reklam

03 Aralık 2004 Cuma
Ana Sayfa > Haberler

İstanbul Modern müthiş oluyor

Çocukluğumuzda zoraki sınıf gezileriyle sürüklendiğimiz, anne- babalarımızın 'doğru' çocuk yetiştirme kaygıları çerçevesinde programa aldığı asık suratlı bir yerdi: Müze.

Büyüdükten sonra kendi rızamızla gidip sevdiklerimiz oldu, olmadı değil. Ama yine de çoğunda bir toz, küf, ölü toprağı vardı. Resmiyete tabiydiler. Yaşamın içinde değildiler. Çekici değildiler.

Kurunun yanında yaş da yanmasın; son dönemde enteresan çeşitleri açıldı, daha taze bir zihniyete sahip olanlar çıktı. Ama yine de her metropolde olduğu üzere bir medarı iftihar merkezi yoktu.

Geliyor... Çok yakında...
11 Aralık itibarıyla (önümüzdeki cumartesi akşamı) müthiş bir zenginliğimiz olacak: İstanbul Modern Sanat Müzesi, kısa adıyla İstanbul Modern.
Geçtiğimiz çarşamba, olayı yerinde gezme görme ve hayran kalma imkânı bulduk. İstanbul Modern'in Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, hem mekânı gezdirdi, hem de ne nedir, anlattı.

Bu fikir nasıl çıkmış?
Fikir, arzu, niyet, aslında ne vakittir var. Dünyanın bütün önde gelen kentlerinde, marka olmuş çağdaş sanat müzeleri yer alır da, İstanbul gibi delice geçmişi olan ve sentez mevzusunda aşmış bu şehir böyle bir girişimi hak etmez mi?
İlk adım 1987'de, daha bienal yokkenki 1. Uluslararası Çağdaş Sanat Sergileri sırasında atılıyor. Dr. Nejat Eczacıbaşı tarafından.

Bu işe kalkıştığınızda, en zorlayıcı meselelerden biri, uygun yeri bulmak olsa gerek. Nitekim aranıyor, taranıyor, nihayetinde Feshane'de karar kılınıyor. Burası çağdaş sanat müzesine dönüştürülmek için yeniden düzenleniyor ve hatırlarsınız, 3. Uluslararası İstanbul Bienali'ne de kucak açıyor.

Fakat ömrü uzun olmuyor. Birtakım engeller, anlaşmazlıklar derken, düş yatıyor.
Ve dıdıdıdıdınnnn. 8. Uluslararası İstanbul Bienali'nden bildiğimiz, Salıpazarı'ndaki dört numaralı antrepo, sonunda İstanbul Modern Sanat Müzesi'nin yuvası oluyor. 8 bin metrekarelik, lebiderya, mütevazı bir yuva!

İçinde neler var?
Artık o kuru, insanla arasına mesafe koyan, ekşi suratlı müzecilik anlayışının ömrü doldu. Artık iletişim ön planda. 21. yüzyıl müzeleri için, çok amaçlı kültür merkezi diyorlar, tartışma ve iletişim platformu diyorlar. Ancak o zaman yaşayan bir müzeniz oluyor ve millet burayı vakit geçirme yeri olarak görüyor.
Broşürden filan okusam "Ya, ya, tabii, tabii" derdim. Fakat evvelki akşam gezdiğim mekân, bu 'yaşama, yaşatma' vaadini tutar gibi duruyordu.
Bir kere yeri şahane. Hem şehrin merkezinde, hem manzarası benzersiz. Sonra kalıcı ve dönemsel sergilerin yanı sıra seminer, panel ve atölye çalışmaları düzenlenecek. Fotoğrafa özel yer ayrılacak. Nefis bir butik sinema salonu var. Ayrıca meraklısına kütüphane ve yurtdışındaki gibi özel müze mağazası.

Damak tadı Loft'a emanet
Ruhunuzu doyurdunuz müzede, peki mideniz? Buranın nefes alıp veren bir yer olması, cazibe merkezi gibi algılanması için, o kadar önemli ki bünyesinde ya da iki adım ilerisinde baştan çıkarıcı yemek alternatifini de sunması.
O olağanüstü manzaraya karşı, Lütfi Kırdar'dan bildiğimiz Loft yerleşmiş. Daha iyisi olamazdı.

Kimlerin parmağı var?
Eczacıbaşı ve İKSV'yi saymaya gerek var mı? Eczacıbaşı topluluğu, kurucu olarak yatırım finansmanını ve müzenin çekirdek koleksiyonunu sağlamış. Dolayısıyla İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı zaten olayın hamisi. Yönetim ve Danışma Kurulu'nda Ethem Sancak'tan Enis Batur'a, Bülent Erkmen'den Hüsamettin Koçan'a, Görgün Taner'den Arzuhan Yalçındağ'a pek çok değerli isim var.

En tepedekilerden en gariban inşaat işçisine, emeği geçen herkesin eline sağlık. Şahane bir iş çıkarmışlar.

Başbakan'ın takvimi
Siyaset âleminden bazı isimlerin de ilgi ve katkıları olmuş: Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile İstanbul Milletvekili Egemen Bağış'ın yeri ayrı sanki.
Fakat esas olarak Başbakan'ın ciddi eli var projenin gerçekleşmesinde. Mekân, onun desteğiyle tahsis edilmiş müzeye.
Nerdeeen nereye, di mi? Hükümet oldukları dönemde sorsalar, AKP liderinin, memleketin ilk modern sanat müzesinin kurulmasına önayak olacağını umar mıydınız?

Tayyip Erdoğan, bu işi 'olduran'ların başında.
Ve de 'içeriden' bir ahbabımızın anlattığına göre, projenin bu kadar hızlı hayata geçirilmesindeki temel kişilerden.

Açılış için şubat öngörülüyormuş. Fakat görüşme sırasında Başbakan ajandasını istemiş, bakmış boş günler arasında 11 Aralık var, "Kesin tarih belirlemezseniz açamazsınız" demiş, olayı Murphy yasasına göre bitirmiş!

Civar nargileciler ve kestane
Postmodern bir gezme için civar nargileciler de unutulmamalı. En eskilerden Erzurum'da sokakta oturup ince belli bardakta çay, yanında kestane kebap, üstüne de tömbeki, öyle az buz keyif değil. Yalnız benim gibi sigara içmeyenlerdenseniz, aman diyeyim! Beş nefeste kafa yapıyor.
Radikal - Nur Çintay

 

Aralık 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Kitap

Genç Çizgiler 2004
Editör: İdil Erkol
Grafik Tasarım: Aslı Ayhan

Arkitera Mimarlık Merkezi Yayınları

Ücret: 20 milyon TL
(20 YTL).
Dağıtım ve kargo masrafları dahil.

 

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz