Kayaköy'de 'beton' işgali
Son iki yıl içinde Kayaköy'de tam 280 kaçak bina yapıldı. Kayaköy
Muhtarı Erdoğan Kaya, ''Bugün köye rant girdi. Bu çok tehlikeli. İnşaatları
ticari amaçlı yapıyorlar. Adam iki dönüm yere dört tane bina dikmiş.
Besbelli bu işin ticaretinin peşinde'' diyor.
Yine Kayaköy'deyim... Fethiye ya da Rumca adıyla Makri'nin Kayaköyü'nde...
1922 mübadelesinde Rum nüfusun terk ettiği yamaç evleri bana hüzünle bakıyor...
Yoksa doğanın hışmından, son gördüğüme göre daha mı fazla nasiplenmişler?
Sırtımı yamaç evlere dönüyor, aşağı, ovaya bakıyorum. İlerilerde
birtakım inşaat çalışmaları... Harıl harıl yapılar dikiliyor... Küçükleri
hadi neyse... Ama bir de koca koca inşaatlar hızla bitirilmeye çalışılıyor.
Yangından mal kaçırır gibi... Utanmasalar gökdelenler bile dikecekler bu
canım tarihi Kayaköy'e... Yanımda Kayaköy Muhtarı Erdoğan Kaya ile Türkiye
Mimarlar Odası Fethiye Şubesi Yönetim Kurulu üyesi mimar Sema Kumyol Ridpath
var... Son iki yıl içinde Kayaköy'de tam 280 kaçak yapı yapıldığını
anlatıyorlar. Düzgün bir şeyler olsalar, hadi neyse... Koca koca beton
blokları dikivermişler... Hem de bazıları eski bir kilisenin ya da tarihi
bir kalıntının üzerine...
Kayaköy'ün altı yıldır muhtarı olan Erdoğan Kaya çok öfkeli. Diyor
ki:
''Siyasiler soysuz... Hep rant peşindeler... 'Bir daha tekrar oraya nasıl
giderim' den başka kaygıları yok. İşimiz çok zor.''
'Yasal eksiklik var'
Peki, bu Kayaköy'ün hali ne olacak? Ova tarafında kaçak yapılaşma,
rant paylaşımı almış başını gidiyor...
Muhtar yanıtlıyor: ''Bütün bu kokuşmuşluk, yasaların eskiliğinden
kaynaklanıyor. Bak, yıl 2004... Beni muhtar seçmişler. Bütün sorumluluk
bende, ama hiçbir yetkim yok. Adam gözümün içine baka baka şakır şakır
kaçak inşaat yapıyor. Gidip elinden kazma küreğini alamıyorum.
Ancak şikâyet edeceksin. O zaman da gelecekler de, zabıt tutacaklar da,
para cezası yazacaklar... Ceza önemli değil, sorunu çözmek önemli...
Sen imar planını bitir, yapılaşma şartlarını ortaya koy. Bu plana aykırı
bir iş görürsen de yık kafasına yapıyı... Doğru dürüst, adam gibi yapılar
yapılsaydı bu köy böyle bozulmazdı.''
Sonra da eski, terk edilmiş Kayaköy'deki harap yapılara getiriyor sözü.
''Burada iki kilise, 30 tane de şapel var. Öncelikle bunların restore
edilmesi lazım. Bu kiliseler açılsa dini turizm de başlar. Böylece köy de,
köylü de kalkınır. Bugün köye rant girdi. Bu çok tehlikeli. İnşaatları
ticari amaçlı yapıyorlar. Adam iki dönüm yere dört tane bina dikmiş.
Besbelli bu işin ticaretinin peşinde. Başka türlü ne yapacak ki? Ben bu köye
geldiğimde en güzel tarlanın dönümü 2.5 milyar liraydı. Şimdi 102.5
milyar lira oldu. Bu, benim çalışmam, benim kadromla oldu. Biz her şeyi ekip
olarak yapıyoruz. Buraya kafayı koydum. Ardımdan bir eser bırakmak
istiyorum.''
Peki rantçılarla nasıl mücadele edebilecek?
''Bir kere köy muhtarlarına kesinlikle yetki verilmesi lazım. Yetkinin
olmadığı yerde hiçbir şey olmaz.''
Bu sefer söz mimar Sema Kumyol Ridpath'ın... ''Bir taraftan burada büyük
projeler üretiliyor. Kayaköy'le ilgili bir yığın belge, yazı var.
Uluslararası konumu olan bir köyde bir taraftan bu çalışmalar sürüyor,
bir taraftan da buranın gerçeği yaşanıyor. Bu gerçek de şu: Her geçen gün
kaçak yapılaşmayla Kayaköy'ün tarihi ve doğal çevresi yok ediliyor.''
İyi de bunun nasıl önüne geçilebilir? Mimarlar Odası buna karşı ne
yapıyor? Sema Hanım diyor ki:
''Bizim Mimarlar Odası olarak yapabileceğimiz pek fazla bir şey de yok.
Kolluk gücü bizde değil. Biz sadece kaçak yapılaşmaya karşı gürültü
yapabiliriz. Adam kilisenin üzerine, sit alanına inşaatlar yapmış. Bunları
herkes, Çevre Koruma Kurulu, Muğla Valiliği, muhtarlık biliyor. Herkesin
haberi var. Bir de üstelik bu iş herkesin gözünün önünde yapılıyor.
Yani devlet, bunun yıkılmasını sağlayacak olan organ zaten bu işi
biliyor. Benim bundan haberim yok, diyemez.''
Peki, burada ne yapılmak isteniyor?
''Kayaköy'le ilgili bazı oyunların oynandığı gibi bir his var içimde.
Bu benim tamamıyla kişisel düşüncem. Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi
Kayaköy de bir rant kapısı. Tabii ki plan olmayışı bu rantçıların işine
yarıyor.''
Plansızlık bunların nasıl işine yarıyor? ''Plan olmayınca bu rantçılar
da inşaatlarını istedikleri biçimde yapıyorlar.''
Evlerin sahibi Hazine
Niçin yamaçta kaderlerine terk edilen evler yıkılmaya bırakılıyor da
restore edilmiyor? Neden bunun yerine ovada kaçak yapılaşmaya böylesine hız
veriliyor? Rantsa, burada da rant var... ''Burası bir sit alanı. Sahibi yok.
Sahibi devlet. Yani Hazine...''
İyi de Hazine neden bu kadar ilgisiz? Neden bir şey yapmıyor?
''Benim bunun yanıtını vermem çok zor. Neden buraya bir şey yapılmadığını
kendilerine sormak lazım.''
Bir de bu terk edilmiş taş evlerin taşlarının sökülüp yeni inşaatlarda
kullanıldığı açık açık söyleniyor...
''O doğru. Bir de açık mekânlar bütün iklim koşullarına maruz. Her geçen
gün yapılardan taşlar da düşüyor. Restorasyonda bu yapıları bu şekliyle
koruma yöntemleri de var. Birtakım kimyasal malzemeyle teknik olarak bunu
yapmak mümkün. Burada bir restorasyon projesi hayata geçecekse bu yapıların
olduğu gibi korunması gerek.''
Buranın sahibi var, ama sahip çıkmıyor. O zaman ne olacak?
''Şu anda bir yığın söylenti var. Burada orijinalliği bozmadan çok doğru
bir restorasyon yapılmalıdır. Bununla ilgili bir sivil inisiyatif var. Burasının
turizm tesisi gibi nitelendirilip beş yıldızlı otel ya da tatil köyü havasında
yapılmaması gerektiği konusunda Mimarlar Odası'nın girişimi oldu. Bu sürüyor.
Şu aşamada birçok arayış var. Uluslararası alanda fon arayışına
gidildi. Bunun amacı da bir sokağın tamamıyla restore edilmesiydi. Interreg
3 Projesi kapsamında Yunanistan'dan fon bulundu. Ama bu tür fonların hayata
geçmesi devletten destek görmesine bağlı. Ama ne yazık ki böyle bir destek
gelmedi. Aslında bana göre bu en doğrusuydu.''
Rant mafyası işbaşında
Her yerde olduğu gibi galiba Kayaköy'ü de rant mafyasının eline
teslim etmiş durumdayız... Eğer sorumlu ve yetkili birileri buraya sahip çıkarlarsa
da bu son yazdıklarımın hepsini geri almaya hazırım.
Ama iş bununla bitmiyor ki... Fethiye'nin tamamı da rantçıların ağına
düşmüş... Bir süre önce kimi İngilizler Fethiye'ye gelip giderken buradan
ev almak istemişler... Veee, birden konut fiyatları İngiliz Sterlini
cinsinden roket gibi fırlamış... Bazı açıkgöz emlakçiler de yıkık dökük,
gecekondu mahallesinin burnunun dibindeki evleri 50 bin sterlinden başlamak üzere
pazarlamaya girişmişler. Tapuya gitmeden yıkık dökük evleri alanlar acı
gerçekle karşılaştıklarında ayılıyor ve alışverişten geri dönmek
istiyorlar, ama bu sefer de bir türlü yakalarını kurtaramıyorlarmış.
Konuştuğum Fethiyeliler, çok sayıda İngilizin buraya yerleşmesinin hem
konut, hem kira fiyatlarını zıplattığından yakınırken ''Onların alım güçleri
olabilir. Ama bizim yok. Konut ve kira piyasasını altüst ettiler'' diyorlar.
Düzgün iş yapan emlakçiler ise ''Artık deniz bitti. Herkes dönen
dolapların farkına vardı. İşler durdu'' diye yakınıyorlar.
Cumhuriyet - Leyla Tavşanoğlu |