Yeraltı su kaynaklarında kirlilik alarmı
Türkiye’de içme suyu temininde kullanılan yeraltı su kaynaklarının büyük
bölümünün yerleşim birimleri içinde kaldığı ve kirlenme riskiyle karşı karşıya
olduğu bildirildi.
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Değirmenci,
kirlenmiş bir yeraltı suyunun yeniden temizlenmesinin çok zor olduğuna dikkat
çekerek, Türkiye genelinde, yeraltı su kaynaklarının korunmasına yönelik
çalışmaların titizlikle yürütülmesi gerektiğini kaydetti.
Prof. Dr. Mustafa Değirmenci’nin yaptığı araştırma, Türkiye’deki il
belediyelerinde içme suyu temininde kullanılan yeraltı su kaynaklarının büyük
bölümünün yerleşim birimleri içinde kaldığı ve kirlenme riskiyle karşı karşıya
olduğunu ortaya çıkardı. CÜ Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü
öğretim üyesi Prof. Dr. Değirmenci, anket yöntemiyle “Türkiye’de içme suyu
temini ve altyapı tesislerindeki mevcut durumun değerlendirilmesi” konulu, il
belediyelerini kapsayan bir araştırma yaptı. Sivas’ta 13-15 Ekim 2004 tarihleri
arasında düzenlenen 1. Ulusal Çevre Kongresi’nde bildiri olarak sunulan
araştırmada, illerin yüzde 38’inin içme suyu şebekesinin tamamlandığı, yüzde
62’sinde ise şebekenin belirli oranlarda tamamlandığı tespit edildi.
Kaynakların Yüzde 70'i Şehir İçinde
Araştırma sonucunda, Türkiye’deki il belediyelerinde içme suyu temininde büyük
oranda yeraltı suyu kaynaklarının kullanıldığı, ankete katılan il belediyelerin
yüzde 65’inin, içme suyu ihtiyacını tamamen yeraltı suyundan karşıladığı
belirlendi. İl belediyelerinin yüzde 15’inin içme suyu ihtiyacının tamamını
yüzey suyundan karşıladığının tespit edildiği araştırmada, yüzde 20’sinin ise
hem yeraltı suyu hem de yüzey suyundan yararlandığı anlaşıldı. Söz konusu
yeraltı suyu kaynaklarının büyük bölümünün yerleşim birimleri içinde kaldığı ve
kirlenme riskiyle karşı karşıya olduğunun da tespit edildiği araştırmada, mevcut
içme suyu kaynaklarının yüzde 70’inin yerleşim birimleri içinde kaldığı, bu
oranın ihtiyacının bir kısmını yeraltı suyundan, bir kısmını da yüzey suyundan
karşılayan illerde yüzde 87’lere kadar çıktığı belirlendi.
"Temizlenmesi İmkansız"
Prof. Dr. Değirmenci, kentlerin içme ve kullanma suyu kaynaklarının bulunduğu
mevkiinin kirlenme açısından büyük önem taşıdığı vurgulayarak, şehir
yerleşmeleri veya imar planı içindeki su kaynaklarının kirlenme riskinin daha
fazla olduğunu söyledi. İçme suyu temininde, alternatif kaynaklardan kirlenme
riski çok daha az ve ekonomik olanın yeraltı suyu kaynakları olduğunu ifade eden
Değirmenci, zorunlu kalınmadıkça kirlenme riski daha çok ve su temini maliyeti
daha yüksek yüzey sularının tercih edilmediğini kaydetti. Kirlenmiş bir yeraltı
suyunun yeniden temizlenmesinin ve eski kullanılabilir durumuna getirilmesinin
çok zor ve çoğu durumda da imkansız olduğuna dikkat çeken Değirmenci, bu
nedenle, Türkiye genelinde, içme ve benzeri amaçlarla kullanılan yeraltı su
kaynaklarının korunmasına yönelik çalışmaların titizlikle yürütülmesi
gerektiğini bildirdi.
“Türkiye, Kıbrıs Gibi Olmasın”
Türkiye’de, çevreyle ilgili konular arasında en az araştırma yapılan konunun
yeraltı suyu kirliliği ve korunması olduğunu belirten Değirmenci, bir bölgede
yeraltı suyuyla ilgili çalışma yapılması için o bölgede kirlenmenin başlamasının
beklenmemesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’de yeraltı su kaynaklarının
kıymetinin zaman geçmeden bilinmesi gerektiğini ve KKTC’nin bu konuda en iyi
örnek olduğunu kaydeden Değirmenci, “KKTC’de zamanında gerekli önlemler
alınmadığı için mevcut yeraltı suyu kaynaklarının büyük bölümü deniz suyu
girişimleri sonucunda tuzlanmış ve kullanılamaz durumdadır. Türkiye’de de
zamanında gerekli önlemlerin alınmaması durumunda ileride benzer sorunların
yaşanabileceği muhakkaktır” diye konuştu. Her geçen gün sayıları artan
yazlıkların da etkisiyle Türkiye’nin sahil ovalarında kontrolsüz ve aşırı
yeraltı suyu çekimi olduğunu kaydeden Değirmenci, bu konularda gereken
tedbirlerin zaman geçirilmeden alınması gerektiğini söyledi.
NTVMSNBC |