Yitip giden zenginlik
Ülkelerin çok çeşitli zenginlik kaynakları vardır, öyle ki bu
zenginlikler o ülkenin yeraltı ve yerüstü hammadde kaynaklarına göre, endüstrisine
göre, hatta insan kapasitesine göre birçok konuda çeşitlilik arz eder. Kimi
ülkeler bu zenginliklere sahiptir, kimileri ise yoksundur. Sahip olan ülkeler
bu zenginliklerden azami ölçüde faydalanmak için gayret ederler ve bu
kaynaklardan yoksun olan ülkelere bu zenginliklerini pazarlarlar. Sonuçta öyle
ya da böyle ihtiyaç duyulan bu tür zenginlikler bir şekilde tedarik edilerek
ülkelerin kullanımına sunulurlar.
Fakat öyle bir zenginlik vardır ki, ne yaparsanız yapın, ne kadar çabalarsanız
çabalayın, eğer ülkenizde yoksa elde etmeniz imkansız bir şeydir. Gerçi
bazı ülkeler kendilerinde eksik olan bu zenginliği elde etmek için tarih
boyunca çeşitli illegal yollara sapsa da bu zenginlik kendisine sahip olan ülke
tarafından ciddi bir biçimde korunur. Bu zenginliğin adı tarihsel
zenginliktir. Üzerinde yaşadığımız Anadolu toprakları yaklaşık 8 bin yıllık
tarihsel ve kültürel zenginliğe sahiptir, böyle bir zenginlik dünya üzerinde
çok az yerde mevcuttur, bundan dolayıdır ki bu zenginlikler her daim çeşitli
çevrelerin ve kişilerin iştahını kabartmıştır.Bu topraklardan alınıp götürülen
ve bugün dünya üzerinde böyle bir zenginlikten yoksun çeşitli ülkelerde
sergilenen binlerce muazzam esere baktığımız zaman bunu daha iyi anlarız.
Peki bugün bizler bu zenginliğin ne derece önemli olduğunun bilincine
sahip miyiz ve bunları yeterince koruyabiliyor muyuz? Adana, Mersin, Hatay,
Gaziantep illerindeki Emniyet Müdürlükleri ve il Jandarma Komutanlıkları bünyesindeki
ekiplerin gerçekleştirdikleri son dört yıldaki operasyonlarda birçok tarihi
eser kaçakçılardan ve kaçak kazı çalışması yapanlardan ele geçirilmiş
ve ülkenin tarihi zenginliklerine geri kazandırılmıştır, ki bunların arasında
Adana Emniyet Müdürlüğü ekiplerince 2003 yılında ele geçirilen paha biçilemeyen
Hitit dönemi mermer bir heykel de vardır. Sonuçta ülkenin dört bir yanındaki
Emniyet güçlerinin binbir emekle yurtdışına kaçırılmasını engellediği
ve ele geçirdiği veya arkeologlarca gün ışığına çıkarılan tarihsel
zenginlikler korunmak ve halka sunulmak üzere Kültür Varlıkları ve Müzeler
Genel Müdürlüğü bünyesindeki çeşitli müzelere teslim edilirler. Ve
buralardan da çalınırlar!!!!
Geçenlerde Tire Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi'nde meydana gelen hırsızlıktan
sonra Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü bakın ne demeç vermiş...'Ne
yapsanız kafalarına koydular mı gerçekleştiriyorlar, hırsızlara karşı
önlem almak zor.' Sayın Genel Müdürüm eğer siz olaya bu şekilde yaklaşıyorsanız,
eğer olaya bakış açınız böyleyse biz daha çok tarihsel zenginlik
kaybederiz. Bence siz de, size emanet edilen bu eserleri korumayı en az hırsızların
çalmayı kafaya koydukları kadar benimseseniz daha iyi olur. Ve Sayın Genel Müdürüm
sizin de çok iyi bildiğiniz gibi Anadolu'nun binlerce yıllık geçmişinden süzülüp
gelmiş bu tarihsel zenginlikler bugün bu toprakların sahipleri olan bizlere
kalan bir mirastır. Geçmişin bu mirasını har vurup harman savuracak kadar
hovarda bir toplum muyuz ki, gittiği zaman yerine konulamayacak bu tarihsel ve
kültürel zenginliğe sahip çıkamıyoruz?
Akşam - Tonyukuk Tanrıkurt |