reklam

23 Ekim 2004 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Yitip giden zenginlik

Ülkelerin çok çeşitli zenginlik kaynakları vardır, öyle ki bu zenginlikler o ülkenin yeraltı ve yerüstü hammadde kaynaklarına göre, endüstrisine göre, hatta insan kapasitesine göre birçok konuda çeşitlilik arz eder. Kimi ülkeler bu zenginliklere sahiptir, kimileri ise yoksundur. Sahip olan ülkeler bu zenginliklerden azami ölçüde faydalanmak için gayret ederler ve bu kaynaklardan yoksun olan ülkelere bu zenginliklerini pazarlarlar. Sonuçta öyle ya da böyle ihtiyaç duyulan bu tür zenginlikler bir şekilde tedarik edilerek ülkelerin kullanımına sunulurlar.

Fakat öyle bir zenginlik vardır ki, ne yaparsanız yapın, ne kadar çabalarsanız çabalayın, eğer ülkenizde yoksa elde etmeniz imkansız bir şeydir. Gerçi bazı ülkeler kendilerinde eksik olan bu zenginliği elde etmek için tarih boyunca çeşitli illegal yollara sapsa da bu zenginlik kendisine sahip olan ülke tarafından ciddi bir biçimde korunur. Bu zenginliğin adı tarihsel zenginliktir. Üzerinde yaşadığımız Anadolu toprakları yaklaşık 8 bin yıllık tarihsel ve kültürel zenginliğe sahiptir, böyle bir zenginlik dünya üzerinde çok az yerde mevcuttur, bundan dolayıdır ki bu zenginlikler her daim çeşitli çevrelerin ve kişilerin iştahını kabartmıştır.Bu topraklardan alınıp götürülen ve bugün dünya üzerinde böyle bir zenginlikten yoksun çeşitli ülkelerde sergilenen binlerce muazzam esere baktığımız zaman bunu daha iyi anlarız.

Peki bugün bizler bu zenginliğin ne derece önemli olduğunun bilincine sahip miyiz ve bunları yeterince koruyabiliyor muyuz? Adana, Mersin, Hatay, Gaziantep illerindeki Emniyet Müdürlükleri ve il Jandarma Komutanlıkları bünyesindeki ekiplerin gerçekleştirdikleri son dört yıldaki operasyonlarda birçok tarihi eser kaçakçılardan ve kaçak kazı çalışması yapanlardan ele geçirilmiş ve ülkenin tarihi zenginliklerine geri kazandırılmıştır, ki bunların arasında Adana Emniyet Müdürlüğü ekiplerince 2003 yılında ele geçirilen paha biçilemeyen Hitit dönemi mermer bir heykel de vardır. Sonuçta ülkenin dört bir yanındaki Emniyet güçlerinin binbir emekle yurtdışına kaçırılmasını engellediği ve ele geçirdiği veya arkeologlarca gün ışığına çıkarılan tarihsel zenginlikler korunmak ve halka sunulmak üzere Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü bünyesindeki çeşitli müzelere teslim edilirler. Ve buralardan da çalınırlar!!!!

Geçenlerde Tire Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi'nde meydana gelen hırsızlıktan sonra Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü bakın ne demeç vermiş...'Ne yapsanız kafalarına koydular mı gerçekleştiriyorlar, hırsızlara karşı önlem almak zor.' Sayın Genel Müdürüm eğer siz olaya bu şekilde yaklaşıyorsanız, eğer olaya bakış açınız böyleyse biz daha çok tarihsel zenginlik kaybederiz. Bence siz de, size emanet edilen bu eserleri korumayı en az hırsızların çalmayı kafaya koydukları kadar benimseseniz daha iyi olur. Ve Sayın Genel Müdürüm sizin de çok iyi bildiğiniz gibi Anadolu'nun binlerce yıllık geçmişinden süzülüp gelmiş bu tarihsel zenginlikler bugün bu toprakların sahipleri olan bizlere kalan bir mirastır. Geçmişin bu mirasını har vurup harman savuracak kadar hovarda bir toplum muyuz ki, gittiği zaman yerine konulamayacak bu tarihsel ve kültürel zenginliğe sahip çıkamıyoruz?
Akşam - Tonyukuk Tanrıkurt

 

Ekim 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Kentin fiziksel çevresi, sorunları ve kentli olmak üzerine görüşlerinizi Kent başlığı  altında tartışıyoruz.

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz