Taşocağından sayfiyeye

Fotoğraf: İsmail Saymaz
|
Kartal Cevizli'deki taşocağı yeraltı suları
sayesinde 1982'de gölete dönüştü. Bir mahalleli göle akvaryumunu boşalttı.
Taşocağı şimdi sazlıklarla çevrili ve balıklarla dolu bir yer oldu. |
Adı: Balıklıgöl. Ortasında sazlıklar yükseliyor, kenarında balıkçılar
avlanıyor, sevgililer geziniyor, içinde çocuklar yüzüyor. Yanı başındaki
çay bahçesi müşterilere tüm gün hizmet veriyor.
Balıklıgöl'ün kısacık geçmişi, onu benzerlerinden ayırıyor. 20 yıl
öncesine kadar taşocağı olarak kullanılan göl, bir kaynak suyuyla oluşmuş.
Bir mahallelinin içine bıraktığı japon ve süs balıkları gölü doğal
akvaryuma çevirirken, bunu önce martı ve karabataklar, son olarak da amatör
balıkçılar fark etmiş. Bir zamanlar içinde dinamitler patlayan Taşocağından
zamanla Kartal Cevizli'deki Balıklıgöl doğmuş.
Cevizli'deki Balıklıgöl'ün bulunduğu bölge, adını geçmişinden alıyor:
Kireç Ocakları mevkii. Taşocağı 1982 yılında yeraltından gelen kaynak
sularıyla dolunca eskiden tüm mahalleyi korkutan dinamit sesleri kesilmiş.
Kaynak suları taşocağını göle çevirirken tüm uğraşılara karşın
sular boşaltılamadığı için işletme, ocağın kapısına kilit vurarak bölgeden
çekilmiş.
Ali dayının balıkları
Rivayete göre, mahalle sakinlerinden 'Ali dayı'nın akvaryumundaki japon ve süs
balıklarını gölete bırakmasıyla taşocağının yazgısı değişmiş.
Japon balıklarını, yayın ve sazanlar, martı ve karabataklar, ardından balıkçılar
ve gölette serinlemek isteyen küçükler izlemiş. Göl daha sonra temiz hava
solumak isteyen aileler, gizlice buluşan sevgililerin uğrak yeri olmuş.
Ziyaretçiler artarken, Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu (TÜRÇEK),
doğal bir akvaryumu andıran gölü fark ederek, 1995 yılında İstanbul 2. Kültür
ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'na başvurmuş. Kurulun 1996'da verdiği
kararla gölet, 'doğal varlık alanı' ilan edilmiş.
Koruma kapsamına alınan gölet, her ne kadar bir dönem 'açık hava
meyhanesine' dönse de mahalleli Balıklıgölü'ne sahip çıkmış. Geçen yıl,
ilçe belediyesinin izniyle göletin bir kenarında, 'Gölbaşı Aile ve Çay
Bahçesi' adlı kafe açılmış. Kafenin sahibi, çocukluğundan beri mahallede
oturan Aziz Tuncel. 33 yaşındaki Tuncel, "Ocak zamanla gölete döndü.
Bu gölette sekiz kişinin boğulduğuna tanık oldum. Burayı açtıktan sonra
çevreye çekidüzen verdik" diyor. Çevresi bir metrelik surlarla çevrilen
göletin içte kalan bölümü ise sokak lambalarıyla aydınlanıyor.
Göl kenarında her zaman balıkçıları görmek mümkün. Oltasını göl kıyısına
sabitleyen Şükrü Çelik, beş kiloluk yayınlar ve sazan balıkları çıkardığını
anlatıyor. Çelik, oltasına takılan japon ve süs balıkları ile
lepistesleri geri bıraktığını söylüyor. Göl kenarında dinlenen üç
emekli; Hüseyin Çılbır, Cemil Atakulu ile Enver Kara ise gölün kirli olduğunu
ve temizlenmesi gerektiğini söylüyor. Surların içinde koyu bir sohbet sürerken,
dışında art arda dizilen araçlar gölden taşınan sularla yıkanıyor.
Doğa eğitim merkezi olacak
TÜRÇEK Başkan Yardımcısı Aydın Atıcı, Balıklıgöl'ün doğallığının
korunması için İl Çevre Orman Müdürlüğü ile anlaştıklarını
kaydederek, göleti 'uygulamalı doğa eğitim merkezi' olarak hizmete açmayı
planladıklarını söyledi. Atıcı, göleti kaderine terk etmeyeceklerini
belirterek, "Çocuklar, göletteki suyu, balıkları ve bitkileri yerinde
incelesin istiyoruz" dedi.
Dr. Okuş: Zor ama olabilir
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü öğretim
üyesi Doç. Dr. Erdoğan Okuş, japon balığı ve lepistesin tropikal iklim
balıkları olduğunu belirterek, "Bunlar sıcaklığın 15 derecenin altına
düşmediği sularda yaşar ve ürerler. Bu balıkların sıcaklığın 5 derece
olduğu bir suda yaşaması mümkün değil. Kimi akvaryum balıkları üreyebilir.
Ancak, gölette yayının bulunması ilginç. Balık yiyerek beslenen yayının
olması için gölette çok sayıda balık bulunmalı. Ayrıca yayını da gölete
birinin atmış olması gerekiyor. Bu tür göletler oluşturulabilir ancak
kontrollü şekilde yaşamını sürdürebilir" dedi.
Radikal - İsmail Saymaz |