reklam

09 Kasım 2004 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Bir böcekhane öyküsü

1892'de inşa edilen (solda) tohum mektebi ya da ipekçilik okulunun bugünkü, kundaklanma sonrası harap hali (sağda).

Hikâyesi Türkiye'nin ipek/ipekböcekçilik tarihini anlatan Bursa'daki "tohum mektebi"nin 112 yıllık binası yokedilmek isteniyor.

1892 yılında Bursa'da Setbaşi'nın sırtında bir bina yapılıyor. Mudanya iskelesine yanaşan gemilerle Fransa'nın Marsilya kentinden kiremitleri getiriliyor. Üç katlı ahşap bina, Barok dönemi kalem işi ile süsleniyor. Bu bina, böcekhane (Harir Darüttalimi, Institut Sericicole, İpekçilik mektebi ya da bilinen adıyla tohum mektebi) olarak inşa ediliyor.

Birinci katta bir idari oda, küçük bir laboratuvar, iki kuluçka ve bir koza kurutma odası, bir sınıf ve bir yemekhane var. İkinci katta iki böcekhane, bir kelebekhane ve bir müze, üçüncü katta ise yatakhane, lavabo ve dinlenme odaları bulunuyor. Böcekler üşümesin diye binaya yerden ısıtmalı kalorifer tesisatı kurulu.

Binanın kuruluş hikâyesi bugünü anlamak için daha da önemli. Bilindiği gibi Bursa kentinin en önemli ürünü ipektir. İpeğin keşfi İÖ 2600 yıllarında Çin İmparatoru Hoangiti zamanında, saray bahçesinde yaprak yerken görülen tırtılların incelenmesi ile gerçekleşiyor. İmparatorluk yaptığı keşfin büyüklüğünün farkında ki, bu bilginin ülke dışına çıkmaması için idam gibi cezai yaptırımlar uyguluyor. Rivayete göre Bursa'ya ipek, Bizanslı keşişler özel olarak yaptırdıkları bastonların içinde sakladıkları ipek böceği ve kozalar yoluyla geliyor. Dut ağaçlarının yapraklarıyla beslenen bu böceğin ipeği, Bursa'nın en önemli ekonomik kazancı oluyor.

Sadece Osmanlı padişahlarını değil Avrupa saraylarındaki balolarda da kraliçeleri, leydileri de Bursa ipeği giydiriyor. Kayıtlar, 15. yy'da tüm dünyaya ipek üreten Bursa'nın, lüks tekstil üretimi yaptığını söylüyor. Bir anlamıyla dönemin Milanosudur Bursa. Bu aynı zamanda ciddi bir ekonomi pratiğidir. Uğur Tanyeli'nin "Bursa Defteri"nde aktardığı gibi: "1484 yılındaki şer'iye sicillerinde kayıtlıdır; 25 adet Venedik kemhasından yapılma ince yün astarlı elbise için bir Frenk, tam 28 bin akçe borç yapmış. 25 tane elbise 28 bin akçe ediyor. Aynı yıl ilginç bir kayıt var; bir sefer öncesinde merkezi yönetimin paraya ihtiyacı olmuş. Bursa darphanesine verilen tüm parayı geri istiyorlar. Bursa darphanesinin tüm sermayesi 100 bin akçe."

Avrupa'dan getirilen buharla çalışan ipek çözücü makinalarla sanayileşmeye ayak uydurmaya çalışan ipek üreciliği, 1856'da, 40 adet fabrikayla yapılıyor. Bu fabrikalarda 5000 civarı Türk, Rum, Ermeni işçi çalışıyor.

Karataban hastalığı
Sanayileşmenin hızına ulaşmaya çalışan ipek üretiminin karşısına bu seferde bir hastalık çıkıyor. Karataban hastalığı. Binamızın hikâyesi de böyle başlıyor. Önce Fransa'da, İtalya'da ve Avrupa'nın diğer kentlerinde görülen bu hastalık Bursa'ya da sıçrıyor. Avrupa'dan tohum getiriliyor ama onlar da hastalıklı çıkıyor. İpek üretimi büyük oranda sekteye uğruyor. Dönemin büyük alimi Pastör, karataban hastalığı üzerine çalışmalar yapıyor ve önüne geçiyor. Bursa'dan hastalıksız tohum için birkaç gönüllü gönderiliyor, ama bu da yeterli olmuyor. Pastör'le yapılan görüşmeler üzerine Fransa'da 'Monpelye İpek Böçekçiliği Enstitüsü'ne bir öğrenci gönderiliyor. Bursa ipek üretiminden ciddi miktarlarda öşür alan Osmanli Devleti, Kevork Torkumyan isimli bu genci burs vererek okutuyor.

Ve 1888 yılında Torkumyan, hastalıksız tohum üretmek üzere Bursa'da HARİR DARÜTTALİMİ'ni (tohum mektebi) açıyor. Önceleri Şehreküstü'nde kiralanan bir evde faaliyet gösteriyor. 1892 yılında ise konumuz olan bugünkü binaya geçiliyor. Bir örneği halen Fransa'da Sivan eyaletinde müze olarak korunan bina, Fransa ve Japonya böcekhaneleri örnek alınarak yapılıyor. Ve tohum üretimine geçiliyor. Sadece Bursa'nın ipek üretimi için gerekli olan tohumu değil, Balkanlara, İran'a dahi tohum sevkiyatları yapılıyor. Tohum üretimi ve ipek böceği beslenmesi üzerine çalışan bu okuldan, 1897'si yabancı olmak üzere 5,000 öğrenci yetiştiriyor. (Celal Bayar da bu okul mezunu). Ciddi bir knowhow üretip, Avrupa'ya ve Orta Asya'ya da uzman yetiştiriyor.

Gelelim bugüne... 1976 yılına kadar ipek böçekçiliği konusunda hizmet veren bu yapı, kendi kaderine bırakılıyor. Mülkiyeti Milli Emlak'ta, kullanımı Milli Eğitim'de olan bu yapı metruk halde bulunuyor. Geçtiğimiz Mart ayında itfaiyenin raporlarına göre kundaklanan yapı, mahalle sakinleri tarafından zor kurtarılmış. Yapının bir bölümü ciddi hasar almış.

Bursa Yerel Gündem 21 Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Çalışma Grubu, konu üzerine çalışmalar yürütüyor. 1993 yılından bu yana konuyla ilgili tüm kurumlara yazışmalarda bulunmuş ve her fırsatta gündeme taşımaya çalışmış. Tam biraz yol alınmış, bir şeyler yapılacakken yönetimler değişmiş. Bu binanın önemli olduğu ve korunması gerektiği vurgulanarak yeniden yeni yönetim ikna edilmeye çalışılmış.

Kültür Bakanı Erkan Mumcu'nun Bursa ziyareti sırasında, çalışma grubunun üyesi, Postahane'den emekli Ayşe Yandayan, koltuğunun altındaki yazışmalarla dolu klasörle tekrar hazırlanıyor. Yorgun, umutsuz ama bıkmadan yeni yönetime konuyu anlatmaya.

Peki kent yöneticileri, uzmanlar, mimarlar, plancılar, üniversiteliler ne yapıyor?
Radikal  - İkbal Polat

 

Kasım 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
diğer aylar için tıklayın

Koruma, restorasyon, sanat tarihi ve arkeoloji sorunlarını, düşüncelerinizi Koruma ve Restorasyon forumuna yazabilirsiniz. 

Arkitera.com/forum

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz