Lutyens yerini mi
kaybediyor?
Lutyens Bugalovlar Bölgesi (Lutyen's Bungalow Zone - LBZ) için kötü bir
zamanda gelen kötü bir haber: New York’daki Dünya Anıtlar Fonu (The World
Monuments Fund), Yeni Delhi’deki “Lutyens Bahçeli Evler Bölgesi”ni (LBZ)
tehlikedeki 100 bölge içinde gösterdi. Diğer taraftan Delhi’de otoriteler
yenileme çalışması önerisi getirdi.
Yeni Delhi 1911’de 5.George tarafından Hindistan’ın İngiliz yönetimindeki
başkenti ilan edildi. Sir Edwin Lutyens “akropolis”i tasarlarken devlet
binalarını tören yolu ile Raisina Tepesindeki Viceroy Evi’ne (şimdiki başbakanın
evi) bağladı. Lutyens yeni başkent için yeni bir tarz yarattı. “Delhi tarzı”
denen sütunlu yapıları çok etkileyici ve orjinal bulundu, çok sevildi; öyle ki
burası “Lutyens Delhisi” olarak anıldı.
Görkemli anıtları Delhi’nin simgesel yapıları olmasına rağmen, zarif, sütunlu
girişi ve gölgelikli verandasıyla beyaz badanalı bungalovlar kentin asıl
karakterini belirleyici yapıları oldu. Kendi çimenliklerinde bulunan bu onurlu
evler geniş caddelerden ve bulvarlardan, köprü şeklinde uzanıp sokakları
gölgelendiren yıllanmış ağaçlardan saklanan görüntüsüyle Yeni Delhi’ye çok özel
bir tat kazandırırlar. Eski Delhi’nin kalabalığı ile kentin diğer bölümü
arasındaki kontrast gerçekten etkileyici.
Bu bölgedeki evler kentin ileri gelenleri, yargıçları, askeri polisleri ve
ordu emeklileri gibi Hindistan’ın seçkin sınıfını barındırıyor; burada yüksek
kiralar söz konusu.
Hindistan’da Bayındırlık Bakanlığı (CPWD), kendi akıllarınca hiç ortada
yokken bu evlerin (1000’den fazla) artık yaşamak için gerekli standartları
sağlayamadığına, yıkılmak üzere olduklarına karar verip, onarımlarının çok
pahalı olduğunu söyledi. Bu binaları yıkarak yerine “değişen nesilin
ihtiyaçları”(!) doğrultusunda modern tesisat ve donanımlı, modern apartmanlar
yapmayı önerdiler. Sunumu yapılan proje ise bu tanımdan çok uzak, 1960’ların
modernizmini yansıtan bir biçim taşımakta.
“Bu fikre karşı çıkan mimar ve korumacılara sonsuz teşekkürler!” diyen The
Independent gazetesinden Justin Hugler bu yaklaşımın “Londra”daki Mayfair’i
yıkmak ya da Edinburgh’daki ‘New Town’ u yoketmek ile eşdeğer olduğuna dikkat
çekti. Malesef Hindistan’da eski eserleri koruyacak etkili bir yasa yok; çoğu
koloniyel mimariye ait olan, yasal korumadan yoksun bu 20. yy yapılarının bir
kayıdı bile bulunmaz.
Aşırı yüksek arsa fiyatları, bu bölgeyi çekici yapan başka bir etken. Nadiren
de olsa bir bungalow satılığa çıkarıldığında fiyatı 200-560 milyon Rupee (2-7
milyon Ingiliz sterlini, 5-19 trilyon TL) arasında değişiyor. Buna “Diwan
Nismas” Evi – LBZ içinde kendi bahçesi ve havuzu ile beraber yapılmış bir 1920
klasiği- konulu tez çalışmamı yaparken kendim şahit oldum; “16 modern apartman”
yapmak için bu ev yerle bir edilmişti. Daha sonra apartmanların yapılmasına izin
verilmedi ama ev artık tarihe karıştı.
Son yıllarda Delhi’nin nüfusu fırladı, nüfusun 1/4 ‘ü kenar mahallelerde
yaşıyor. Kentin mimari mirasını iyi koruyamadığı görülüyor; ancak bu durum güzel
olan şeyleri yıkmak ve “yeniden başlamak” isteyen bu cani tutumu haklı çıkarır
mı?
Öte yandan bu öneriler çok da isabetli değil, Lutyens Delhisi kent alanının
sadece %1.7’sini kaplıyor. Bir bahçeşehir olarak tasarlanan bölge hala kentin
akciğerleri olma özelliğini sürdürüyor. Gittikçe artan trafiğe (2 milyon insan
hergün bu bölgeye gidiyor) ve hava kirliliğine rağmen, Yeni Delhi hala eşsiz
olma özelliğini korumaktadır; burası kentin en yeşil bölgesi. Bu bölgenin
yoğunluğunun artırılması yeşil örtüyü azaltarak, kirliliğin daha da artmasına
neden olacak.
(Bu makalenin hazırlanışı sırasında başbakanlık ofisinden bungalovların
yıkılmayacağına ve başbakanın onayı olmadan müdaheleyi yasaklayan, LBZ’yi
koruyucu 1988 önergesine uyulması gerektiğine dair bir açıklama geldi.)
IntBau - Jaya Garella
Çeviren: Alev Özkan |