Ege can çekişiyor

Fotoğraf: İbrahim Günel
|
Uşak'taki deri tesisleri tüm atıklarını
Dokuzsele Deresi'ne bırakıyor. Dere de bunları Büyük Menderes'e taşıyor. Verimli Ege topraklarını sulayan Gediz ve Büyük
Menderes, başta Uşak olmak üzere kentlerin sanayi ve evsel atıklarıyla
zehir ırmaklarına döndü.
|
Başta sanayi olmak üzere, tarımsal ilaçlar ve evsel atıklarla hızla
kirlenen Büyük Menderes ve Gediz nehirleri, Ege için hayat kaynağı olmaktan
çıkıyor. Nehirleri kirleten illerde ise çözüme yönelik bir çaba görülmüyor.
Afyon Dinar'dan doğan 584 kilometrelik Büyük Menderes Nehri, özellikle Uşak,
Denizli ve Aydın'dan gelen deri ve tekstil sanayii atıklarıyla kirleniyor.
Nehir, 25 bin kilometrekarelik havzanın sularını topluyor ve Ege Denizi'ne akıyor.
Dinar Sandıklı'dan çıkan Büyük Menderes'e, Uşak, Denizli, Muğla, Aydın
ve ilçelerinin evsel, tarımsal, sanayii atıkları karışıyor. Aydın'da
delta yapan nehirde, kirlilik ekolojik dengeyi bozduğu için balıklar
yumurtlamıyor.
Türkiye için de önemli
Büyük Menderes Havzası'nın yüzde 50'si tarım arazisi. Bu arazilerin yüzde
80'i Büyük Menderes'in sularını kullanıyor. Havza, Türkiye için önemli
bir tarım alanı. Özellikle Aydın yöresi Türkiye'deki incirin yüzde
67'sini, zeytinin yüzde 25'ini, pamuğun da yüzde 17'sini üretiyor. Ancak,
kirlilik nedeniyle tarımı terk etmek zorunda kalan köylüler her geçen yıl
artıyor. Havza yönetimi için bilim adamları sürekli uyarıyor, ama şu ana
kadar hiçbir bilimsel çalışma yapılmadı.
Gediz bir zamanlar bereketti
Kütahya Murat Dağı'ndan doğan 401 km. uzunluğundaki Gediz ise, Uşak ve
Manisa' yı geçerek İzmir'in kuzeyindeki Menemen ilçesinden denize dökülüyor.
Uşak'taki organize sanayi bölgesinin (OSB) iplik boyama, tekstil ve seramik
sanayi atıkları Beylerhanı Deresi'yle birlikte Gediz'e ulaşıyor.
Gediz'e yolculuğu boyunca Selendi, Sard ve Nif çayları katılıyor. Özellikle
İzmir'in Kemalpaşa ilçesindeki 106 sanayi kuruluşunun atığını alan Nif
Çayı, Gediz'e akıyor. Antik çağlardaki adı 'Hermos' (Bereket) olan bu
nehire Kula ve Manisa'nın her türlü sanayi ve evsel atığı da karışıyor.
18 bin kilometrekarelik Gediz Havzası' nın 5.2 bin kilometrekarelik bölümünde
tarım yapılıyor. Bu alanın 3.86 bin kilometrekaresi suyunu Gediz'den alıyor.
Havzada 25 bin çiftçi tarımla uğraşıyor. Çiftçilerin yanı sıra,
Gediz'in özellikle denize döküldüğü bölgedeki uluslararası sulak alan
kapsamında bulunan kuşcenneti ve tuzla kirlilikten etkileniyor. Gediz, her yıl
6 milyon metreküp verimli tarım toprağını denize taşıyor.
Başkan: Ege'yi Uşak kirletiyor
Uşak Belediye Başkanı Mesut Apaydın, Ege Bölgesi'nde arıtması olmayan
tek ilin Uşak olduğunu açıkladı. Uşak'ın içinden geçen Dokuzsele
Deresi'nin Büyük Menderes üzerindeki Adıgüzel Barajı'na karıştığını
itiraf eden Apaydın, şunları söyledi:
"Ege'yi biz kirletiyoruz. Gerek her gün kentten çıkan 20 bin metreküp
evsel atık, gerek kent içinde kalan başta tabakhaneler olmak üzere tekstil
fabrikaları, gerekse kent dışındaki Çanlı ve Zikçiler Deri Sanayii
sitelerinin atıkları Dokuzsele'ye akıyor.
Kentte 194 sanayi kuruluşu var. Bunların 86'sı tabakhane. Diğerleri
boyahaneler ve yıkama kuruluşları. Çanlı'da 45, Zikçiler'de 20 tabakhane
var. Buralardan çıkan krom ve sülfürlü atıklar doğruca Büyük Menderes'e
gidiyor. 12 Ağustos'ta İl Mahalli Çevre Kurulu'nda karar alındı.
Tabakhaneler, 1 Nisan 2005 itibarıyla Denizli yolu üzerinde kurulan yeni
organize sanayi bölgesine taşınacak. Buradaki arıtma tesisinin yüzde 90'ı
bitti. Bu yıl arıtma için hükümetten 2.4 trilyon lira kaynak aktarıldı.
Organize sanayi bölgesine gitmeyen olursa yıkacağız.
Dokuzsele'ye akan tüm evsel atıkları toplamak için kolektörler döşedik.
23 km. ötede 75 bin metrekarelik bir alanı kamulaştırdık. Oraya da evsel atıklar
için arıtma tesisi kuruyoruz, 2005'te devreye girecek. Yalnız, İzmir yolu üzerindeki
organize sanayi bölgesinin arıtmasını denetleyemiyoruz. Çünkü organize
sanayi bölgelerinin özel yasası var ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na bağlı."
Muhtar: Geleceğimiz karanlık
Güre Köyü Muhtarı Veli İnce ise nehir balıklarından kurt çıktığına
dikkat çekiyor: "Tarlalarımızı sularken çizmelerimizin içine su kaçtığında,
kaşınma başlıyor. Kavaklarımız kuruyor. Sorunlarımızı yetkili kurumlara
ilettik. İzmir-Uşak yolunu trafiğe kapattık. Gelip rapor tutuyor, fotoğraf
çekip gidiyorlar. Bizim geleceğimiz çok karanlık."
Beylerhanı Köyü Muhtarı Ata Mıdık da, OSB'nin 1991'de faaliyete geçtiğini
belirterek, "Burada yün yıkama ve boyama sanayii ağırlıkta. Atıkları
Gediz'e akıyor. Çocukluğumuzda derelerin suyu içilirdi, şimdi zehir.
Mecburen tarlalarımızı suluyoruz" dedi.
Kirlilik nedenleri
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü öğretim üyesi Prof. Ünal
Altınbaş, nehirlerin kirlenme nedenlerini şöyle sıraladı:
Tasarımsız hızlı kentleşme.
Deniz kıyıları ve tarım alanlarında konut yoğunlaşıyor.
Nüfusumuz dengesiz artıyor.
Sanayi atıkları yöredeki doğal alanları hızla yok ediyor.
Yanlış kullanım nedeniyle havzalardaki toprak aşınımı artıyor.
Evsel ve sanayi atıklarının yanında tarımda aşırı kullanılan böcek
ve yabani ot öldürücü ilaçlarla ve yapay gübre yağışlarla nehirlere akıyor.
Toprak ve su çok iyi bir alıcı ortam. Nehirlerde, normalin üstünde
demir, krom, bakır, azot ve fosfat kirliliği var. Kromun yüksek çıkması
deri sanayiinden, demir ve bakır, maden ya da sanayi atıklarından, azot ve
fosfat ise yoğun yapay gübre kullanımından kaynaklanır. Kobalt, kadmiyum ve
kurşun kirliliği boya sanayiinden, bakır ve kükürt kirliliği, tarımsal
ilaçların aşırı kullanılması sonucu oluşuyor.
Yeraltı sularına dikkat!
Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü
Prof. Dr. Ümit Erdem de, "Asıl tehlike yeraltı sularında. 1960'larda yörede
15-20 metrede su çıkarken, şimdi 120 metrelerde çıkıyor. Nedeni, dengesiz
kum alımları. Bölgedeki suda yoğun bor ve siyanür kirliliği var. Bunlar
sulamayla bitkilere geçiyor. Ayrıca toplu balık ölümleri yaşanıyor"
dedi.
Deride zehir çok
Ege Üniversitesi Deri Mühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özcan Sarı,
deri sanayiinde hammadde başta olmak üzere işleme sırasında kullanılan
kimyasallar nedeniyle organik ve kimyasal kirlilikler ortaya çıktığını
belirtti. Sarı, şunları söyledi:
"Her işlem için farklı kimyasallar kullanılır. Bu kimyasalların
banyoda çözdüğü organik partiküller de atık oluşturur. İlk başta
temizlenen etleme atıkları tehlikelidir ve depolanmalıdır. Kireçleme işleminde
de 'zırnık' denilen sodyumsülfür kullanılır. Bu işlemde zehirli hidrojensülfür
gazı oluşur. Bu yüksek oranda olursa öldürür. Deri sanayiinde arıtma
maliyetleri yüksek. Fiyat otomatikman iki katına çıkıyor."
Radikal
|