doğal alanları hızla yok ediyor.

Yanlış kullanım nedeniyle havzalardaki toprak aşınımı artıyor.

Evsel ve sanayi atıklarının yanında tarımda aşırı kullanılan böcek ve yabani ot öldürücü ilaçlarla ve yapay gübre yağışlarla nehirlere akıyor.

Toprak ve su çok iyi bir alıcı ortam. Nehirlerde, normalin üstünde demir, krom, bakır, azot ve fosfat kirliliği var. Kromun yüksek çıkması deri sanayiinden, demir ve bakır, maden ya da sanayi atıklarından, azot ve fosfat ise yoğun yapay gübre kullanımından kaynaklanır. Kobalt, kadmiyum ve kurşun kirliliği boya sanayiinden, bakır ve kükürt kirliliği, tarımsal ilaçların aşırı kullanılması sonucu oluşuyor.

Yeraltı sularına dikkat!
Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ümit Erdem de, "Asıl tehlike yeraltı sularında. 1960'larda yörede 15-20 metrede su çıkarken, şimdi 120 metrelerde çıkıyor. Nedeni, dengesiz kum alımları. Bölgedeki suda yoğun bor ve siyanür kirliliği var. Bunlar sulamayla bitkilere geçiyor. Ayrıca toplu balık ölümleri yaşanıyor" dedi.

Deride zehir çok
Ege Üniversitesi Deri Mühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özcan Sarı, deri sanayiinde hammadde başta olmak üzere işleme sırasında kullanılan kimyasallar nedeniyle organik ve kimyasal kirlilikler ortaya çıktığını belirtti. Sarı, şunları söyledi:

"Her işlem için farklı kimyasallar kullanılır. Bu kimyasalların banyoda çözdüğü organik partiküller de atık oluşturur. İlk başta temizlenen etleme atıkları tehlikelidir ve depolanmalıdır. Kireçleme işleminde de 'zırnık' denilen sodyumsülfür kullanılır. Bu işlemde zehirli hidrojensülfür gazı oluşur. Bu yüksek oranda olursa öldürür. Deri sanayiinde arıtma maliyetleri yüksek. Fiyat otomatikman iki katına çıkıyor."
Radikal 

 

Ekim 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

ARKIMEET

ARKIMEET Konferans Serisinin davetlisi olarak,  Enrique Norten
26 Ekim 2004 günü saat 19:00'da Askeri Müze Kültür Sitesi Büyük Konferans Salonu'nda konferans verecek.

Davetiye için tıklayın.

 

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz